Cihat arapça chd kökünden gelir. Mücadele, gayret ya da çaba demektir. Cihat, Allah yolunda çalışmak, din uğruna verilen savaş anlamı da taşır. Dini kültürde cihat, islam dininin insanlığın huzuru için koyduğu ilkelere uygun davranmak amacıyla çalışma ve gayret sarf etme anlamına gelir. Cihat müminin bütün varlığını seferber ederek yüce Rabbinin rızasını yani hoşnut olmasını kazanma çabasıdır. Tasavvuf da cihat, nefsle mücadele, islamı tebliğ ve düşmanla savaşma anlamında kullanılan bir terimdir. Tasavvuf kültüründe ve geleneğinde cihat anlayışı hadis olduğu söylenen ve tasavvuf camiasında büyük ilgi gören küçük cihattan, büyük cihata dönük şeklindeki rivayete dayanır. Buradaki büyük cihat, nefs ve şeytana karşı verilen mücadele olarak açıklanır. Mücahit, Allah’a itaat uğrunda kendi nefsi ile mücadele eden kişidir. Müminin kendi nefsi ile yapılan cihat asli olanıdır. Gayrimüslimler ile yapılan cihat ise Fer-i yani asıl olanın unsurlarından biridir. Tasavvuf klasiklerinde nefs kimi zaman kuduz köpeğe, pis boğaz domuza, kime zaman da Firavun ve Nemrud’a benzetilir. Nefs insanın en azılı düşmanı olarak belirlenince, ona karşı açılan savaş da, en büyük cihat olarak kabul edilmektedir. Bu durumda düşmanla yapılan silahlı savaş küçük cihat (cihad-ı asgar) nefse karşı verilen savaş ise büyük cihat (cihat-ı ekber) olarak tanımlanır. Tasavvuf ta küçük cihattan büyük cihata dönük yapılan ile temellendirilir. Mutasavvıflar cihat kelimesi ve türevlerinin kafirlerle savaş anlamında kullanılan ayetleri açıklamasız bırakmayı tercih ederler. Mutasavvıflar kimi zamanda ders çıkarma yöntemine başvurarak kafirler, müşrikler ve münafıklarla ilgili açık ifadeleri de, yine nefsle mücadeleye bağlamışlardır. Mutasavvıf Sülemi; Resulullah da, nefsle mücadele hakkında küçük cihattan büyük cihada döndük demiştir diye açıklama yapmıştır. Özetle Mutasavvıflar cihatı nefisle mücadele diye yorumlamışlardır. Mutasavvıflar, gerçekten insanın kendi nefsi ile savaşı dışardaki düşmana savaşmasından daha zordur. Çünkü, nefs içimizdedir ve bizim bir parçamızdır. Bu savaşta başarı nefsin ölmesi yani etkisiz hale gelmesidir. Nefsin ölmesi mecazi bir ifadedir. Burada kastedilen nefse hakim olabilmektir. Nefs yabani atı ehlileştirmeye benzer. Nefs senin bineğindir, binebilirsen seni taşır ancak nefsin senin üzerine binecek olursa O,seni öldürür diyor. Mutu Kable en Temutu yani ölmeden önce ölünüz ifadesi ile açıklanır. Ayrıca yaşlıların, hasta ve bedeni sakatlığı olanların fiilen savaşa katılmaları mümkün değildir. Ancak nefs ile savaş ise herkesi ilgilendirir. Cihat gayret ve çaba olduğuna göre filozofların buna ilişkin sözleri nelerdir? John Dewey; çaba ilginin yanında kendiliğinden yeşerir. Baltasar Gracian; basit bir adamın elinden geleni yapmaya çalışması, zeki bir adamın tembelliğinden iyidir. Kore atasözü; azmeden tek kişi Dünyayı değiştirebilir. Dwight; Deha, gayret ve sabrın çocuğudur. Robert Herrick; sonuna kadar çaba gösterin, hiçbir şey o kadar zor değildir, araştırın yeter.
Mustafa Kemal Atatürk; Ben bir cihat müslümanıyım diyor. Bakınız bunu nasıl açıklamış. Ben islami alanda vukuf sahibiyim. İslam tarihini çok iyi bilirim. Kur-an’ı da bilirim, dinimizi de… Müslümanlığı çok dikkatle inceledim. Hz. Peygamberin hayatını okudum. Dört ciltlik tarih hazırlanırken, dört halife dönemini de,ben yazdım. Benim bu yönüm dinci ve inkarcı yobazlar tarafından hep gizlenmiştir. Evet, doğru bir ibadet müslümanı değildim. Ancak ben bir cihat müslümanıyım diyor Gazi Mustafa Kemal Atatürk.. Hz. Peygamber’in de şöyle buyurduğunu vurguluyor.. Bir gün ve bir gece sınırda nöbet tutmak, gündüzü oruçlu, gecesi ibadetli geçirilen, bir aydan daha hayırlıdır. Şayet kişi bu nöbet esnasında vazife başındayken ölürse, yapmakta olduğu işin ecri yani mükafatı ve sevabı kıyamete kadar devam eder. Şehit olarak rıskı yani maddi ve manevi nimetleri de, devam eder. Allah yolunda savaşmanın, vatanı müdafaa etmenin ve uğurda nöbet tutmanın hayırcıkları ve yüceliği ayan beyan ortadadır diyor Hz. Muhammed. Bizlere bu güzel vatanı armağan eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten, cihat müslümanı bir liderden bahsediyoruz. 18 yaşından itibaren cephelerin, savaşların, mitralyözlerin, bombaların, mermilerin içinde yaşayarak askerliğin en üst rütbesini hak etmiş bir Mustafa Kemal den, bahsediyoruz. Ömrü gençliğinden beri ve sınır boylarında at üzerinde geçmiş bir Başkomutandan bahsediyoruz. Kimsenin savaşma azim ve umudu kalmamışken, fakru zaruret içindeki millete ışık olan, umut olan, iman olan eşsiz bir komutandır Gazi Paşa. Savaş meydanlarında ortaya koymuş olduğu üstün kahramanlıklar bugün dahi Dünya milletlerinin dilindedir. Bugün bütün Dünya hayranlıkla onu anıyor ve ondan bahsediyor. Atatürk sadece Türkiye’de değil, Dünya’nın her yerinde emperyalist zalimlere karşı mücadele edenlerin de, feyiz kaynağıdır. Atatürk mücadele ederek bu cennet vatanı bizlere armağan etmiştir. Amel defteri kıyamet sonuna kadar açıktır. 10 Kasım 1938 saat 09.05’de son nefesinde de,,ve aleyküm selam, diyerek bu Dünyada yaptığı büyük işlere karşılık mutlaka cenneti kazanmıştır. Nahl Suresin 32 der ki; (onlardan) meleklerden size selam olsun. Yapmış olduğunuz (iyi) işlere karşılık cennet’e girin diyerek tertemiz olarak canlarını aldıkları kimselerdir. Atam, binlerce şükür ve minnet sana..!