İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu Milliyetçi Kongre Derneği’nin 2. Büyük Kongresi’ne katılarak konuşma yaptı.
Bir siyasi partinin genel başkanı olarak değil, ömrünü Türk milliyetçiliği davasının hiyerarşik zinciri ve fikir silsilesi içinde geçirmiş biri olarak burada olduğunu belirterek konuşmasına başlayan İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu,
“Cumhuriyet’i kuran Türk milliyetçilerinin kongrelerine benzer bir kongre havası teneffüs ettim burada. Bu eski kongreleri, Cumhuriyet’in kuruluş felsefesini oluşturan kongreden ilham alan bu kongreyi, Anadolu’nun her yerinden gelen Türk milliyetçileri ile birlikteAnkara’da icra eden sayın BahadırhanDinçarslan’a da Tamga Türk’e de Milliyetçiler Derneği’ne de teşekkür ediyorum. Burada bulunmak, aynı şeyleri düşündüğümüz dava arkadaşlarımızdan şevk ve ilham almak memnuniyetimi daha da arttırdı” dedi.
“BU SALONDAKİ RUH O GÜNDEN BUGÜNE KURULMUŞ KÖPRÜNÜN DOĞRU KURULDUĞUNUN DA BİR İŞARETİDİR”
“Karşımda görünen tertemiz yüzlerinize, ilgiyle izleyen gözlerinize baktıkça kendimi yıllar öncesine götürdüm” diyerek konuşmasına devam eden İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu şu ifadeleri kullandı:
“Biz de o zamanlar kalabalık salonlarda toplantılar düzenlerdik. Ama salonlar bu kadar düzenli değildi.Toplantılarımızı bulduğumuz yerde yapabilecek düzeydeydik çünkü imkanlarımız oldukça sınırlıydı. Farklı farklı yerlerden gelirdik. Farklı farklı kıyafetler giyerdik. Farklı farklı ağızlarıyla ve lehçelerde konuşurduk ama ruh aynıydı. Bu salondaki ruh işte o günden bugüne kurulmuş köprünün aslında doğru kurulduğunun da bir delili ve işaretidir. Onun için hepinize tekrar teşekkür ediyorum, iyi ki varsınız”
“TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ DOĞRU TEMSİL EDİLMEDİĞİ İÇİN SOKAKTAKİ TÜRK MİLLİYETÇİLERİ DE TÖHMET ALTINDA KALIYOR”
“Sevgili Türk milliyetçileri şimdi temsilden bahsedildi. Sayın hocam da üzülmüş, ben de üzüldüm. Anladım ki Türk milliyetçileri tanımlanma biçimlerinden memnun değiller. Ama bunun sorumlusu da kendileri değiller. Türk milliyetçiliği davasını marka edinmiş birtakım kurumlarda, maalesef ve maalesef Türk milliyetçiliği doğru temsil edilmediği için sokaktaki Türk milliyetçileri de töhmet altında kalıyor. İfade ettiğiniz şeyler hepimizin başına geldi. Yani birisinin sizin Türk milliyetçisi olduğunuzu anlaması için bir meziyetinize şahitlik etmesi lazım. Bu genellikle vicdan noktasında kendini gösteriyor. ‘Aasen de mi Türk milliyetçisisin? Aa sen de mi ülkücüsün?’İşte sen de mi sorularının sebebi aslında bazı çevrelerin vicdani sorumluluğundan kaynaklanan nidalar olarak hep karşımıza çıkmıştır”
“RUHU ZENGİN, GÖNLÜ GENİŞ TÜRK MİLLİYETÇİLERİNE SELAM OLSUN!”
“Bizi fikriyatımızdan, felsefemizden ahlakımızdan ve terbiyesinden ötürü hiç kimse sorgulama hakkına ve haddine sahip değildir. Ama doğru temsil edilmediğimiz için dışarıdan bakıldığında başkalarının olumsuz mukayeselerin kurbanı olduğumuz için buradaki temiz Türkler de zaman zaman töhmet altında kalmış olabilirler. Geçmişte bizde kaldık sakın ha sakın üzülmeyin. Yolda birisi eğer kalmışsa bir kış günü, onu arabasına alan mutlaka bir Türk milliyetçisidirve ona derler ki sen hiç Türk milliyetçiliğine benzemiyorsun. Evde hastadır çocuklarısahip çıkmaz, çocuklarının sahip çıkmadığı hastaya komşusu sahip çıkar ve onu hastaneye götürür. Hastane dönüşünde kişinin Türk milliyetçisi olduğunu anladıktan sonra ‘aaa sen de mi Türk milliyetçisisin? Ben senin gibi Türk milliyetçisi görmedim’ derler. Ben de size söylüyorum, ben de sizler gibisini görmedim, ruhu zengin, gönlü geniş Türk milliyetçilerine buradan bir kere daha selam olsun”
“BU TERTEMİZ KİTLENİN BAŞARAMAYACAĞI HİÇBİR İŞ OLMADIĞINA İNANANLARDANIM”
Aklına İkinci Dünya Savaşı’nda cephedeki Mehmetçiğe yazılmış bir mektup geldiğini belirterek konuşmasına devam eden Dervişoğlu şu ifadeleri kullandı:
“Mektubu yazan, ordumuzun eksiklerine rağmen kahramanlık göstermesini anlatırken, “belki bizde fen yok… belki sanat yok… Fakat Türklük vardır!” diyordu. Bizler fenden, sanattan ziyadesiyle dışlanmış gençlerdik, fakat kopkoyu, kaskatı, buz gibi Türk’tük. Şimdi karşımda feni bilen, sanattan anlayan, çağın mücadele biçimleri doğru bir bicide okuyan temiz Türkleri görüyorum. Demek artık Türkiye’nin değişme vakti gelmiştir, ben bu tertemiz kitlenin başaramayacağı hiçbir iş olmadığına inananlardanım”
“MUHALİF SAFLARDA BİLE ZAMAN ZAMAN REİSLİK TASLAYAN TAVIRLAR GÖRÜYORUZ”
“Kıymetli kardeşlerim, siyasetin usulünü, üzülerek söylüyorum Erdoğan ve AKP’nin uygulamaları belirliyor” diyen Dervişoğlu şu şekilde konuştu: “Tepeden bakan, saltanat heveslisi o tavır öylesine yaygınlaştı ki, üzülerek söylüyorum, muhalif saflarda bile zaman zaman dayatmacı ve reislik taslayan tavırlar görüyoruz. Siyaset yapacağım, milletimi temsil edeceğim diyenin aslına bakarsanız böyle davranışta bulunmaya hakkı yoktur, böyle bir lüksün sahibi değildir.
“HERKESİN MİLLİYETÇİLİĞE DAİR AHKAM KESTİĞİ YERDE, TÜRK MİLLİYETÇİLERİNİN SİYASETTEN UZAK DURMASI KABUL EDİLEMEZ”
“Fakat bu madalyonun bir başka yüzü de var. Seçmen de artık siyasetçiye güvenmiyor, vekiline güvenmiyor ve hatta inanmıyor, uzaktan izliyor, bazen izlemiyor bile. Böylesi bir siyasi ortamla karşı karşıyayız ve değiştirmek zorunda olduğumuzda esas itibariyle budur. Dayatmacı siyaseti engelleyeceksek, seçmeni siyasetin karar mekanizmalarına sokmamız gerekiyor. Hele son seçimlerde gördüğümüz gibi herkes milliyetçiliği temsil ettiği iddiasındayken milliyetçilerin ne istediği ve neyi temsil kabul ettiğini de sorgulamak lazımdır. Herkesin milliyetçiliğe dair ahkam kestiği yerde, Türk milliyetçilerinin siyasetten uzak durması, küsmesi, daralması, gücenir gitmesi kabul edilemez”
“SİZDEN EN BÜYÜK TALEBİM KONUŞMANIZDIR”
“Biz bütün Türkiye’yi kucaklayan bir anlayışın sahipleriyiz. Temsilimize sahip çıkmadığımız için işte yıllardır Türk kelimesine alerji duyan Türklerden başka herkesin çıkarını düşünen insanlar ülkemizi yönetme fırsatı buldular. Bu yüzden sizden en büyük talebim konuşmanızdır. Türk milliyetçileri konuşmalıdır. Çağın sorunlarını tartışmalıdır. Gelecek çağlarda nasıl bir Türkiye, nasıl bir dünya hayal ettiklerini anlatmalıdır.”
