Aile yılımız hayırlı gademli, bol bereketli, sağlıklı sıhhatli olur mu, güvenmiyorum ama inşallah…
Hayrını görmediğimiz gibi, çok daha yoksullaştığımız 2024 emekliler yılını geride bıraktık. Koskoca yıl içinde emeklilere herhangi bir imkan sunulmadı. Parklarda zaman öldürdük.
Çok şükür!
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi; cumhurbaşkanının inat ve ısrarla uyguladığı, bilimsel dayanaktan yoksun “faiz sebep enflasyon sonuç” söylem ve eylemi; bu söylem ve eylemin peşine takılan cumhur ittifakının küçük ortağı, yüksek faizle İngiliz fonu getirsin diye yalvar yakar göreve getirilen Mehmet Şimşek ve onların TÜİK’i sayesinde namerde muhtaç hale geldik.
Peki şükür niye o zaman?
Şükür çünkü beterin beteri var, ya elimizdeki üç kuruşa da el koysalardı…
Efendim 2025 yılımız “AİLE YILI” ilan edildi.
Eyvah eyvah!
Neden?
Aile nedir? Toplumun temeli…
Dün, aile toplumun temeli miydi? Evet!
Günümüzde aile toplumun temeli mi? Hayır!
Yarın aile toplumun temeli olacak mı? Hayır hayır hayır!
Nasıl yani?
Aile yapısı için galiba genel geçer koşullar şunlar…
1. Yapının ekonomik olarak güçlü olması lazım.
2. Gelir ve giderin en azından denkliği ön koşul.
3. Sosyal hayatın belirli kurallar içinde düzeni gerekli.
4. Bireylerin ahlakı bir diğer vazgeçirmez faktör.
Mevcut iktidar döneminde büyüyen ve aile olma çağına gelmiş yirmi, otuz yaş arası gençler evlenip barklanıp yurt yuva kurabiliyor mu?
Kuramıyor!
Çünkü gençlerin ezici çoğunluğu işsiz.
Çünkü iş bulabilen gençlerin kahir ekseriyeti üç kuruşa köle gibi çalışıyor.
Çünkü gençler düğün yapmanın, ev döşemenin maliyetini biliyor. Kira, elektrik, su, doğalgaz parası ödemenin hesabını yapıyor. Çocuk yapınca süt, bez, mama giderinden ürküyor, korkuyor.
Bu yüzden gençler evlenme yerine benim de ahlak anlayışıma ters, asla tasvip etmediğim bir biçimde anne babadan habersiz ve nikahsız olarak birlikte yaşamayı tercih ediyor.
Peki, hayatın baharında gençlerin evlenmesine mani olan, onların nikahsız biçimde aynı evlerde yaşamasına sebep ne, sebep kim?
İki önemli sebep var.
1. Ekonomik sorunlar.
2. Ahlaki sorunlar. O arada televizyon dizileri ve sosyal medya ahlaksızlığı.
Ekonomik sorunlar işçiden köylüye, esnaftan emekliye, bürokrattan askere, polise; işverenden sanayiciye kadar herkesin sorunu ama en çok da gençlerin sorunu. Sorumlusu ise ne stok, ne iç düşmanlar, ne dış güç, sorumlu hükümetin bizzat kendisi.
Oysa sorumlu olan hükümet şikayetçi. Şikayet konusu,
1. Evlenme oranındaki düşüş.
2. Evlenenlerin çocuk yapmaması yüzünden, mültecilerin açığı kapatma azmine rağmen üremenin sıfıra doğru yaklaşması.
Şimdi hükümet diyor ki, müjde 2025’i aile yılı ilan ettik. Bu yıl gençlere 150 bin TL evlilik yardımı yapacağız. Çocuk parasını artıracağız. Üç çocuk şart, üçüncü çocuğa 5 bin TL vereceğiz.
Uygulamayı kim yürütecek? Hani Yunus Emre Enstitüsünün başkan yardımcısı iken naylon fatura ile yapılan yolsuzluk ortaya çıkınca istifa eden beyefendinin eşi olan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı.
Allah aşkına 150 bin TL ile düğün yap, 5 bin TL ile çocuk büyüt.
Ülkeyi düğün yapılamaz, gençleri çocuk yapamaz hale getir, çık LGBT de, çık aile yok oldu de. Böylece kadın cinayetleri çoğalsın. Böylece mütedeyyin insanların kafası bulasın.
Yazık!
Asıl sorunlardan biri de Türk ahlak ve töresine, aile yapısına, gelenek ve göreneklere aykırı biçimde her akşam televizyon kanallarında zehir saçan diziler.
Örneğin kanalın birinde bir dizi var: “Bahar!”
Bahar, ezik büyümüş, bir ara mesleğe ara verdikten sonra yeniden asistanlık yapan bir doktor. Şeş kaza ünlü bir profesör olan kayınbabasının zoruyla evlenmiş.
Eşi de profesör.
Profesör eşin yasak aşkı da aynı hastanede profesör. İki çocuk bahardan, bir çocuk yasak aşktan. Bahar’a aynı hastaneden bir başka profesör aşık. Bunu herkes biliyor. Bahar yeni aşkın diğer tarafı. Baharın eski eşi Bahar’dan doğan kızını da yanına alarak yasak aşkının evine yerleşiyor. Bahar’ın oğlu aynı hastanede asistan olan doktor arkadaşıyla sevgili. Bu da yasak bir birliktelik ve kız evlilik dışı ilişki sonucu ikiz bebeğe hamile. Bitmedi Bahar’ın eski kocası bu seferde oğlunun yasak aşk yaşadığı asistan doktorun annesiyle ilişki içinde. Onlara göre onlar gibi yaşayanların yasak ilişkileri gayet normal.
Nasıl, heyecanlı değil mi? Adrenalin yüksek, aşk akıcı, cümleler süslü, sürükleyici…
Bakınız, özendirici bu dizileri kontrol altında tutmuyorsunuz hatta yasaklamıyorsunuz çıkıp aile yapısı bozuldu diyorsunuz.
Gerçi bu işleri kontrol etmesi gereken RTÜK doğru söyleyen kanallara ceza kesmekle meşgul. Bu işe müdahil olması gereken Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Yunus Emre Enstitüsüne olan yakın ilgisinden dolayı ayıracak vakti yok. Bu işi pek çok açıdan ele alması gereken Milli Eğitim Bakanlığı ülkenin laik yapısını yok edip araplaştırmayla uğraşıyor ki, sevabın büyüğüne odaklanmış durumda.
Gerçi hükümet işin kolayını buldu.
Normalleşen muhalefeti suçla. Kırmızı kartlı muhalefetin elindeki belediyelerin başkanını tutukla. Rakiplerini yargı yoluyla sustur. Muhalefetin içini cumhurbaşkanı adaylığını gündemde tutarak karıştır. Güçlü adayları ekarte edip rakibini belirle.
Ekonomiyi konuşturma. Modern yolsuzluğu konuşturma. Yoksulluğu muhalefetin boynuna tak.
Sonra da çık 2025 yılı aile yılı de…!
Biz de büyüyoruz, çok büyüyoruz, yıkılmadık ayaktayız diyerek alkışlayalım.
Karışık kafamız daha çok karışsın; AKP, Akparti ile yarışsın.
YAZARIN DİĞER YAZILARINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN