1.Dünya Savaşı yenilgiyle sonuçlanır ve 30 Ekim 1918’de koşulları oldukça ağır olan Mondros Mütarekesi ile İmparatorluk tasfiye edilir. Osmanlı, Mondros’u imzalarken, Mustafa Kemal 7. Ordunun başında Suriye’ye gözden ırak olması için gönderilmiştir.
Mustafa Kemal İstanbul’a dönüşü 13 Kasım 1918’dir. İstanbul’a girdiği anlarda 56 parça İşgal donanması da İstanbul’a yerleşmektedir.
Kartal istimbotu onları karşıya geçirirken başyaveri Cevat Abbas, oldukça umutsuz ve üzüntülü, işgal donanmasını işaret ederek “paşam ne olacak?” diye sorar. M. Kemal son derece sakin o tarihe geçen, “Ağlama çocuk, geldikleri gibi giderler”sözünü söyler.
Bu arada Karadeniz’de bulunan Rumlardan, Ermenilerden İngiliz komutanlara mesajlar gelmeye başlar. Bu mesajlarda Türklerkastedilerek “yerli çeteler bizlere zarar veriyor, karılarımızı, kızlarımızı dağa kaçırıyor, tecavüz ediyor, evlerimiz talan ediliyor…” diye bahsedilir.
Bu düzmece şikayetler bir işgal planıdır. İşin aslı ise tam tersidir, yani Rum çeteler bölgede terör estirmektedir
İngilizlerin Padişaha şikayeti üzerine Osmanlı hükümetince “buraya bir general gönderelim bu durumla ilgili gözlemlerini düzenleyeceği rapora göre yol haritamızı çizelim.” diye karar alınır. Gönderilecek olan general, Mustafa Kemal Paşadır.
Mustafa Kemal, Samsun’a gidinceye kadar İstanbul’da altı ay kaldığı ev, üç katlıdır. En üst katında kız kardeşi Makbule ve annesi Zübeyde Hanım oturmaktadır. Kendisi ortanca katta kalır ve birinci katta görüşmeleri olur.
İstanbul’daki son gününe ilişkin Mustafa Kemal’in kız kardeşi Makbule “Ağabeyim göreve Anadolu’ya gideceğini söyledi ancak ne amaçla gittiği konusunda bize hiçbir şey söylemiyor. O anlarda annem hastadır; evin en üst katındayız ve ağabeyim Mustafa Kemal Paşa son gecemizde bir yer sofrası kurdurdu, yere bağdaş kurarak oturdu. Ana-oğul sabaha kadar konuştular. Fakat annem onun gidişinin dönüşünün olmayacağınıanlamıştı.
O sabah ağabeyim üst kattan indi ve evden çıkarken bana baktı! Hiçbir şey söylemedi ama öylesine hüzünlü bir bakıştı ki, ben onu son kez gördüğümü anladım. Bu bir veda bakışıydı.”
Ve dışarı çıktığı zaman Rauf Orbay vapurun batırılacağı istihbaratını aldığını kendisine bildirse de O “İstanbul’da tutuklu kalmaktansa Karadeniz’de batırılmayı tercih ederim” der.
Mustafa Kemal İçin Önce Onay Veren İngilizler, Sonrasında Onu Neden Engellemek İstediler?
Mustafa Kemal Paşa, Padişahın, Veziriazam Damat Ferit Paşanın, Genelkurmay başkanlığının ve İngilizlerin ayrı ayrı iznini ve onayını alarak İstanbul’dan ayrılır. Ancak son anlarda durum sarpa sarmaya başlar.
Çünkü oldukça ünlü bir İngiliz İstihbarat uzmanı olan yüzbaşı vardır; adı Bennett.
İngiliz İstihbaratçısı Yüzbaşı Bennett “Mustafa Kemal ile Anadolu’ya gidecek liste önüme geldiği zaman 35 kişi vardır. Ve hepsi en seçkin kurmay subaylardır” der.
İngiliz İstihbaratçı şüphelenmiştir ve üstlerine durumu rapor eder, engellenmesini ister. İngiliz komuta heyeti “biz padişaha onaylattık bu konu kapanmıştır” cevabını verir.
Ve Bennett rahat değildir, işi araştırır, incelemeye alırken Mustafa Kemal bu durumun haberini alır ve o an hazırlanmış 18 kişi ile yola bir an önce çıkarak İngilizlerin çok da dikkatinin çekilmemesine gayret eder.
35 kişilik ekipten geri kalan 17 kişinin daha sonra da gelmesini ister. Yanlarına geri gelemeyecek şekilde karargah oluşturmak için doktorlarını ve gerekli ekibini alırlar. Ve onlar boğaz açıklarında kontrol için İngilizler tarafından durdurulurlar.
Mustafa Kemal yaveri Cevat Abbas’a “bunlar gemide ne arıyorlar?” diye sorar. Cevat Abbas “silah arıyorlar” der. Ve Mustafa Kemal güler “Biz silah taşımıyoruz ki biz inanç, iman ve akıl taşıyoruz” der.
Kendilerine izin veren İngilizler yaptıkları vahim hatanın geç de olsa farkına varırlar.
