Türk siyasetinin yakın tarihinde kullanılan, tarihe geçen bir kavram vardı: “Gıcıklık…”
Dönemin muhalefet partisinin bir lideri gazi meclisin kürsüsünden “gıcıklık olsun diye” dedi mi, dedi.
Eee!
Galiba o lider, altılı masaya gıcıklık olsun diye oturmuştu. O masaya kumar masası diyerek aniden gıcıklık olsun diye kalktı.
Sonra kumar masası dediği masaya gıcıklık olsun diye yeniden oturdu.
Ne denir?
Gıcıklık siyaseti…
Olsun!
Hayatımız gıcıklıkla dolu değil mi?
Dolu!
Örnek.
Temsil misal dün ülkeye bir konuk geldi.
Bir, iki saat kaldı.
Yemek yedi. Konuştu. Ve rabia eşliğinde çekip gitti.
Kim mi?
Dün ülkeye bin ali mi, sisi mi diyerek seçim mitinglerine malzeme yapılan;
Dünün katili,
Bugünün dostu;
Sisi geldi,
Sisi gitti.
Ancak;
Ülkenin üstünde,
İnsanların zihninde,
Göğün yüzünde,
Patronun sözünde,
Ziyaretin SİS’i kaldı.
Dağılır mı?
Siyasete gıcıklık hakim olduktan sonra dağılmayacak ne var ki…
Yeter ki, maksat hasıl olsun.
Yeter ki, şöyle ya da böyle sandıklar oy ile dolsuuun.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: