Barış ve Meşruiyet – Tevfik Kızgınkaya Yazdı

Dünyada ve ülkede sapla samanın birbirine karıştığı bir dönemi yaşıyoruz.

Tek adamlar dünyasında insan hakları, uluslararası hukuk ve tüm etik değerler yok ediliyor.

Siyaset öylesine iki yüzlü ki, sanki her şey normalmişçesine nutuklar atılıyor.

Evrensel değerleri öne çıkartarak algı yaratan tek adamların dilinde barış var.

Emperyalist işgallerine gerekçe üretme ustası ABD’de tek adam Trump,

“Ortadoğu’ya barış getireceğim” gerekçesiyle, Büyük Ortadoğu Projesini (BOP) gerçekleştirmeyi sürdürüyor.

Ortadoğu’yu kan gölüne çevirenler, Filistin’de binlerce insanı katledenler,

Şimdi de barış elçisi rolüne bürünüyorlar.

Trump’ın Bibi’si Netenyahu ise Filistin’i kan gölüne çevirmeye devam ediyor.

*

Algı yaratarak ülkemizi yöneten RTE de aynı söylemi kullanıyor, barış.

“Terörsüz Türkiye” diye ülkeye “barış” getireceğini söylerken,

Milletin iradesini yok sayıyor ve muhalefete karşı her türlü şiddeti gösteriyor.

Kürsülerde İsrail’i eleştirirken de Trump’ın yanında durup projesine destek veriyor.

300 Boing uçak alacağım diye Trump’tan randevu alan RTE,

2 saat 20 dakikalık görüşmede,

F-35’leri, Kaan uçaklarının motorlarını,

Parasını verdiğimiz F-16’ları,

İki ülke arasındaki ticaret hacminin artışını alamadı ama,

ABD’nin bölge komiseri Tom Barack ne aldığını söyledi, meşruiyet.

“Başkan Trump dahice bir şekilde çözüm olarak ona meşruiyet vermeliyim…”

*

Meşruiyet, yasal olan ve toplumun varlığını kabul ettiği gerçekliktir.

Demokratik hukuk devletinde meşruiyetin kaynağı yasalardır, Millettir.

RTE, iktidarının meşruiyetini kendilerinin yaptığı yasalardan,

Demokrasinin gerçek sahibi olan Milletinden değil de,

Trump’tan almasının ne anlama geldiğini de bir gün sonra gördük;

Gazze planını açıklayan Trump’ın yanında “eş başkan” gibi oturması ve planına destek vermesi.

İki tek adam arasındaki dostluk,

Türkiye Cumhuriyeti’nin ABD’nin kararları ve çıkarları doğrultusunda BOP içinde yer alacağını gösteriyor.

Karşılığında da iktidarını sürdürmek için desteklenecek.

Tom Barack’ın ülkemiz ile ilgili açıklamalarını da düşününce,

Türkiye Cumhuriyeti’nin nasıl bir karanlığa doğru sürüklendiği açıkça görülüyor.

*

Bu sürecin gösterdiği bir başka gerçek ise,

Uluslararası ilişkilerin Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurumsal yapısı ve kimliğinin ötesinde kişiler arasında şekillenmesidir.

Kurumları ve kuralları yok sayılan Türkiye Cumhuriyeti Devletinin,

Demokratik, Laik, Sosyal Hukuk Devleti niteliği de fiilen yok edilmiş demektir.

Bu gidişi durduracak tek güç;

Meşruiyetin gerçek sahibi olan Millettir.

Millet, iradesine ve 102 yıl önce kurduğu Cumhuriyetine sahip çıkarak,

Türkiye Cumhuriyeti’nin ve yurtta ve dünyada barışın meşruiyetini de kendisi verecektir.