CHP’li Özcan, yeni döneminin ilk belediye meclis toplantısında da Kur’an-ı Kerim’e el basıp yemin etti.
Tanju Özcan’ın Kuran-ı Kerim’e el basarak göreve başlaması CHP’de ilk değil. Yerel seçimlerde üst üste ikinci kez başkanlığı kazanan Alaşehir Belediye Başkanı CHP’li Ahmet Öküzcüoğlu ikinci dönemine de Kur’an-ı Kerim’i öperek başladı.
Gazeteci yazar ,Hayvan Özgürlüğü Aktivisti Zülâl Kalkandelen Cumhuriyet gazetesinde “Halil Konakcı’nın ağzına sakız olanlar” başlığıyla bugün yayınlanan yazısında konuyu değerlendirdi.
Kalkandelen’in “Kamusal alanda bir din ya da mezhebi öne çıkarmak, laik devlet ilkesine aykırıdır. Türkiye Cumhuriyeti, bir din devleti değildir!” ifadelerini kullandığı yazının ilgili bölümünde şunları söyledi:
“Kuran üzerine el basarak göreve başlayan belediye başkanları! Sanırsınız bunlar AKP’li, Yeniden Refah Partili ya da HÜDA PAR’lı… Oysa sözü edilen siyasetçiler CHP’li! Herhalde o nedenle “bağımsız” medyamızda yine gündeme getirilmiyor bu olaylar…
Birini geçen hafta bu köşede yazmıştım. CHP Manisa Alaşehir Belediye Başkanı Ahmet Öküzcüoğlu, ikinci dönemine medyanın önünde Kuran’ı öperek başlamıştı. Bu hafta bir CHP’li daha ona katıldı. 2019’da Bolu Belediye başkanı seçildikten sonra Demokrasi Meydanı’ndaki mitingde binlerce kişinin önünde Kuran’a el basarak yemin eden CHP’li Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, bu kez yeni döneminin ilk belediye meclis toplantısında Kuran’a el basarak yemin etti.
Üstelik okuduğu yemin metnini şu sözlerle bitirdi: “Kurucu liderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün izinden ayrılmadan ve onun devrimlerine sahip çıkarak Bolu’yu objektif bir şekilde yöneteceğime; Allah’ım, namusum, vicdanım üzerine büyük Türk milletinin ve Bolu halkının önünde yemin ederim.”
Ve böylece o devrimlerin en önemlilerinden birini, laikliği çiğneyerek ve Atatürk’ü de bu yaptığına alet ederek görevine başlamış oldu. Kuran üzerine yemin ediyorsa, farklı bir inancı olan ya da inançsız olan Boluluları yok mu sayıyor diye sormak gerekir?
SİYASETTE DİNCİLEŞME VE DEVRİME İHANET
Bir kamu görevlisi, görevini yaparken herkese eşit uzaklıkta durmak zorundadır. Özel hayatında istediği ibadeti yapabilir ama bunu kamu görevlisi sıfatıyla, makamına taşıyamaz ve dini inancını medyanın önünde siyasette şov aracı yapamaz.
Kamusal alanda bir din ya da mezhebi öne çıkarmak, laik devlet ilkesine aykırıdır. Türkiye Cumhuriyeti, bir din devleti değildir!
Laikliği anayasadaki devletin ilkeleri arasına yerleştiren sosyal demokrat bir partiye üye olanlar, böyle davranarak ancak Halil Konakcı gibi gericilerin ağzına sakız olur. Kuşkusuz Cumhuriyet düşmanı Kadir Mısıroğlu yaşasa, o da bu görüntüleri izleyip keyif alırdı.”
YAZININ TAMAMI : CUMHURİYET