2024 seçimleri ve siyasi partiler (Bölüm 1) – Ömer Faruk Eminağaoğlu Yazdı

2024 seçimleri ve siyasi partiler (Bölüm 1) – Ömer Faruk Eminağaoğlu Yazdı
Yayınlama: 14.04.2024 18:44
A+
A-

Ortaya çıkan seçim sonuçları karşısında, bu CHP’deki yapıyı hiç irdelememek, tartışmaya açmamak ve sessiz kalmak yolundaki söylem ve ifadeler, partinin geleceği için en tehlikeli ifadeler. Partinin demokratikleşmesi, ancak bu aşamada olanaklı. Bu başarıyı elinde tutan ve kendisine mal eden bir yönetimin hele de bu gücü kullanırken daha sonra demokratikleşme adımlarını atması her zaman ki gibi pek de kolay değil.

2024 seçimlerinden CHP’deki mevcut yönetim başarısız çıksa, en ağır eleştirileri yapacak olanların, şu an mevcut yönetime en çok övgü yapanlar olduğunu söylemek genel olarak yanlış olmayacaktır.

CHP yönetimi, yerinde olarak tüzüğün antidemokratik olduğunu olağanüstü bir tüzük kurultayı yapılacağını ifade etmişti. Bu söylem, mevcut yönetimin de antidemokratik bir yöntemle seçildiği anlamını taşıyor. Olağanüstü tüzük kurultayı yapılmalı ve bu kurultayda gündeme seçim maddesi de konulmalı.

1- Kurumsal partiler, genel başkan değişse de varlığını sürdürüyor ve yoluna devam ediyor. CHP içerisinde, bir önceki genel başkan dönemindede, halen de söylenenin aksine Cumhuriyetçi, Atatürkçü kesim kendisini ifade edemiyor, dışlanıyor. CHP yönetimi, olmazsa olmazı olan “altı oktan” biri olan laiklik konusunda bile beklenen duruşu bir türlü göstermiyor. Bu duruma rağmen, kurumsallaşma nedeniyle, parti tabanı her zaman partisine sahip çıkıyor. Çizgisinden en çok ayrılan yönetim kadrosu olduğunda bile kurumsallaşma nedeniyle bu sahip çıkma durumu değişmiyor. Bu ise,son seçimlerde de ayrıca görüldüğü gibi yönetimler tarafından yanlış yorumlanıp, yönetimlerin keyfiliğine ve parti içi demokrasi kanallarının tıkanmasına yol açabiliyor.

CHP elbette yoluna devam ediyor. 2024 seçimlerinde sonuçları açıkça görülen halkçı belediyeciliğin ve de halkın başarısına koşuther yönüyle parti yönetiminin de başarısı ortaya çıksa ve bunlar perçinleşse idi, AKP karşısında ezici bir sonucun ortaya çıkması da işten bile değildi.

CHP tabanı, aday saptama sürecinde partide göremediği parti içi demokrasinin işlerliğini bir an önce görmek, güven sorunu yaşamamak istiyor.

CHP’nin yeni genel başkanı, kendisinin teknik direktör olduğunu, maça yani seçime Ankara ve İstanbul BBB başkanları ile iki forvetle çıkarak, maçı kazandığını ifade ediyor.

Seçimler maç, adaylar da oyuncu ise, halk veya parti tabanı tribünde ve seyirci mi… Aksine sonuçları belirleyen halk ve parti tabanı olduğuna göre, ne seçimler maç ne de parti tabanı ve/veya halk tribünde seyirci…Seçimlere maç olarak bakılıyorsa, seçim adı altında oynanan bu maçta kadroyu tek başına başkan/teknik direktörün belirlemesi, bu süreçten halkın ve tabanın dışlanması, tek adamlığın meşru görülmesine kadar varabilir… Kaldı ki adayların saptanmasındaki yanlışlar bir yana, iki forveti forvet yapan, halkçı belediyecilik yani gene sonuçta halk değil mi… Maç sahada oynandığına göre, partinin ve ülkenin stadyum olarak görülmesi, bunun ötesinin önemsenmemesidemek olur ki, demokrasi sadece sandık anlamına gelmeyip, demokratik ortamın, parti içi demokrasinin de varlığını gerektiriyor. Bu yönüyle CHP hala söylem arayışı içinde ve söylemler henüz yerine oturmuş değil.

CHP’li belediyeler halkçı belediyeciliği tam anlamıyla uygularlarsa, daha çok seçmeni çekip CHP iktidara doğru yürüyecek.

CHP’de değişimin yaşanması olumlu ve önemli. Ancak değişimin yaşandığı günden seçimlere kadar geçen beş aylık dönem içinde parti içi demokrasi adına bir adımın atılmadığı da tartışmasız bir gerçek.

CHP’de beklenen halkçı belediyeciliğin hatasız uygulanması, parti içi demokrasinin işler hale getirilmesi ve kendi ilke ve değerlerine ödünsüz sahip çıkması.

