TBMM Genel Kurulu’nda Gezi Parkı Davası hükümlüsü TİP Hatay milletvekili Can Atalay hakkındaki Yargıtay kararı okundu. Böylelikle Can Atalay’ın milletvekilliği düştü. TBMM Başka Vekili Bekir Bozdağ’ın kararı okumasına muhalefet partilerinden sert tepkiler gelirken, CHP Genel Başkanı Özgür Özel yaptığı açıklamada, Anayasa’nın yok sayıldığını söyledi. Söz konusu kararı darbe girişimi olarak nitelendiren Özel, “Bu darbe girişiminin karşısında Anayasa’yı korumak her vatandaşın vatandaşlık görevidir. Direneceğiz, mücadele edeceğiz.” dedi.
(E) Amiral ve Yazar Türker Ertürk , X hesabından yaptığı açıklamada yaşanılanları değerlendirdi. Ertürk açıklamasında “Sadece eleştirmedik, uyardık ve yol gösterdik ama umurlarında olmadı. Şimdi seçimde hile yaptılar demeye ve Can Atalay için ağlamaya hakları yok.” ifadelerini kullandı.
Türker Ertürk açıklamasında şunları söyledi:
“SON UYARIMIZI GEÇEN YIL BUGÜN YANİ SEÇİMLERDEN 3,5 AY ÖNCE ŞÖYLE YAPMIŞIZ;
Çağdaş demokrasi idealini benimseyen tüm siyasi partileri;
· Aralarına sivil toplum kuruluşlarını da alarak bir Demokrasi İttifakı oluşturmaya,
· Mevcut Cumhurbaşkanının yeniden aday olmasının açık bir anayasa ihlali olduğu konusunda ama ve fakat demeden tavır almaya,
· Yüksek Seçim Kurulunun geçmişte aldığı kararları da göz önünde tutarak, seçime gidiş, seçim ve seçim sonrasında yapılabilecek her türlü provokasyon ve seçim sonuçlarını etkileyebilecek yasa dışı faaliyetler için, şimdiden bir eylem planı hazırlayıp, gerektiğinde barışçıl/pasif toplumsal faaliyetler/direnişler için hazır olmaya ve bu planı şimdiden kamuoyuyla paylaşmaya davet ediyoruz
Toplumumuzda yaygın bir hastalık var. Bu hastalık; üç aşağı beş yukarı, toplumun önünde olan siyasilerde, aydınlarda, kanaat önderlerinde, yazan ve çizen takımında da var.
Bir sorun dile getiriliyor, ardından sorunun yol açtığı ve ileride açabileceği sonuçlar ortaya konuyor, hatta “Bu sorun çözülmezse çok kötü olur” gibi korkutarak motive etmeye çalışan sözler sarf ediliyor ama çözüm tüm açıklığı ile ortaya konmuyor veya genel ifadelerle geçiştiriliyor.
“Geliyor gelmekte olan”, “Her şey güzel olacak”,“Kuruş kuruş milletin çalınan paralarını geri alacağız”, “Sorunları çözmek kolay, bize güvenin yeter” gibi sözler seçmenleri motive etmek için güzel ama yeterli değil.
Örneğin yaklaşan genel seçimler için açık ara bir numaralı sorun; iktidarın seçim sonuçlarını yasa ve ahlak dışı yollarla kendi lehine etkileme ihtimalini nasıl engelleyebileceğimiz konusudur.
İktidarın bu konuda sicilinin iyi olmadığını geçmiş seçimlerden biliyoruz. Daha somut ifade etmek gerekirse; iktidarın seçim sırasında yapabileceği hilelerin yanında seçimin kaybı durumunda -ki çok büyük hata yapılmaz ise muhalefetin kazanacağı kesin gibi- elindeki asimetrik güç nedeniyle zorbalık ve şiddet tehdidi içeren “Atı alan…”hukuksuzluğuna karşı ne yapacaksınız? Ne yapacağız?
Bu sorun yuvarlak ve genel sözlerle, “Böyle şeyler söyleyip halkı korkutmayın, sandığa gidin oyunuzu atın, gerisini bize bırakın” gibi durumun vahametinin farkındalığına sahip olmayan sözde güvencelerle ve meli/malı şeklindeki ifadelerle, başkalarına görev ihale edici temennilerle çözülmez. Bu konuda somut öneriler geliştirilmesine çok ama çok ihtiyacımız var.
2017’deki gibi halkın demokratik iradesini yok sayan “Atı alan Üsküdar’ı geçti!” hukuksuzluğu ile önümüzdeki genel seçimlerde bir daha karşılaşmamak için durumun ciddiyetinin tam olarak farkına varmak, meselenin halkın sandıkta oy vermesiyle bitmeyeceğini anlamak ve mücadelenin güçler eşitsizliği içinde olacağını bilerek iktidara karşı demokratik blok içinde yer alan siyasi partilerin, sivil toplum kuruluşlarının ve kritik sayıdaki seçmenin farkındalığını ve bu farkındalığın tetikleyeceği tepkisini harekete geçirmekten başkaca yol olmadığını kavramak lazım. Aksi gerçekten hüsran olur.
Tamamını aşağıdaki erişimden okuyabilirsiniz.