“SORUMLULUKTAN KAYNAKLANAN OLUMSUZLUKLARI DA MÜŞTEREKEN BERTARAF EDECEĞİZ”
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu;
“Benim rahmetli babam 1929, dedem ise 1881 doğumlu. 1881 doğumlu dedem 4 cephede çatışmış, mücadele vermiş ve rahmetlik babama bir Cumhuriyet emanet etmiştir. Benim babam da dedemin fakru zaruret içinde mücadele ederken, onun tarafından okutulmuş ve bana güzel bir gelecek armağan etmiştir. Şimdi 1881 doğumlu dedemin, 1929 doğumlu babamın bana bıraktığını ben evladıma ve genç kardeşlerime bırakıp emanet edemiyorsam anlayın ki bizim kuşak vazifesini doğru bir biçimde gerçekleştirememiştir demektir. Burada bir ortak sorumluluk var. Bu sorumluluğu müşterek hem paylaşacağız ve bu sorumluluktan kaynaklanan olumsuzlukları da müştereken bertaraf edeceğiz” ifadelerini kullandı.
“MİLLİYETÇİLİK ADINA AHKAM KESEREK RANT DEVŞİRENLERİ DİNLEMEKTENSE SİZİ DİNLEMEYİ BİN KERE TERCİH EDERİM”
Kendisinden önceki konuşmacılara bilgileri, sorun tespitleri, öngörüleri ve önerileri için teşekkür ederek konuşmasına devam eden Dervişoğlu şu şekilde devam etti:
“Canımı acıtan konuşmalarda bekliyordum doğrusunu isterseniz. Çünkü dedim ya size siyasetin de içindeyim. Ben aynı zamanda bir gençlik hareketinin de önderliğini yapma şerefine ve bahtiyarlığına eriştim gençlik yıllarımda. Bunların hiçbirini bir kariyer planıyla yapmadım. Bakınız, her şeyi Cenabı Allah’ın nasibine bıraktım ve Cenabı Allah’ın nasip ettiği her şeyde bir hayır aradım.Ama o hayır şayet gerçekleştiyse de onun içinden büyük Türk milletinin emrini aradım. ‘Bu bana niye nasip oldu ve bu bana hangi sorumlulukları yüklüyor’ diye düşünerek. üzerime yüklenmiş sorumluluğun omuzlarımdaki yükün ancak paylaşılarak taşınabileceğini idrak ettim. Şimdi yine aynı noktadayım. Bir siyasi partinin genel başkanıyım ama partimin dünya görüşüyle ilgili değil, beni ben yapan Türk milliyetçiliği müktesebatı ile konuşuyor, onun için huzurunuza çıkıyor, onun için milliyetçilik adına ahkam keserek rant devşirenleri dinlemektense sizi dinlemeyi bin kere tercih ederim. “
“MUTLAKA SİYASETE GİRİN”
“Sevgili dostlarım, değerli dava arkadaşlarım. Arif Nihat Asya, “Küçük görme hor görme, delikanlım kendini” diyordu. Sizler yalnızca sıradan seçmenler değilsiniz. Sizler siyasetin doğrudan doğruya aktörlerisiniz. Siyaset yapmak mecburiyetindesiniz. Çünkü karşı karşıya bulunduğunuz sorunların çözümü elbette ki vizyon geliştirmek açısından bir fikri beslenme alanını da emreder ama çözümün gerçekleşeceği yer yönetmekten geçer. Yönetebilmek için de siyasetin içinde bulunmak ve iktidar talep etmek gereklidir. Bir partide siyaset yapın mutlaka,bakın kendi partim için söylemiyorum. İstediğiniz bir partide yapabilirsiniz. Kendi görüşlerinize uygun partiyi bulun, orada icrayı faaliyet ekleyebilirsiniz ama mutlaka siyasete girin.”
