Cumhuriyet Halk Partisi’nin seçim yenilgisinin ardından yaptığı değerlendirme toplantıları sonrası yönetim kademelerinde dikkat çeken değişimler gerçekleşti. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin kurultay sürecini de başlattı.
Duvar’dan Ceren Bayar’a konuşan CHP Grup Başkanı Özgür Özel, partinin önündeki kritik sürece ilişkin de kapsamlı değerlendirmeler yaptı.
“CUMHURİYET HALK PARTİSİ’Nİ HALKA ARZ ETMELİYİZ”
Seçime ilişkin değerlendirme yapan Özel “Biz 100 üzerinden 48 aldık, olmadı. Umutları yerle yeksan edip de “olmuyor” demek yerine bir yöntem önermek lazım. Yıllarca bir şekilde yönetilmiş ve bir yere gelmiş şirketler bazen büyümek için bir “sermayeye”, soluğa ihtiyaç duyarlar. Bizim de siyasal sermayeye ihtiyacımız var. Bir desteğe, gönülden bize yatırım yapacak birilerine ihtiyacımız var. Bunun için de Cumhuriyet’in yüzüncü yılında Cumhuriyet Halk Partisi’ni halka arz etmeliyiz. Ve sonra da “Kararı biz vermeyeceğiz, kararı hep birlikte vereceğiz. Gelin birlikte olalım” deyip onlardan talep toplamamız lazım. Çünkü halka arz aşamasındaki önemli ikinci adım talep toplamadır. Kendimizi halka arz edip, talebi toplayalım ve ondan sonra ilerleyelim. Bizim bu ülkenin gerçek sahiplerine, o beşeri sermayeye ihtiyacımız var. Siyasi bir sermayeye ihtiyacımız var. Hem bize oy veren 25 buçuk milyon desteğini sürdürerek bu büyük siyasi sermayeye katkı sağlayabilir hem de oy alamadığımız 27 buçuk milyonun içinde bizi hızla büyütecek bir siyasal ve beşeri sermaye var ve Cumhuriyet Halk Partisi’ne yönelmek için an kolladıklarını düşünüyorum” dedi.
“CHP’NİN GERÇEK SOSYAL DEMOKRAT BİR ÇİZGİSİ OLMALI”
CHP’nin ‘sosyal demokrat’ bir çizgisi olması gerektiğini söyleyen Özel “Bu sosyal demokrasi, Alman sosyal demokratların yaşadığı değişim ve dönüşümü doğru okuyan, İngiliz İşçi Partisi’nin yaşadığı savrulmayı da yaşamayacak, bundan endişe eden bir çizgide olmalı. Nasıl bir dönüşüm dersek; Alman sosyal demokratların yaşadığı, yaşattığı gibi bir dönüşüm. Parti yönetimi açısından, kendi tüzükleri açısından, parti içi demokrasileri açısından, üyeyle temasları, üyeyi yönetime dahil etmeleri açısından ve ülkenin önüne koydukları vizyon açısından böyle olmalı. Seçim kazanmak uğruna İngiltere’de Tony Blair’in yaptığı gibi İşçi Partisi’ni kimliğinden koparan bir savrulmadan da sakınmak lazım” ifadelerini kullandı.
“ÜYELER VE DELEGELER KİŞİLERİ DEĞİŞTİRMEK İSTİYORSA BUNA HİÇBİRİMİZ DİRENEMEYİZ”
CHP başkanlığı için aday olacağı iddialarına veren Özel “Cumhuriyet Halk Partisi gibi bir partide grup başkanlığı yapan, 8 yıl grup başkan vekilliği yapmış birisi böylesine bir seçim yenilgisinden sonra bir tutum belirliyorsa o tutumu onun yararına, bunun yararına almaz. Sadece ve sadece partinin ve toplumun üstün yararına dayalı olarak belirler” dedi ve şunları söyledi:
“Ben Cumhuriyet Halk Partisi’nin seçim sonuçlarını doğru okumasını, korkmadan tartışmasını ve seçmenin ve üyenin beklentilerine yönelik bir değişimi, dönüşümü yaşamasını kaçınılmaz buluyorum. Orada eksik gördüğüm hususlara yönelik kendi açımdan bir tanımlama yaptım: “Değişim kararlı ve vefalı olmalıdır” dedim. Seçimden çıkmışız, hiçbir şey olmamış gibi davranamayız. Bir değişim olmalı. Bu değişimde doğrudan kişileri tartışmıyorum. Ama elbette ki toplum kişileri tartışmak istiyor ve üyeler ve delegeler kişileri değiştirmek istiyorsa buna da hiçbirimiz direnemeyiz. Ama kişileri tartışmak yerine biraz önce yaptığımız tartışmaları da kıymetli buluyorum.”