Mustafa Kemal ve arkadaşlarına yetişmek ve Bandırma Vapurunu batırmak üzere yola çıkan en gelişmişİngiliz Torpido botu Samsun limanına varmıştır.
Ancak geç kalmışlardır. Durum İstanbul’a bildirilir.
İstanbul’da İngiliz komuta heyetine “kuş uçtu”mesajı gönderilir.
(Bkz. John Godolphin Benett “Tanık, Bir Arayışın Hikayesi” YKB yayınları)
Mustafa Kemal Atatürk 19 Mayıs 1919 Sürecini Anlatıyor
Nutuk 1. Sayfa
“Samsun’a çıktığım gün genel durum ve görünüş
1919 yılı Mayısının 19. Günü samsuna çıktım. Ülkenin genel durumu ve görünüşü şöyledir:
Osmanlı devletinin içinde bulunduğu grup, 1.Dünya Savaşı’nda yenilmiş, Osmanlı ordusu her tarafta zedelenmiş, şartları ağır bir ateşkes antlaşması imzalamış. Büyük Savaş’ın uzun yılları boyunca millet yorgun ve fakir durumda. Milleti ve memleketi 1.Dünya Savaşına sürükleyenler, kendi hayatlarını kurtarma kaygısına düşerek memleketten kaçmışlar. Saltanat ve hilafet makamında oturan Vahdettin soysuzlaşmış, şahsını ve tahtını koruyabileceğini hayal ettiği alçakça tedbirler araştırmakta. Damat Ferit Paşa’nın başkanlığındaki hükümet aciz, haysiyetsiz ve korkak. Yalnız padişahın iradesine boyun eğmekte ve onunla birlikte kendilerini koruyabilecekleri herhangi bir duruma razı.
Ordunun elinden silahları ve cephanesi alınmış ve alınmakta…
İtilaf devletleri(işgalciler) ateşkes anlaşmasının hükümlerine uymayı gerekli bulmuyorlar. Birer bahane ile İtilaf donanmaları ve askerleri İstanbul’da. Adana ili Fransızlar; Urfa, Maraş, Gaziantep, İngilizler tarafından işgal edilmiş. Antalya ve Konya İtalyan askeri birlikleri, Mersin, Merzifon ve Samsun’da İngiliz askerleri bulunuyor. Her tarafta yabancı subay ve memurlar ile özel ajanlar faaliyette. Nihayet, konuşmamıza başlangıç olarak aldığımız tarihten dört gün önce, 15 Mayıs 1919’da işgal devletlerinin uygun bulması ile Yunan ordusu da İzmir’e çıkartılıyor.
Bundan başka memleketin her tarafında Hristiyan azınlıklar gizli veya açıktan açığa kendi özel emel ve maksatlarını gerçekleştirmeye devleti bir an önce çökertmeye çalışıyorlar.
Sonradan elde edilen güvenilir bilgi ve belgelerle iyice anlaşılmıştır ki, İstanbul Rum Patrikhanesi’nde kurulan Mavri Mira Heyeti illerde çeteler kurmak ve idare etmek, gösteri toplantıları ve propagandalar yaptırmakla meşgul.
Yunan Kızılhaç’ı Mavri MiraHeyetinin çalışmalarını kolaylaştırmakla görevli. Mavri Mira Heyeti tarafından yönetilen Rum okullarının izci teşkilatları yirmi yaşından yukarı gençleri de içine almak üzere her yerde kuruluşunu tamamlıyor.
Ermeni Patriği Zaven Efendi de Mavri Mira Heyeti ile birlikte çalışıyor. Ermeni hazırlığı da tıpkı Rum hazırlığı gibi ilerliyor.
Trabzon, Samsun ve bütün Karadeniz sahillerinde örgütlenmiş olan ve İstanbul’daki merkeze bağlı bulunan Pontus Cemiyeti hiçbir engelle karşılaşmadan kolaylıkla çalışıyor.
Bunlara Karşı Düşünülen Kurtuluş Çareleri
Durumun dehşet ve korkunçluğu karşısında, her yerde her bölgede birtakım kimseler tarafından birtakım kurtuluş çareleri düşünülmeye başlanmıştı. Bu düşünce ile yapılan teşebbüsler birtakım kuruluşları doğurdu.”
Gazi Mustafa Kemal Atatürk
3 yıl, 3 ay ve 21 gün süren inanılmaz bir süreçti yaşananlar
19 Mayıs 1919′ da Samsun’ dan başlayan yolculuk, 9 Eylül 1922′ de İzmir’ de zafere ulaşıncaya kadar harap ve bitap düşmüş bu yüce millet, Mustafa Kemalin önderliğinde 7 düvelle, iç ve dış bedhahlarla, gerici yobaz isyanlarla, sayısız ihanetlerle, suikastlarla, yoklukla, kıtlıkla boğuşa boğuşa dünyanın en haklı, en ahlâklıve en demokratik antiemperyalist ulusal bağımsızlık savaşını verdi.
19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramımızın103. yılı kutlu olsun.
Daha Nice yüzyıllara….