“O DÖNEM BU BEYLERİN ÇOK İŞLERİNE YARADI”
12 Eylül’den sonraki dönemin bir depolitizasyon yarattığının altını çizen İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, şu ifadeleri kullandı:
“Siyasetten kaçmayın. Çünkü 12 Eylül’den sonraki dönemde öyle bir depolitizasyon süreci yaşattılar ki bize aileler, çocuklarına, üniversitelere giderken; ‘sakın ha kızım, sakın ha oğlum siyasete bulaşma’ diye uyardılar. O dönem bu beylerin çok işlerine yaradı. Bugün iş başında bulunanların çok işlerine yaradı. Onlar için tanzim edilmiş, kendi fikirlerine uygun bir nesil yetiştirmek ve kendi mantıklarını uygun bir düzen oluşturmak için Türkiye’de birtakım müdahalelerin emperyalist güçler tarafından planlandığı süreçte Türk’ü ve Türk milliyetçilerini oyunun dışında tutmaya çaba sarf edenlerin, senaryolarına alet olunduğu dönemler yaşandı. Belki bu eleştiriler kimilerine ağır geliyor olabilir”
“SİYASETE GİRİN, ONLARA BIRAKMAYIN”
“Bu memlekette ihtilalinüzerinden 44 yıl geçmiş. Ve bu 44 yılın 22’si bugün iş başında bulunanlar tarafından ülke yönetiminin ellerinde tutulmasına vesile olmuşsa, o zaman bu ihtilali yapanlar anlaşılan odur ki;Türkiye’yi bu duruma getirmek için bugün iş başında bulunan beylerin önünü açmışlardır.Bu belki ağır bir iddiadır ama yerinde bir iddiadır. Doğru bir iddiadır.Siyasete girin, onlara bırakmayın, kendinizi onlara teslim etmeyin ve mutlaka talepkâr olun. Siyasete çelik çomak oynamak için girmeyin. Görevlere talip olun”
“SAKIN BENİM YAPTIĞIMI YAPMAYIN”
“Kendim de oradan geldiğim için Türk milliyetçisinin nasıl yetiştiğini biliyorum. Bugün milletvekiliyim, ikinci dönemim. Milletvekili adayı olmak benim 51 yaşında aklıma geldi. 51 yaşına kadar ben de sizler gibi mutfakta fikir üretelim, görüşlerimizi, düşüncelerimizi milletle buluşturalım, bulunduğumuz davayı bulunduğumuz yerde doğru temsil ederim. sanki yerimiz dolmaz biz buradan ayrılmayalım,yani yerimize ikame edilecek sanki adam bulunmaz,siyasette başkasının işi olsun diye ömrümün yarım asrını ideolojik bir terbiyeden gelmiş olmama ve siyasetin içinde bulunmama,İl Başkanlığı görevi yapmama rağmen seçilmek noktasında değerlendirmeyi hiç aklıma getirmedim. Sakın benim yaptığımı yapmayın. Neler kaybettiğimi şimdi anlıyorum. Keşke sizi bundan 15 sene önce saçımı kır düşmeden anlayabilip,sizin görüş ve düşüncelerinizi Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde seslendirebilme imkânı bulabilseydim”
“CUMHURİYET, TÜRK GENÇLERİNE, TÜRK MİLLİYETÇİLERİNE EMANETTİR”
“İstemekle olmuyor, bir Türk milliyetçisine genç yaşta görev yapma imkanını vereceklerini de zannetmiyorumama ben size söylüyorum;hayatımın bütün dönemlerini sizler için geçirdim. Ömrümün kalanını da sizlere feda olsun. Sizler için çarpışmaya ve mücadele etmeye devam edeceğim. Siz siyasetten uzak durursanız,makam sahipleri pozisyonlarını korumak için,sizlerin siyasete dahil olmanızın önüne farklı farklı engellerde koyabileceklerdir. O zaman sonunda kaybeden siz olmayacaksınız. Sonunda kaybeden Türk milliyetçiliği olacak. Öyleyse bunu yapmaya hakkınız yok. Mustafa Kemal Atatürk’ün gençliğe hitabesini mutlak suretle hepiniz ezbere biliyorsunuz. Onun için söylüyorum emrine uymak zorundayız. Cumhuriyet, Türk gençlerine, Türk milliyetçilerine emanettir. Bunun hakkını vermekzorundayız, değerli dava arkadaşlarım.”