Ortaya çıkan seçim sonuçları karşısında, CHP’deki yapıyı hiç irdelememek, tartışmaya açmamak ve sessiz kalmak yolundaki söylem ve ifadeler, partinin geleceği için en tehlikeli ifadeler. Partinin demokratikleşmesi, ancak bu aşamada olanaklı. Bu başarıyı elinde tutan ve kendisine mal eden bir yönetimin hele de bu gücü kullanırken daha sonra demokratikleşme adımlarını atması her zaman ki gibi pek de kolay değil.

2024 seçimlerinden CHP’deki mevcut yönetim başarısız çıksa, en ağır eleştirileri yapacak olanların, şu an mevcut yönetime en çok övgü yapanlar olduğunu söylemek genel olarak yanlış olmayacaktır. Bu her dönemde her yerde böyle. Ancak konuya yaklaşım, seçim sonuçlarına ve bu sonuçlardaki başarı ya da başarısızlığa göre değil, her durumda bir an önce parti içi demokrasiyi işler kılmak şeklinde olmalı. İnandırıcılık ve güven de ancak böyle söz konusu olabilir.

CHP yönetimi, yerinde olarak tüzüğün antidemokratik olduğunu olağanüstü bir tüzük kurultayı yapılacağını ifade etmişti. Bu söylem, mevcut yönetimin de antidemokratik bir yöntemle seçildiği anlamını taşıyor. Olağanüstü tüzük kurultayı yapılmalı ve bu kurultayda gündeme seçim maddesi de konulmalı. Cumhuriyetçiler, Atatürkçüler, dışlanmak yerine, kendilerini yuvada görmenin mutluluğunu yaşamalı. Demokratik yeni tüzüğe göre seçimler yapılıp, genel merkez organları buna göre demokratik biçimde oluşturulmalı.

2- Kurumsallığı olmayan lider partilerinin ömrü, liderinin siyasi ömrü ile orantılı ve bağlantılı.

İşte Menderes,Demirel, Özal ve derken sırada Erdoğan. Sonradan bu kişilerin yerine gelenlerin/gelecek olanların, aynı tabanı aynı parti tabelası altında elde tutabilmeleri olanaksız.

2024 seçimlerinden sonra AKP iktidarı, kemer sıksa halk iyice bunalacak, halkın/çalışanların isteklerini karşılasa veya sosyal devletin gereklerini yerine getirse, ekonomik sorunlar daha da artacak…

AKP, tükenişin açmaz ve çıkmazı içinde… Erdoğan, AKP çözülmesin diye yeni ortak arayıp bulup seçime gitmek durumunda kalacak. Yoksa AKP çözülecek…

AKP’deki islamcı oylar kayacağı islamcı bir adres arayacak. YRP bu konudaki ilk akla gelen, daha radikal ve tehlikeli bir adres. Liberal oylar da dağılarak, kurulabilecek bir merkez partiye doğru ya da buradaki seküler kesim CHP’ye doğru yol alacak…

YRP, 2018’de kurulduğundan bugüne kadar tabanını genişletmek için önemli bir şey yapmadı. Erbakan soyadı ile milli görüşü sahiplendi. Genç bir genel başkanı görüntüsü nedeniyle uzun ömürlü bir parti olarak milli görüş ve islamcıtabanın karşısına çıkmış durumda. AKP’ye göre daha radikal söylemler kullanıp bu tabanı da ateşliyor. Radikal ve daha tehlikeli bir parti olarak, Anayasanın 69/8 inci maddesindeki, “temelli kapatılan bir parti (yani RP) başka bir ad altında kurulamaz” yasak hükmüne rağmen sistemde giderek kalıcılaşıyor ki, tehlikeli bir durum… Geçmişten günümüze kadar islamcı oyların toplandığı en az bir siyasi parti sistemde hep var oldu. Siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmezi denilerek bu duruma kayıtsız kalınmamalı. İHAM’ınRP/Türkiye kararında da vurgulandığı üzere, islamcı partilerin çoğulcu bir demokrasi amaç ve hedefleri yok. YRP’ninislamcı kimliği ve üstelik giderek radikalleşmesi, asla görmezden gelinecek bir durum değil.

Sağda, her zaman;muhafazakar/liberal, islamcı, milliyetçi olarak üç blok, üç grup söz konusu. Bu üç yapı üç ayrı partide toplandıkça ve/veya ittifak yapamazlar ise, sadece birinin tek başına ya da ittifakla iktidara gelmesi de olanaksız. Geçmişte de hep böyle oldu.

Erdoğan’ın her ne pahasına olursa olsun iktidarda kalabilmek için uyguladığı ve uygulayacağı politikalar, tükenmiş bir liderin varlığı nedeniyle artık uzun ömürlü olmayacak.

3- CHP’den kopan Memleket Partisi’nin öne çıkan gündemi AKP yerine,CHP ve CHP’nin suskun kaldığı konular oldu. Bunun etkisi nedeniyle, tabanını genişletmek yerine, tabanını ve kadrolarını kaybetti. Bu durum anılan partinin artık sistemde kalıcı olamayacağını, tabanının tekrar eski adresine döneceğini gösteriyor.

