Sevgili yurttaşım!
Öncelikle şunu bil ki, (OY)un çok büyük?
Neden / nasıl?
Hem sandığa atacağın oy’un çok büyük hem de üzerinde oynanan Ali – Cengiz Oyunları…
Soru şu: “Oy mu, oyun mu?”
Katılıyorum, bence de oy…
Çünkü, sandığa atacağın oy kaderini belirliyor / belirleyecek.
Oy’un iki boyutu var.
Birincisi her seçim sonrasında elde ettiğimiz verilere göre sandığa gitmeyenlerin oranı yüksek ancak bu seçimlerde biraz daha yüksek olacak.
Yurttaş olarak en doğal hakkın olan sandığa gitmiyorsun, oyunu kullanmıyorsun.
Neden?
Kırgınlık ve kızgınlık.
Buna rağmen hayat devam ediyoruz. Hiç bir zaman 4 ol(a)mayan 2+2, genellikle sıfır oluyor, bazen ve nadiren bir. Şaşıyorum. Çünkü oyun çok büyük, Ali – Cengiz Oyunu daha büyük.
Çe-liş-ki!
İkincisi kullanmadığın her oy şikayet ettiklerinin işine yarıyor.
Sandığa gitmemenin ise boyutları şunlar.
Birincisi “aman bir oydan ne olacak” anlayışı.
İkincisi “oy versem de bir şey değişmiyor” algısı, umutsuzluk!
Üçüncüsü “şunlara bakın, birbirlerini yemekten benim sorunumla ilgilenen yok” duygusuna kapılmış olmak. Bu duygunun yerleşmesinde dün övdüğü parti ve/veya liderine bugün sövenlerin acımasız saldırıları çok önemli olsa gerek.
Dördüncüsü”oy vereceğim parti beni temsil etmiyor ancak alternatifi de yok” düşüncesi.
Bu anlayıştan şu sonuca ulaşmak mümkün: “Sağ seçmende sandığa gitme oranı epey yüksek. Sağ siyasal anlayış mensupları aç olsa bile mevcut partisinin dinî ve ahlâki anlayışına uygun olduğunu düşünüyor. Eğer gerçekten şikayetçi ise partisi yerine başka bir sağ partiye yöneliyor. Oysa sol seçmeninin eli sağa gitmiyor. Sol olduğunu iddia edenlerin büyüyemesinin ise başka başka nedenleri var.
En önemlisi partilerin ideolojilerini terk etmiş olmalarından yola çıkarak diyebiliriz ki mevcut statüko devam edip gidiyor.
Statüko devam ederken oyun üzerine oyunlar kuruluyor: “Ali Cengiz – Oyunları.”
Oysa, seçim sonrası seni bekleyen acı reçeteden bi habersin. Yeni vergiler, önlenemeyen zamlar, döviz kurundaki akıl almaz artış, karşılıksız basılan para, yükselen faizden de…
Milli gelir düşüyor, dev şirketler iflas ediyor, haberin yok.
Fabrikalar, madenler haraç mezat satılıyor umurunda değil.
Milli eğitimin hızla ortadoğululaşması hoşuna gidiyor.
Paranın değeri ve alım gücü düşüyor ilgilenmiyorsun.
Kayırmacılık hat safhada adam sen de diyorsun.
Maaşın kuşa dönmüş şükrediyorsun.
İç borç, dış borç çığ gibi büyüyor göbeğini kaşıyorsun.
Ağzına et girmiyor, sırtına gömlek alamıyor, elektrik paranı ödeyemiyorsun.
Yetmiş yaşında ağır koşullarda çalışmak zorunda kalmana rağmen karşılaştığın oyunları görmezden geliyorsun.
Sonuçta oyunu kullanmıyor,
Üstelik şikayetçi oluyor,
Arkasından feveran edip herkesi(mi) suçluyorsun.
Olur mu?
O zaman kimin seçmeni olursan ol, oyunu kullan sevgili yurttaşım, oyunu boz!
Çünkü; hasta hırlarken, sağlam ok gibi fırlıyor.