“BÜTÜN TÜRK MİLLİYETÇİLERİNİ FAYDACILIKTAN, ÇIKARCILIKTAN, PAZARLAMACILIKTAN UZAK DURMAYA DAVET EDİYORUM”
“Yaşım, konumum görevlerim, hayat hikayem gereği benim de yapabileceklerim, yapamayacaklarım, yapmayacaklarım var. Huzurunuzda bütün samimiyetimle söylüyorum ki,benim en büyük hedefim Türk milliyetçilerini birleştirmek. Ama kolay değil bu iş. Çünkü birleştirme niyetiniz ne kadar halis olursa olsun, ayrılık gerekçelerini de doğru tespit etmiş olmanız icap ediyor. Bunu söylerken ağzım kuruyor. Ben zaten aslına bakarsanız Türk milliyetçiliğinin Türk siyasetinde doğru temsil edilebilmesi adına çaba sarf eden bir arkadaşınızım. Yani bana birisi;“Müsavat Dervişoğlu şöyle bir cümle kuracaksın. Şöyle bir tarizde bulunacaksın, şöyle bir hakaret içeren kelam sarf edeceksin ve bunu Türk milliyetçisi birine karşı yapacaksınız” dese bana dünyayı verseler beni ona razı edemezler değerli dava arkadaşlarım. Çünkü ben bilirim ki, bir tek Türk milliyetçisinin kalbini inciterek elde edilmiş zafer aslında Türk milliyetçileri açısından hezimet hükmündedir. Ve bütün Türk milliyetçilerini faydacılıktan, çıkarcılıktan, pazarlıkçıklıktan, pazarlamacılıktan uzak durmaya davet ediyorum. Hiçbir Türk milliyetçisine kumpas kuramam. Hiçbir Türk milliyetçisini rencide edemem, incitemem.Bugün başka başka mevzilere yerleşsek bile onu dostane bir rakipten öte düşman görüp iftira atamam. Tahkir de edemem. Mizacım anlayışım bu”
“GÜLMEYİ DE SORUNLARI MÜŞTEREKEN KUCAKLAYABİLMEYİ DE BÜYÜKLERİMİZDEN ÖĞRENDİK”
“Benim ustalarım büyük adamlardı, benim ders aldıklarım, benim Türk milliyetçiliğini öğrendiğim insanlar çok büyük, çok değerli şahsiyetlerdir” diyerek salonda bulunan İskender Öksüz’e işaret ederek gelirken elini öptüğünü anlatan İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, konuşmasına şu sözlerle devam etti:
“Aslında hocamı zorlamak istemiyorum ama eli öpülecek o kadar az adam kaldı ki onun elini hepinizin huzurunda öpmeyi bir vazife olarak addettim yerine getirdim. Söylüyorum size ben kendi kendine yerden neşet etmedim. Yetiştirenler var beni. Beni bir kuşak yetişti. Benden önceki kuşak. İşte hocam da söyledi onu o kuşağın en genci bendim. O zaman bize de en sempatik gelen güler yüzüyle hocamdı. Bu gülme konusunda beni de eleştiriyorlar. Günün yarısını gülerek geçiriyorum. Arada bir somurtasım tutuyor. Onun da fotoğrafını çekip gazeteyle paylaşıyorlar. Onun için gülmeyi de sorunları müştereken kucaklayabilmeyi de büyüklerimizden öğrendik”
“TÜRK MİLLİYETÇİLERİNE SİYASİ TARİH BOYUNCA MUSTAFA KEMAL’DEN SONRA ‘BUNLARDAN HİÇBİR ŞEY OLMAZ’ MUAMELESİ YAPILDI. BAŞARMAK ZORUNDAYIZ!”