MHP’den kopan İYİ Parti ve İYİ Parti’den kopan Zafer Parti’nin de kurumsallaşması olanaksız. Kurumsallaşamayacakları da görüldü.

Zafer Partisi, bir kadro olarak ortaya çıkamadı ve sadece kamuoyunda destek bulan örneğin sığınmacılar gibi çok özel ve tepkisel söylemlerle kendine bir alan yaratabildi. Koptuğu yapıdan uzaklaşarak ayrı ve kalıcı bir siyasi harekete dönüşemedi. Bu durum Zafer Partisi’nin de geleceğinin olmadığını ortaya koydu.

İYİ Parti, gerek 2018, gerek 2023 ve 2024 seçimlerinde tutarlı bir politika izleyemedi. Bu tutarsızlık, tüm bu süreçte parti genel başkanlığını yürüten Meral Akşener’in genel başkanlığının sonlanması sürecinin hızlanmasına, parti tabanında partisine güven sorununun daha da öne çıkmasına yol açtı.  İYİ Parti, kadro ve taban olarak MHP’den iyice uzaklaşarak merkezde bir parti konumuna gelemedi. MHP ve daha doğrusu MHP genel başkanı ile yaşanılan sorunlar geçmişte böyle bir partinin kurulmasına yol açtı. Bu gidişata göre İYİ Parti’nin ayrı bir parti olarak varlığını koruma koşulları her geçen gün daha çok ortadan kalkıyor.

Merkez sağa oturamayan İYİ Parti nedeniyle, gelecekte merkez sağı adres olarak gören bir parti siyasal yaşamda yer alabilecek.

Genel başkanı bile AKP’ye destek olmuş ve tabanını da neredeyse tamamen kaybetmiş bir DSP’nin de artık siyaset sahnesinde kalma koşulları yok.

AKP’den kopan DEVA ve Gelecek Partileri’nin yerel seçimlerde tabanlarının olmadığı, AKP’den kopan ancak AKP’ye gitmeyen oyların bu partilere yönelmediği de görüldü. Bu nedenle anılan partiler de siyaset sahnesinde yer bulamayacak.

Milli Görüş her geçen gün daha çok YRP’yi adres olarak görerek bu partiye yöneliyor. Bu durum Saadet Partisi’nin de sonunu getirecek nitelikte.

DP’nin temsil kabiliyeti, her zaman kendisine destek verecek bir siyasi parti ile ittifakına bağlı ki, bu koşulların şimdiki gibi olmayacağı açık.

Altılı masaya oturan altı parti, masaya halk için otursa bu partiler konusunda farklı bir sonuç ortaya çıkabilirdi.CHP, “halk için değil,” o dönemdeki genel başkanını Cumhurbaşkanını yapmak için, diğer partilerde o pastadan kendileri için pay alabilmek için masaya oturunca, bu altı parti içinde ortaya çeşitli sonuçlar çıktı. 2023 seçim sonuçları CHP’nin o dönemdeki,2023 ve 2024 seçim sonuçları daİYİ Parti genel başkanının siyasi ömürlerine doğrudan etki ederken, masaya oturan diğer dört parti de çoğunluk sisteminin uygulandığı belediye başkanlığı seçiminde zaten söz sahibi olamayıp, herhangi bir siyasi parti yanında yer almadıklarından gelecek için temsil kabiliyetlerini kaybettiler. Altılı masada “halk için” birleşmeyi yapamayan bu partiler yerine, bu sefer tabanda halk sandıkta birleşmeyi sağlayınca, genel olarak 2024 seçim sonuçları anılan partiler için de bu sonuca yarattı.

4- MHP sistemde kalacak ama nasıl ve ne ölçüde… MHP, kurumsallaşma ve lider partisi olma ikilemi arasında kalmış durumda. Kendine özgü bu yapısıyla sürüp gidecek.  MHP konusunda gündemde olan belirsizlikler yine varlığını koruyacak.

MHP olası radikal söylemleri, DEM’in varlığını sürdürmesini, kimlik siyasetinin devamlılığını sağlayabileceği gibi ve tabanının da genişlemesine yol açabilecek.

MHP, AKP ile yakın mı duracak yoksa uzaklaşacak mı… Bu sorunun yanıtı, AKP’nin DEM konusundaki politikası ve AKP’nin geleceği ile de yakından ilgili.

MHP ve İYİ Parti arasındaki ayrılığın ne kadar süreceği her zaman ki gibi ayrı bir soru. Görünen İYİ Parti’nin ömrünün fazla uzun olmayacağı. Bir birleşme gündeme de gelebilecek. Adından ziyade MHP tabanında, “parti işaret ve amblemine”bile atfedilen değer nedeniyle MHP varlığını sürdürecektir. Bu süreçte MHP’de hangi kadrolar yönetimde etkin olacak sorusu da yine varlığını koruyacak.

MHP’nin tutarsız politikaları Türkiye’nin süreçte karşılaşabileceği seçim takvimini de etkileyebilecek nitelikte.

DEM ve TİP konusunu ayrıca irdelemekte yarar var.

DEVAM EDECEK

YARSAV Kurucu Başkanı. Hukukçu