Laiklik Meclisi, siyasi iktidarın Cumhuriyet’in temel değerlerini tasfiye sürecinde önemli bir mesafe kat ettiğini belirterek, Türkiye’nin ilerici güçlerini laikliği kazanmak için mücadeleye çağırdı.
Laiklik Meclisinden yapılan yazılı açıklamada son dönemde yaşanan felaketler, hukukun siyasi bir araç haline gelmesi ve toplumsal hakların gasp edilmesiyle birlikte, laikliğin yok edilerek yeni bir rejim inşa edilmek istendiğine dikkat çekildi.
“Hukuk, İktidarın Sopası Haline Geldi”
Yapılan açıklamada, Türkiye’de hukukun artık yurttaş haklarını güvence altına alan bir sistem olmaktan çıktığı ve siyasi iktidarın baskı aracına dönüştüğü vurgulandı. Kamu denetim mekanizmalarının ortadan kaldırıldığı, yurttaşların temel haklarının gasp edildiği ve eleştirel seslerin susturulmaya çalışıldığı ifade edildi. Özellikle son dönemde yaşanan felaketler—6 Şubat depremleri, iş cinayetleri, tren kazaları, kadın cinayetleri ve çocuk istismarları—bu sürecin en somut göstergeleri olarak sıralandı.
“Laikliğin Tasfiyesiyle Tarikatlar ve Mafya Güç Kazandı”
Açıklamada laikliğin tasfiye edilmesiyle birlikte tarikatların, cemaatlerin, mafya çetelerinin ve aşiretlerin devletin çeşitli kademelerinde etkin hale geldiği belirtildi. Hukukun yerini keyfi yönetimin aldığı, toplumsal hakların gericilik ve baskı politikalarıyla gasp edildiği ifade edilerek, bu durumun Türkiye’yi emperyalizmin ve gericiliğin tasallutu altına soktuğu vurgulandı.
Yeni Anayasa ile Laiklik Hedefte
Laiklik Meclisi, siyasi iktidarın bu süreci tamamlamak için “Yeni Anayasa” hamlesini devreye soktuğunu belirtti. Yeni anayasanın, laikliğin tamamen tasfiyesini ve yeni rejimin hukuki temelinin inşasını hedeflediği dile getirildi.
“Türkiye’nin İlerici Güçleri Mücadeleye Çağrılıyor”
Son olarak, ülkenin ilerici ve yurtsever güçlerine mücadele çağrısı yapıldı. “Hukuku tesis etmenin, toplumsal hakları kazanmanın, yurttaş olmanın, eşit ve özgür bir ülkeyi kurmanın en temel koşulu laiklik kazanılmalıdır” vurgusuyla, tüm yurttaşlar bir kez daha laiklik mücadelesine omuz vermeye davet edildi.
LAİKLİK MECLİSİNDEN YAPILAN AÇIKLAMA ŞU ŞEKİLDE:
“Ülkemizin ilerici birikimi ayağa kalkmalıdır. Hukuku tesis etmenin, toplumsal hakları kazanmanın, yurttaş olmanın, eşit ve özgür bir ülkeyi kurmanın en temel koşulu olan laiklik kazanılmalıdır!
Siyasi iktidarın, Cumhuriyetin tasfiyesi ile yeni rejimin tesisi konusunda önemli bir mesafe kat ettiği özellikle son haftalarda açıkça ortadadır. Kamusal alanın tasfiye edilmiş, devlet kurumlarının içleri boşaltılarak yurttaşların, toplumun en temel hakkı olan yaşama hakkı dahi ortadan kaldırılmıştır. Başta yaşam hakkı olmak üzere, yurttaş haklarını, toplumsal hakları güvence altına alan denetleme sorumluluğu torba yasalar, genelgeler ve KHK’larla ortadan kaldırılmıştır. Hukuk, yurttaş ilişkilerinin, toplumsal ilişkilerin temeli olmaktan çoktan çıkmış, siyasi iktidarın sopası haline gelmiştir.
Geçtiğimiz haftalarda en az 36’sı çocuk 78 yurttaşımızın yanarak can verdiği felaket ne yazık ki ilk değildir. 6 Şubat 2023 depreminin insanlık dışı sonuçları, her gün çalışırken ölen emekçiler, tren faciaları, madenlerde yaşanan ölümler, kadın cinayetleri, çocuk istismarları ve ölümleri ile nice felaket ülkemizde kamusal alanın nasıl tasfiye edildiğini, denetim mekanizmasının ortadan kalktığını ve devletin adım adım dönüştürülerek nasıl bir yapıyla karşı karşıya olduğumuzu ortaya koymaktadır.
Toplumsal sorumluluğunu yerine getirerek bu sürece karşı çıkan, düşüncelerini ifade eden, gazeteciler, hukukçular, yurttaşlar ile bu sürece tehdit olarak görülen herkes siyasi iktidarın “yeni hukuku” ile susturulmaya çalışılmaktadır.
Karşı devrimin son aşaması olarak ifade ettiğimiz bu sürece Cumhuriyet’in en temel niteliği olan laikliğin tasfiyesi eşlik etmiştir. Yüzlerce yıl öncesinin devlet, hukuk, siyaset ve toplum yapısına öykünenler, toplumun ileri gidişinin en önemli koşulu ve yurttaşlığın zemini olan laikliği tasfiye ederek, kamusal hakları gasp etmekle kalmamış, devlet kurumlarını, yargısıyla, silahlı kuvvetleriyle, akademisiyle dönüştürme gücünü elde etmişlerdir.
Laiklik tasfiye edildikçe, tarikat cemaatler, mafya çeteleri, aşiretler yargıda, devlet kademelerinde, siyaset ve toplumsal yaşamda güç haline gelmiştir.
Son aylarda Suriye’nin işgaliyle birlikte de düşünüldüğünde Türkiye, emperyalizmin ve gericiliğin tasallutu altına alınmakta, toplum bütün hakları gasp edilerek, tarikatlar, cemaatler, aşiretler ve mafya çeteleri aracılığıyla sessiz kalmaya zorlanmaktadır.
Açıktır ki, siyasi iktidar, “Türkiye Yüzyılı” adıyla yürüttüğü bu karşı devrim sürecinde dikensiz gül bahçesi istemektedir. Ülkemizi içine sürüklediği karanlığa itiraz edecek, bu süreçte ayağına dolanacak hiçbir sese ve güce tahammülü yoktur. Siyasi iktidar, bu nedenle, bu topraklardan bir türlü söküp atamadığı, ilerici, laik, devrimci ve yurtsever birikime gözdağı vermeye çalışmaktadır.
Bu saldırılarla bir sonraki adımı atmak üzere zemin temizliği yaptığı çok açık olan siyasi iktidar, yeni rejimin hukuki zeminini kurmak üzere laikliğin tamamen tasfiyesi anlamına gelen “Yeni Anayasa”yı hedeflemektedir.
Bu kuşatma karşısında, ülkemizin ilerici birikimi ayağa kalkmalıdır.
Hukuku tesis etmenin, toplumsal hakları kazanmanın, yurttaş olmanın, eşit ve özgür bir ülkeyi kurmanın en temel koşulu olan laiklik kazanılmalıdır.
Türkiye’nin bütün ilerici güçlerini, yurttaşlarını bir kez daha laikliği kazanmak üzere mücadeleye çağırıyoruz.”