Kürsüden kendisini yetiştiren kuşağı, kendi kuşağını ve yetişmesine katkı sağlamaya çalıştığı kuşağı temsilen bulunduğunu söyleyen Dervişoğlu;
“Ben aslında bugün bu kürsüde o 3 kuşağı temsilen bulunuyorum. Dolayısıyla eğer ben başarabilirsem o 3 kuşak başarmış olacaktır. Eğer ben başarabileceksem benim başarımdan da o 3 kuşak övünecektir ve şayet ben başarabilirsem;“İşte Türk milliyetçilerinden de bir şey oluyormuş” dedirttirebileceğim. Çünkü Türk milliyetçilerine siyasi tarih boyunca Mustafa Kemal’den sonra bunlardan hiçbir şey olmaz muamelesi yapıldı. Başarmak zorundayız, sevgili Türk milliyetçileri, başarmak zorundayız ve onlara gerçekleri göstermek zorundayız. Türk milliyetçileri çağrılınca gelen kovulunca da giden bir yanaşma muamelesine tabi tutulacak insanlar değildir. Türk milliyetçileri onurlu insanlardır.”dedi.
“TÜRKİYE’Yİ KUCAKLAYAN BİR DİLLE KONUŞMAYA DEVAM EDECEĞİM”
“Bu kürsüye gelenler inandıkları davanın ister Türk illerinden gelmiş olsunlar ister Anadolu’nun herhangi bir yerinden inandıkları davanın temsilinde zorlandıklarını ifade ettiler. Şimdi ben onlara bir şey söylemek zorundayım sizler adına”diyerek konuşmasına devam eden İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu şu şekilde konuştu:
“Hani diyoruz ya gel dediğinde gelirler, git deyince giderler. Özellikle bu iktidar bu muameleyi Türk milliyetçilerine çok yapıyor. Ben de onlara buradan sesleniyorum. Türk milliyetçileri adına; “yumuşak başlı isem kim demiş uysal koyunum. Kesilir belki fakat çekmeye gelmez boyunum.” Bu dizelerisizler yaşlarındayken ezberlemiştim ve bana şimdi pozisyonuma, yaşıma ve ideolojik olgunluğuma düşen şey de o ezberin hakkını vermektir. Türkiye’yi kucaklayan bir dille konuşmaya devam edeceğim”
“BU KÖTÜ GİDİŞATA HEP BİRLİKTE HAYIR DİYECEĞİZ”
“İnsanlar bizden korksunlar diye bizi menfur takdim edenlere dilimizden, tavırlarımızdan kaynaklanan bir malzemeyi vermeyeceğim. Sizin nezaketiniz benim nezaketimdir. Çünkü ben sizleri temsil ediyorum. Sizin buradaki tavrınız, buradaki kadir şinaslığınız benim de buradaki takip edeceğim yolun en önemli kilometre taşlarından olmalıdır diye düşünüyorum.Ama Türkiye’yi düzeltecek tertemiz Türkleri yeniden mutlu, güvenli, huzur içinde ve müreffeh bir yaşama kavuşturacak yegâne siyasetin temsilcisi olmaya da bir Türk milliyetçisi olarak devam edeceğim. Bu kötü gidişata hep birlikte hayır diyeceğiz. Ve yapılması gerekenin yapılması, inşa edilmesiicap edilenin de inşası için üzerimize düşen bütün sorumluluğu yerine getireceğiz. Ben size düşün peşime diyemem. Ama size söz veriyorum, siz bana derseniz ki; “düşün peşimize” sonuna kadar sizlerle beraber olmaya devam edeceğim.”
