‘’Sosyal demokratları içeri tıktıklarında sesimi çıkarmadım. Çünkü sosyal demokrat değildim. Sonra sendikacılar için geldiler, bir şey söylemedim çünkü, sendikacı değildim. Benim için geldiklerinde ise sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.’’
Martin Niemöller – Alman İlahiyatçı ( Hitler dönemi)
2019 Mart yerel seçimleri… AKP uzun yıllardır yönettiği İstanbul’u kaybetmiş adeta soğuk duş etkisi ile dumur olmuştu. Nitekim Erdoğan için 80 il bir yana, İstanbul bir yanaydı. Kendi tabiri ile ‘’ İstanbul’u kazanan, Türkiye’yi kazanırdı.’’ O kadar mühimdi ki İstanbul, propaganda döneminde işin içine şimdilerde kardeşim dediği ancak o zamanlar ‘’Katil’’ olan Sisi bile girdi. Seçime az bir süre kala, ‘’Pazar günü Sisi mi diyeceğiz Binali mi ? ‘’ söylemi dün gibi hatırınızdadır. Kıssadan hisse AKP kaybetti. Ancak bu kaybediş, seçmenin tercihinin değişebileceğini ve demokrasilerde bunun olabileceğini kabullenmek yerine, ‘’ Çaldılar’’ iddiasıyla ikinci bir seçimi doğurdu ve seçim yenilendi.
AKP yine kaybetti. Üçüncü bir seçim daha fazla kepazelik doğurur diye düşünmüş olacaklar ki çok şükür yenilen pehlivan güreşe doymuştu. Ancak mevzu bahis bir büyükşehrin kaybedilmesinden daha çok ‘’Erdoğan’ın’’ bariz şekilde iki kez yenilmesiydi. Zaman geçti. Tabi bu geçen zaman içinde İmamoğlu, merkezi hükümetin kendilerini çalıştırmak istemediğini defalarca kamuoyuna belgeleriyle birlikte sundu. Ancak iktidar cenahında bir şey ters gidiyordu çünkü, dalga dalga gelen bir İmamoğlu rüzgarı vardı ve bu kesilemiyordu. Beylikdüzü belediye başkanlığının son dönemini de kapsayarak, tarihler 2023 Genel seçim yılına geldiğinde 5 yıl içerisinde en güçlü Cumhurbaşkanı adaylarından birine dönmüştü. Nitekim Mansur Yavaş ile birlikte uğruna masaların devrilip yeniden kurulduğuna da şahit olduk. CHP’de de artık ciddi bir kanat oluşturmuştu ki, nitekim Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığı kaybettiği kurultay sürecini başlatan figürdü. 2024 yerel seçimleri geldiğinde AKP’ye daha doğrusu ;
Cumhur ittifakı + Bakanlar kurulu + tüm hükümet güçleri ve en önemlisi Erdoğan’a karşı 3.Kez kazandı.
Artık deyim yerindeyse tam bir ‘’WİNNER’’ oldu.
***
Hafızaları tazeledikten sonra gelelim bugüne. Birileri toplum gerçekleri ile yüzleşmiş ve artık halkta ciddi bir geçerliliğinin olmadığını anlamış olacak ki, sanki gurur meselesi gibi İstanbul’da adeta sonu İmamoğlu’na doğru giden bir ‘’Kayyum’’ süreci başlattı. (Pehlivanlarımız sahnede) Önce Esenyurt gitti. Geçtiğimiz günlerde Beşiktaş belediye başkanı gözaltına alındı. Kulislerde birkaç belediyeye daha sıra geleceği ifade edilmekte. Tüm bunlar yaşanırken de Erdoğan baktı kendi kadrosunda ışık yok. CHP’den de bir yandan belediye başkanı transfer etme gayretinde. Yani dört bir yandan adeta halktan 31 Martın rövanşı alınıyor havası hakim.
Oysa ne diyordu sıkça sayın cumhurbaşkanı ‘’Millet iradesi. Millet iradesi. Millet iradesi.’’
***
15 ocak günü sayın İmamoğlu takdirle karşıladığım bir açıklama yaptı. ‘’Hedef bensem onayın cezamı’’ diyerek adeta rest çekti. Bazıları kabul eder, bazıları kabul etmez ama İmamoğlu artık genel bütünüyle toplumda lider vasfını kuşanmış durumdadır. CHP’nin ise şu an kendi kanaatimce ‘’ Tek ‘’ Cumhurbaşkanı adayıdır. Nitekim pek sevgili genel başkanımız olan Manisa vekilimizin ‘’Kırmızı Kart’’ çıkışının. ( Parantez açıyorum. Kırmızı kartı artık telefonlarımıza SMS olarak yolluyor.) aksine beklediğimiz sert muhalefeti göstermekte, iktidarın anladığı dilden oyunu kurallarına göre oynamaktadır. Sayın Özel’in siyasi hayatımıza soktuğu futbol söylemlerinden biri de ‘’Forvet’’ terimiydi. İki forvetimiz var diyordu. Diğer forvet takdir edersiniz Mansur Yavaş. Ancak Mansur bey maalesef sınıfta kaldı! Esenyurt mevzuunda herhangi bir yorum yapmadı. Beşiktaş belediyesi hususunda ki; bu durumlar tek bir partiyi değil demokrasiyi ilgilendiren olaylardır. Yine beklenileni veremedi. Ancak Mansur beyin bu mesafesi daha yeni bir olay da değil. Ankaralılar bilir. Mansur Yavaş seçim döneminde dahi seçime girdiği partinin adını anmaktan sakınır tavırla hareket ediyordu. Kendisine basılı olan Bilboardlarda CHP logosu ya yoktu yada büyüteç ile görebileceğiniz büyüklükte tercih ediyordu.
Kişisel eleştirimdir. Mansur bey CHP’nin bir mensubu olduğunu, bu partinin çatısı altında rekor oy aldığını, CHP’den aday olmasa idi, herhangi bir CHP’li seçilmese bile, kendisinin de seçilemeyeceğini anladığı gün forvet durumu tartışılır.
Sayın Yavaş’ın kişiliğine ve karakterine sonsuz hürmetlerimizi sunalım ama unutmayalım, iş liderlik hususuna geldiği vakit özellikle şu dönemde ‘’Cesaret’’ taviz vermeden görmemiz gereken bir eylemdir!
***
Görünen köy kılavuz istemez! Ve muhaliflerin iç kavgalara, yumuşamalara, esnemelere ayıracak vakti, en önemlisi de halkın bu mevcut düzene takati kalmamıştır. Cumhuriyete ve Liyakate aşık, demokrasiye tutkun ve çağdaş yarınlara inanlar için artık ; A ve B kişisinin , hatipliği, iyi yürümesi, vb. kendine münhasır özellikleri önemli değildir. Önemli olan kararlılıkla çıkış anahtarı olmasıdır. Saray kapılarını kapayıp, Çankaya köşkünün kapılarını ardına kadar açacak anahtara…
Nitekim o kapının ardı, ulu önderin şerefli makamıdır.
Layığını bulacağı yarınlara…
Melih Demirel Kimdir?
“1994 Ankara doğumlu. Eskişehir Anadolu Üniversitesi Maliye bölümü mezunu. Evli, bir kız çocuğu babası. “