İki Olay | Suay Karaman Yazdı

“…Kadından imam olmaz, Aleviden de imam olmaz demeye getirilerek, Kemal Kılıçdaroğlu’nun aday olmaması gerektiğini vurgulamak için söylenmiş olabilir.”

İki Olay | Suay Karaman Yazdı
Yayınlama: 15.08.2022 00:42
A+
A-

Geçtiğimiz hafta yaşanan din sömürüsüne dayalı birbirinden farklı ama özünde aynı iki olay, bizlere ders niteliğindedir. 8 Ağustos Pazartesi akşamı AKP genel başkanı Tayyip Erdoğan, Ankara’nın Mamak ilçesindeki Hüseyin Gazi Cemevi’ni ziyaret etti. Yapılan bu ziyaretle ilgili tartışmalar halen sürmektedir. Ancak Hüseyin Gazi Kültür ve Sanat Vakfı ile Hüseyin Gazi Derneği tarafından yönetilen cemevi idarecilerinin hepsinin bu ziyaretten haberinin olmaması da ilginçtir. Aynı zamanda Alevi geleneklerine aykırı bazı durumların yaşandığı bilinmektedir. Cemevinde Tayyip Erdoğan’ın oturduğu posta, Alevi inancı gereği dede dışında kimse oturmaz ama Tayyip Erdoğan’ın oturmasına ses çıkarılmamış, tepki verilmemiştir. İşte bu yüzden ziyaretin planlaması, kimseye haber verilmeden yapılmış olabilir.

İşin en tuhaf yanı ise Tayyip Erdoğan’ın ziyareti öncesinde, cemevinde postun arkasında bulunan Atatürk, Hacı Bektaş Veli ve Hazreti Ali’nin resimlerinin kaldırılarak, yan duvara alındığı görüldü. Anımsanacağı üzere Tayyip Erdoğan daha önce papanın heykeli altında oturmuştu; Suudi Arabistan kralının fotoğrafı altında oturmuştu ve rahatsız olmamıştı. Cemevinde Atatürk, Hacı Bektaş Veli ve Hazreti Ali’nin resimlerinin altında oturmaması ilginçtir ama şaşırtıcı değildir.

Bu ziyaret olayı aydın camiada derin üzüntü yarattı, öfkeye neden oldu. Bu ziyaret olayını organize eden diş hekimi Ali Arif Özzeybek, bir zamanlar CHP Parti Meclisi üyesi ve 2011-2018 yılları arasında genel başkan danışmanı olarak görev almıştı. Daha sonra AKP Merkez Karar ve Yönetim Kurulu üyesi olmuştur, şimdi İçişleri Bakanı danışmanıdır. Üstelik bu becerikli danışman, ilk kez bu yıl Tayyip Erdoğan’ın Hacı Bektaş Veli anma etkinliğine katılmasını da sağlamıştır.

11 Ağustos Perşembe günü İyi Parti genel başkanı Meral Akşener, Nevşehir’de esnaf ziyaretleri gerçekleştirdi. Bu ziyaret sırasında gelen bir soru üzerine Meral Akşener şunları söyledi: “Ben cumhurbaşkanı adayı değilim. Kadından imam olmaz. Cumhurbaşkanı aynı zamanda imamlık yapmak durumunda olduğu için ben aday değilim.” Nereden bakarsanız bakın, laik bir devlette olmaması gereken bir söylemdir. Laik bir cumhuriyette cumhurbaşkanının dini görevleri yoktur. Ertesi gün parti yöneticileri bu talihsiz söylem üzerine kendilerinin de inanmadıkları açıklamalarda bulundular.

Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre Cumhurbaşkanı imamlık yapmak durumunda değildir, laik bir devlette bir parti başkanı olarak böyle bir açıklama yapmayı akılla açıklamak mümkün değildir. Üstelik dört yıl önce 2018 yılında cumhurbaşkanlığına aday olurken aklında imamlık yapmak fikri yokken, dört yıl sonra bir yerlere şirin gözükme isteği midir bu söylem? Din olgusunu kendince tepe tepe kullanmaktan çekinmeyenlerle ve dini, sömürme aracı olarak kullananlarla laik bir ülke yönetilemez.

