2019 yılında yapılacak olan seçimler AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan için hayati önem arz etmekte.Bu seçimleri kazanmak için her şeyi planlıyor ve koordine ediyor. Nasıl mı?
Önce MHP gibi ‘’Milliyetçilik!’’ şiarı ile meydanlarda kendi propaganda dilinden muhalefet yapan partiyi kendi söylemleri ile ‘’Milli İttifak’’ bizim söylemimiz ile ‘’Saray İttifakı’’ adı altında kendi saflarına çekti ve koalisyona ikna etti. Ardından zaman kaybetmeden referandumda ‘’Koalisyonlar devri bitti. Yeni sistemde koalisyon olmayacak artık’’ sözünü çiğneyip MHP ile Koalisyon oluşturabilmek için yasa hazırlığına girdiler. Maddeler muhalefet ve Sivil toplum kuruluşlarından gelen tepkilere rağmen MHP Milletvekillerinin desteği ile bir gece ansızın TBMM’den geçirildi. Peki ana temasında ne vardı bu kanunların?
1-Daha önce Referandum da sonuçlar açıklanmaya başlamak üzereyken YSK ‘’Mühürsüz oylarda geçersiz sayılacak’’ diye bir karar açıklamıştı ve oyların gasp edildiği, kanuna aykırı olduğu iddia edilmişti. Şimdi artık bu karar 298 sayılı kanunun 14.maddesinde 98 maddesinde ve 101.maddesinde yapılan değişiklikler ile kanunlaştı. Bu çok büyük bir problem mi? Yapılan değişiklik ile YSK ‘nın filigranını taşıyan birleşik oy pusulalarını aynı numaraya göre bastırmak ve her sandık için hazırlanan paketi ilçe seçim kurullarına ulaştırmak yetkisi kaldırılıyor.55 milyon 319 bin kayıtlı seçmen, 167 bin sandıkta oy kullanacak ancak bu seçmenler için 4-5 katı fazla oy pusulası basılmış ise bu Evet büyük bir problemdir. Neden bu kadar fazla oy pusulası basılıyor ? Cevap kanun gereği. Bu oyların hangi sandığa ne kadar gönderildiği belli ancak ne kadar yedek oy kullanıldı? Ne kadarı iade olduğunun takibi yapılabilecek mi ?Daha önce oy basım işlemlerini zarar etme pahasına FETÖ bağlantısı nedeni ile şirketlerine el konulan Koza Grubu yapıyordu.Şimdi bu oy pusulalarını kim basıyor ? Askeri okullar, KPSS,ÖSYM gibi kurumların sınav sorularının çalındığı bir ortamda sandık heyetinin mühürlemediği oylarda ne gibi olayların olabileceğini düşünebiliyor musunuz?İşte bu durumda bu değişiklik büyük kuşku uyandırmaktadır.
2-Sandık kurulunu oluşturacak olan görevlilerin tamamı 298 sayılı kanunun 22. Ve 23. Maddelerinde yapılan değişiklik ile Kamu Görevlilerinden oluşacak.Bu büyük bir problem mi? KPSS da alınan puana ve liyakat esasına bakılmaksızın sadece AKP yakınlığı ile 2016 ve 2017 yılında binlerce kişi kamu görevlisi yapılıyorsa bu ciddi bir problemdir.
3-Eskiden seçimlerde oy kullanacağımız yeri kontrol ederken apartmanımızda,hatta yan binamızda kimler var ,oy kullanacak olanlar kimler görebiliyorduk ve bu sayede doğal bir kontrol mekanizması oluşturuluyordu. Artık buda kalktı. Karma sisteme geçtik ve binamızda, yan dairemizde hatta kendi evimizde kim oy kullanacak olanı göremeyeceğiz. Bu büyük bir sorun mu? Daha önce ‘’mezardakileri dahi kaldırıp oy kullandıracaksınız ‘’ diye fetva veren FETÖ elebaşı sayesinde birçok sahte oy kullanıldığı iddiası halen ortada durmakta iken ,Soy ağacı uygulamasında 1877 yılında doğan Anneannemizin annesinin yaşadığı da göz önüne alındığında bu çok büyük bir sorundur.
Bu yasa değişikliği ile fırsat eşitliğinin ortadan kalktığı,ittifak yapmayan partilerin haklarının yendiği , yapılan değişikliklerin yanlışlıkları kamu oyunda tartışılması devam ederken 2018 Hakim kuraları Beştepe’de çekildi. Tüm Dünya’da Hakimler,Savcılar Kuvvetler ayrılığı ilkesi gereği cübbesinin önünde düğme ve delikleri bulunmaz ve kimse önünde eğilmez ve ayağa kalmaz ancak bizde tam tersi oldu ve salonda bulunan tüm Hakim ve Savcılar Cumhurbaşkanı Erdoğan salona girerken ve konuşması sonunda hepsi ayağa kalktı alkışladı.Kuralar çekildi.Kuralar gerçekleştikten sonra HSK atama kararnamesini yayınladı.Kararnameye Danıştay Başkanı Zerrin Güngör’ün kızı Gonca Hatinoğlu da girdi. 19 Mart’ta Çekilen kura ile Elazığ’a kura çeken Gonca Hatinoğlu yayımlanan mazeret kararnamesi ile Yargıtay Tetkik Hâkimliği’ne atandı ! Kura çekilip aynı gün kararname ile Danıştay Başkanımızın kızı eş durumundan! Yargıtay Tetkik Hakimliği’ne atanmış oldu.! Peki sorarız o zaman . Bu durumda olan kişilere neden kura çektirdiniz ?