“BU ÜLKENİN GASPIRALI İSMAİL’İN DEDİĞİ GİBİ; ‘DİLDE, FİKİRDE, İŞTE’ İŞBİRLİĞİNE İHTİYACI VAR”
“Ne yapmamamız gerektiğini de biliyoruz. Pazarlıkların adamı olmayacağız. Siyasi fayda ve istismar peşinde koşmaya olacağız. Türk milliyetçilerini birliğe çağırıyoruz ama derdimiz kişileri birleştirmek değildir. Onun ne kadar zor olduğunu biliyorum. Hocam konuşurken deBahadırhan Bey’e gösterdim. “Dilde, fikirde, işte birlik” deyince. Üzerimize düşen sorumluluğun altını kalınca bir çizgi de çekince, ben de artık herhalde yaşımı başımı almışım, İskender hocam gibi düşünüyormuşum dedim. Evet, bu ülkenin kişileri birleştirmeye ihtiyacı yok. Bu ülkenin şahsileştirilmiş siyaset anlayışı içerisinde, kişilere paye vermek üzere yol haritası tanzim etmeye de hiç ihtiyacı yok. Bu ülkenin kurumlara ihtiyacı var. Bu ülkenin ülkülere ihtiyacı var. Bu ülkenin hedeflere ihtiyacı var.Bu ülkenin, Gaspıralıİsmail’in dediği gibi; dilde, fikirde, işte işbirliğine ihtiyacı var. Bunu gerçekleştirebilmek için elinden gelen bütün mücadeleyi sonuna kadar vereceğim. “
“ZAFER BİZİMDİR!”
“Şimdi bir şeyi anlatayım. Bu sosyal medyada da çok konuşuldu. Kurtuluş Savaşı’nda bir gazi amcamız hatıratında anlatırken, savaş esnasında, önlerinden bir kurt geçmiş. O gazi amcamız kurdu görünce. ‘Zafer bizimdir’ demiş. Şimdi ben de karşımda bir kurtlar ordusu görüyor ve inanıyorum ki zafer bizimdir, değerli dava arkadaşlarım! Genç düşünen, hangi yaşta olursa olsun olgun bir tecrübeye sahip olduğuna inandığım bütün dava arkadaşlarıma özellikle bu toplantıda şahsıma göstermiş oldukları sevgi ve esirgemedikleri kadirşinaslık için çok teşekkür ediyorum”
“BU ÜLKEYİ YÖNETENLERİN YAPTIKLARI İŞLERE BAKARAK BEYİN ÖLÜMLERİNİN FİKREN GERÇEKLEŞTİĞİ KANAATİNİ TAŞIYORUM”
“Bağışı yapılmayan organ beyindir. Çünkü organ bağışı beyin ölümü gerçekleştirildikten sonra yapılır. Bugün bu ülkeyi yönetenlerin yaptıkları işlere bakarak beyin ölümlerinin fikren gerçekleştiği kanaatini taşıyorum. Onun için size çok yüksek derecede ihtiyaç var. Beynini kiralayanlar da var. Nakil yaptırmadan 2 beyinli olup, bir beynini birine, bir beynini başkasına pazarlayanlar da var. Onların oyunlarına gelmeyin. Türk milliyetçiliğinintemiz ideallerine gölge düşünmelerine de asla ve kata fırsat vermeyin. Siz bir mucizenin günümüzdeki temsilcisisiniz!”
“NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!”
Konuşmasına son verirken Alparslan Türkeş’in ifadelerine yer veren İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, şu ifadeleri kullandı:
“Rahmetlik Alparslan Türkeş’in bir ifadesiyle hatta 2 özel sözüyle bitirmek istiyorum. Tıpkı sıcak savaşta olduğu gibi ideolojik savaşta da hedef insanların öldürücü yerleridir. Bunlardan biri kalbidir. Kalbinize sahip çıkın.Bir diğeri de beynidir. Beyninize sahip çıkın ve kimseye pazarlaması için imkân tanımayın. Önemli olan sözüyle de konuşmam bitiriyorum. ‘Yeni bir Türk mucizesi de doğmalıdır, doğacaktır. Belki yarın belki yarından da yakın’Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Tanrı Türk’ü korusun ve yüceltsin.O zaten yücedir. Ne mutlu Türk’üm diyene!”