“DEĞİŞİM VEFALI OLMALI”
Değişimin ‘vefalı olması gerektiğini belirten Özel “25 buçuk milyon oy almış, partide önemli bir dönüşümü 10 yıldır sağlamış, hepimizde emeği olan, partiye ve ülkeye emeği olan birisinin de haksız yere yıpratılmaması gerektiğini de düşündüm. “Kazandıysan baş tacısın, kazanmadıysan yer altısın”, böyle bakmamak gerekiyor. Bunu bazen iki tarafın, iki fikrin savunucuları da istismar ediyorlar. “Kazansaydık olacaktı, ne değişimi, ne dönüşümü” diyen de yanlış düşünüyor, “Kardeşim kaybetti işte. En sert şekilde bir değişime zorlanmalıdır” diyen de. Bizim sorumluluğumuz doğruyu yapmak. Geciktirmeden, doğru zamanda, doğru şekilde ve hiç kimseyi üzmeden, rencide etmeden. Sayın Genel Başkan’ın taşıdığı kimlikleri de görmek lazım. En önemli kimliği de Cumhuriyet Halk Partisi’nin Genel Başkanı olma kimliğidir. Yani Mustafa Kemal Atatürk’ün koltuğunda oturuyor” diye konuştu ve şunları ifade etti:
“Benim açıklamamdan sonraki süreçte her şeyin altında bir şeyler arayanlar “danışıklı dövüş” dedi. Kimi de “Aslında aday olmayacak da şöyle yapacak, böyle yapacak” dedi. Bunların hiçbiri doğru değil. Sorumluluk almaktan da fedakarlık yapmaktan da kaçmayacak bir çizgideyim. Bunun için de partinin cesaretle tartışmasını, cesaretle ilerlemesi gerektiğini, kişilerin ve partinin kurumsal kimliğinin hukukuna da uygun şekilde davranması gerektiğini düşünüyorum.”
“NE BİR KİŞİ NE BİR TARAF NE DE KENDİMİ DAYATIRIM”
“Hangi durumda sorumluluk alacaksınız?” sorusunu yanıtlayan Özel “Genel başkan adayı olmak için bir icazet, bir davet veya bir el verme gibi bir şeyi de doğru bulmam. Veya adaylığınız bir büyük uzlaşmayı, bir büyük birlikteliği, bir büyük yol yürümeyi, bir büyük arayışı tıkıyorsa burada ısrarı da doğru bulmam. Benim yaklaşımım şu; biraz önce bahsettiğimiz yapısal değişim ve dönüşüm ki bu böyle sadece benim tarif edeceğim bir şey değil, çok kolektif bir akılla doğru hat çizmemiz gerekiyor, ben bu tartışmayı yapmaya ve yaptırmaya adayım. Bunun sonucunda genel başkan adayı olmam gerekiyorsa olacağım, kenarda durmam gerekiyorsa duracağım veya ortaklaşmam gerekiyorsa ortaklaşacağım. Ne bir kişi ne bir taraf ne de kendimi dayatırım” dedi.
“İMAMOĞLU’YLA İLGİLİ RİSKLERİ SANKİ O GÖRMÜYORMUŞ GİBİ KONUŞMAK DOĞRU OLMAZ”
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun adaylığına ilişkin konuşan Özel “İmamoğlu toplumda çok ciddi karşılığı olan, insanların çok sevdiği ve seçmenle de çok farklı bir ilişki kurabilen partimizin önemli bir değeri. Geleceğe yönelik olarak onun kendisini nerede görmek istediği de son derece önemli, insanların onu nerede görmek istediği de çok önemli bir mesaj. Bunu tabii kendisi değerlendirecek, benim onun adına değerlendirmem mümkün değil. Ayrıca İmamoğlu’yla ilgili riskleri sanki o görmüyormuş gibi konuşmak da doğru olmaz. Kendisi zaten en doğru şekilde tüm ihtimalleri analiz ediyordur ve kendi kararını verecektir. Benim kendisi ile yaptığım bütün görüşmelerde de ortaklaştığımız noktanın partimizin ve ülkemizin çıkarı olduğunu görüyorum. Kemal Bey’in de Ekrem Bey’in de benim de partideki tüm politika üreticilerinin de bu noktada ortaklaşacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın” ifadelerini kullandı.
“Kılıçdaroğlu, İmamoğlu, Özel üçlü görüşmesi bekleyelim mi?” sorusuna ise Özel şu yanıtı verdi:
“Hayır. Sayın Genel Başkan bu konuda adı geçenlerle birlikte konuşmak, değerlendirmek isterse olabilir ama “üçlü görüşme organizasyonu” gibi, üç kişinin bulunduğu bir müzakere ortamı, masa gibi bir şey olmaz. Çok daha samimi bir ortamda gelişir ihtiyaç olursa.”
CUMHURİYET