Bu tartışmalar devam ederkenBünyesinde Hürriyet, Fanatik ve Posta gazeteleri ile Kanal D ve CNN TÜRK kanallarını da bulunduran Doğan Medya Grubu’nun Demirören Grubu’na satılma haberi gündeme düştü.Bu satış sayesinde medyanın % 73 ü artık yandaşlarda bulunmakta.Hatta yabancıların sahip olduğu medyayı da eklersek bu oran % 93 lere çıkıyor.Vatan ve Milliyet gazetelerinin sahibi olan Demirören Grubu bu satın almayla birlikte Türkiye’de medya sektörünün en büyüğü haline geldi.Bu satış ile ilgili 4054 sayılı Rekabetin Korunması Kanunu ‘’Madde 7 der ki ‘’- Bir ya da birden fazla teşebbüsün hâkim durum yaratmaya veya hâkim durumlarını daha da güçlendirmeye yönelik olarak, ülkenin bütünü yahut bir kısmında herhangi bir mal veya hizmet piyasasındaki rekabetin önemli ölçüde azaltılması sonucunu doğuracak şekilde birleşmeleri veya herhangi bir teşebbüsün ya da kişinin diğer bir teşebbüsün mal varlığını yahut ortaklık paylarının tümünü veya bir kısmını ya da kendisine yönetimde hak sahibi olma yetkisi veren araçları, miras yoluyla iktisap durumu hariç olmak üzere, devralması hukuka aykırı ve yasaktır.
Hangi tür birleşme ve devralmaların hukukî geçerlilik kazanabilmesi için Kurula bildirilerek izin alınması gerektiğini Kurul, çıkaracağı tebliğlerle ilan eder.’’ Bu satış hukuk ile yöetilen ülkelerde kanuna aykırıdır.
Bu haber sıcaklığını korurken yeni bir haber daha düştü ajanslara ‘’İnternet yayınlarına RTÜK denetimi yasası meclisten geçti ‘’ Meclis’te görüşülen torba tasarının kabul edilen maddesine göre, radyo, televizyon ve isteğe bağlı yayın hizmetlerini sadece internet ortamından sunmak isteyen medya hizmet sağlayıcıları RTÜK’ten yayın lisansı, bu yayınları internet ortamından iletmek isteyen platform işletmecileri de yine RTÜK’ten yayın iletim yetkisi alması gerekecek.
Bu haberleri okurken hepsi birbirinden farklı ve olağan olarak görülebilir.Ancak durum hiçte öyle değil.Türkiye’de anket firmaları ile sık çalışan ve çıkan sonuçları politikalarına en iyi yansıtsan kişi sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır.Şayet Cumhurbaşkanlığı seçiminde ittifak yapmasına rağmen gerekli oyu alacağını bilse ve bunu anketlerde görse yaz aylarında kesinlikle seçim olurdu.Ancak anket sonuçları hiçte Sayın Cumhurbaşkanı’nın beklediği ve umduğu gibi değil.Bu yüzden seçimlere çok büyük önem veriyor ve gündemi olabildiğince sıcak tutup, seçimlere yönelik ciddi çalışmalar ve hazırlıklar yapmaktadır.
Referandum sonuçlarından biri olan partili Cumhurbaşkanı gereği sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan Devletin tüm imkanları ile birlikte partisinin il ve ilçe kongrelerine katılmaktadır.Tabanını sıklaştırıp girilecek olan mücadeleye hazırlamaya çalışmaktadır.Bunu yaparken de daha önce ayaklar altına aldığı ‘’Milliyetçilik’’ söylemlerine başvurmaktadır.Seçimlerde artık medya gücü mutlak olarak kendisinde.Buda yetmezmiş gibi her haberin ilk ve sansürsüz öğrenildiği sosyal medyaya RTÜK kanalı ile ‘’SANSÜR’’ getirildi.Bundan sonra ne mi olacak ?Referandum sonuçlarına göre uyum yasaları hızlı bir şekilde meclisten geçirilecek ve seçim tarihi belirlenecek.Tüm Devlet imkanları,yandaş yazılı ve görsel medya,Reklam şirketleri aracılığı ile dahada sertleşecek gündem oluşturulacak.
Bu seçimler Türkiye Cumhuriyeti’nin köprüden önce son çıkışıdır.Bu seçimler Ulusumuz için hayati önem taşımaktadır.Bu baskıcı ve kontrolüz güç karşısında tüm muhalefet partileri İttifak yapmasa dahi birlikte akılcı çözümler yaratıp uygulamak zorundadır.Her TÜRK vatandaşı bu sorumluluktan mesuldür.Çok geç demeden herkes sorumluluğu omuzlarında hissetmelidir.