Şimdi bu söylem farklı yönlere de çekilebilir. Kadından imam olmaz, Aleviden de imam olmaz demeye getirilerek, Kemal Kılıçdaroğlu’nun aday olmaması gerektiğini vurgulamak için söylenmiş olabilir. Çünkü henüz altılı ganyan masasında, ne olacağı da belli değildir. Üstelik amirallerin bildirisine “zevzeklik” diyen bir parti genel başkanından ve 4 Nisan 1997 tarihinde Emniyet Genel Müdürünün makam odasının kapısını tekme atarak kıran bir İçişleri Bakanından her şey beklenebilir.

Ülkemizin durumu her yönden iç karartıcıdır. Toplum umudunu yitirmek üzeredir. AKP iktidarından bıkanlar, muhalefette de inandırıcı ve yapıcı söylemler bulamamaktadır. Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Belediye Başkanıyken Karacaahmet’te cemevi açma izni isteyen Alevi yurttaşa “cemevi cümbüş evi, ne izni” dediği belleklerdedir. 12 Haziran 2011 genel seçimleri öncesinde yaptığı mitinglerde “malum Alevilik kültüründendir ya, kendisi de Alevidir ya” diyerek Kemal Kılıçdaroğlu’nu kitlelere yuhalatmıştı. Şimdi seçim yaklaşırken karşı olduğu cemevlerine ziyaret yapanlar, oy alacaklarını sanmaktadır.  Atatürk’ün resmi kaldırılarak oy alacaklarını bekleyenler, seçimde neyin ne olduğunu görecektir.

Umut olarak görülen muhalefet ise laikliği bırakmış, tarikatlara şirin görünüp, bölücülere prim vererek oy alma peşindedir. Atatürk ilke ve devrimlerine sarılacakları yerde, ortaçağ artıklarına sarılanlar da seçimde boylarının ölçüsünü alacaktır. Yönümüzü Mustafa Kemal Atatürk’ün yoluna çevirerek, aydınlığa ulaşacağımız bilinmelidir ve bunun gereği yapılmalıdır.

Azim ve Karar

13 Temmuz 1959 tarihinde İstanbul’da doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini Ankara’da tamamladı. Jeoloji Mühendisliği Bölümü (1983) ve İşletme Bölümü (1998) mezunu. Lisans üstü çalışmalarını Trafik Planlaması ve Uygulaması anabilim dalında (2002) ve Hayvancılık İşletme Ekonomisi anabilim dalında (2003) tamamladı. 1983-1985 yıllarında ODTÜ Mimarlık Fakültesi’nde yarı zamanlı öğretim görevlisi olarak çalıştı. 1986-1987 yılları arasında Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nda yedek subay olarak askerlik görevini tamamladı. 1988-2006 yılları arasında Hacettepe Üniversitesi’nde Öğretim Görevlisi olarak çalıştı. 2006-2018 yılları arasında Gazi Üniversitesi’nde Öğretim Görevlisi olarak çalıştı. Gazi Üniversitesi’nin bölünmesiyle 2018 tarihinden beri Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi’nde Öğretim Görevlisi olarak çalışmaktadır. 1993 yılında “Bilgisayara Giriş ve Basic” ile “Fotogrametri” kitaplarını yayınladı. Mart 2019 tarihinde “İnadına Cumhuriyet” adlı kitabını yayınladı. Kasım 2021 tarihinde “Türkiye Uçuyor” adlı kitabını yayınladı. Bir süre Cumhuriyet ve Ulus Gazeteleri ile Türkiye Sorunları Dergisi’nde yazı yazmıştır. Kasım 2005-Haziran 2020 tarihleri arasında İlk Kurşun Gazetesi’nde her hafta yazıları yayınlanmıştır. Halen Azim ve Karar Sitesinde yazı yazmaktadır. “Parçalanma Dil İle Başlar” makalesiyle, Dil Derneği tarafından 26 Eylül 2016 tarihinde 84. Dil Bayramı Onur Ödülü’ne layık görülmüştür. Atatürkçü Düşünce Derneği’nin eski Genel Sekreteri’dir. 1961 Anayasası ve Çağdaş Demokrasi Vakfı’nın Başkanı’dır. Halen Tüm Öğretim Elemanları Derneği’nin (TÜMÖD) Genel Sekreteri’dir. Evli ve iki çocuk babasıdır.