3 Haziranın Mili Eğitim Bakanına Açık Mektup | Yusuf İpekli Yazdı

3 Haziranın Mili Eğitim Bakanına Açık Mektup | Yusuf İpekli Yazdı
Yayınlama: 04.06.2023 20:09
A+
A-

Her ne kadar günümüzde elektronik posta denilse de MEKTUP edebiyatın çok önemli yazılı metni, edebi bir türüdür.

Çünkü mektup yazıldığı / yaşandığı döneme ışık tutan çok önemli bir belgedir, geleceğe ufuk açan geniş bir  penceredir. Her şeyden önce samimiyet içerir.

Bu gerçeklikten yola çıkarak açık mektubumu dünün ve günümüzün Milli Eğitim Bakanlarına değil, 3 Haziran sabahının Milli Eğitim Bakanına yazmak istedim. Yazmak istedim çünkü bakan olan muhterem seçimin buharı ortada iken sorunları daha yakından görsün, kadrolarını ona göre hazırlasın, planını programını, projelerini gözden geçirsin.

Neden?

Çünkü dünün ve bugünün Mili Eğitim Bakanları öğretmenleri kariyer basamakları ucubesi adı altında bölüp parçaladılar. Yandaş sendikacıları yönetim kadrolarına getirerek eğitimi içinden çıkılmaz bir ağa dönüştürdüler. Okulları eğitim öğretimin dışında her şeyin yapıldığı mekanlar haline getirdiler. Üniversitelerin kapısına kilit vurulmasına seyirci kaldılar. Sanat, spor, kültür hiç birinin umurunda olmadı. Topluma örnek ve önder olması gereken öğretmenler ve öğrenciler okullara hippi gibi gelip gidiyor. Nitelikten uzak sözde projeleri nicelik olarak çoğalttılar, sayısal veriler onur ve gurur kaynakları oldu. Çocukların beslenememesi kimsenin umurunda değil. Öğrenci devamsızlığı tavan yapmış durumda. Bürokratlar “evet efendim” diyerek el etek öpme yarışı içinde. Mahkeme kararları uygulanmıyor. Öğrenciler öğrenemiyor. Özel okullar başına buyruk. Rehabilitasyon merkezlerinden kimsenin haberi yok. Bilimden uzaklaşan üniversite rektörleri ilanla belirleniyor. Garibana inceleme, soruşturma açılırken yolsuzluk yapanın yanına kar kalıyor.

Her bireyi, her aileyi, toplumun bütününü doğrudan etkileyen ve ilgilendiren eğitimin kendisi eğitime muhtaç.

Bu yüzden 3 Haziran sabahının Milli Eğitim Bakanına yazıyorum.

O zaman başlayalım.

“Sayın Bakan,

Dikenlerle dolu bir koltuğa oturduğunun bilincinde olarak göreve başla. Ateşten bir gömlek giydiğini unutma. Eğitimin yirmi bir yılda insan zekasını zorlayacak kadar tahrip edildiğini bil. Siyasetin stres topu olma, bil ki eğitim başında milli olan devasa teşkilattır. İşin zor ama işini yapmak imkansız değil, umutsuz olma.

Tek bakan sen ol, tek gören sen olma, ancak GÖLGE BAKANIN / BAKANLARIN olmasın.

Öğretmenlerle kavga etmeyi aklının ucundan bile geçirme.

Öğretmenler odasını ikiye bölen, uzman öğretmen, başöğretmen, sözleşmeli öğretmen tartışmasını, kavgasını bitir. On beş yılını dolduran öğretmenlerin uzman, yirmi yılını dolduran öğretmenlerin kayıtsız koşulsuz başöğretmen ünvanı alması için yasal düzenlemeleri yap.

Öğretmenler asla geçim sıkıntısı yaşamasın. Bütçen mesela kümülatif olarak diyanetin bütçesinden az olmasın, kaynakları verimli kullan, okulların beş altı katlı inşa edilmesini engelle.

Çocuklarını, akrabalarını, arkadaşlarını, hemşerilerini, seçmenlerini, tarikat mensuplarını bakanlığın kapısından sokma. Ünlü 76. Maddeyi* sakın ha kullanma!

Güler yüzlü ol, tutamayacağın sözü verme. Unutma ki çocuklar ve gençler tahmin edemeyeceğin kadar akıllı.

Büyüdükçe çördük** gibi uzama, armut gibi yayıl, gölgende dinlenenler olsun.

Parlamenter sisteme geçip teşkilat yapısı değişene kadar bakan yardımcılarının biri öğretmen, biri müfettiş, biri de okul yöneticisi olsun ki, alınacak kararlar tabana yayılsın, ihtiyaca cevap versin.

Bilimi öncelle, din eğitimini yeniden yapılandır, ahlâk ve etik konusunda duyarlı ol. Ulusal yapıyı dikkate al. Referansın Atatürk ilke ve devrimleri olsun. Üniter yapıdan taviz verme, kararlı ol, karşındakini iyi dinle, hesap verilebilir işler planla, savunanamayacağın imzayı atma. Toplumun tüm kesimini kucaklayan politikalar geliştir. Yoksulların çocuklarına da olanaklar sun. Korkularının üzerine git, cesur ol.

Eğitim tarihini oku, incele, ders al. Hasan Ali Yücel’i tanı. Köy Enstitülerini iyi analiz et, geçmişle geleceği buluştur, köy okullarını aç.

Her çocuğa her gün bir öğün sağlıklı yemek yedir.

Fen liselerini, Anadolu liselerini, öğretmenler liselerini, güzel sanatlar liselerini, sağlık meslek liseleri başta olmak üzere meslek liselerini yeniden yapılandır, güçlendir ki, vatandaş imam hatip cenderesinden kurtularak inancından soğumasın. Açık öğretim lisesini yaptığı formalite sınavlar sonucu bedava diploma dağıtan yapı olmaktan çıkar.

Zorunlu eğitimi 1+5+3+3*** olacak şekilde yeniden düzenleyerek ana sınıfını zorunlu hale getir.

Üç yıl içinde atanamayan öğretmen sorununu çöz, torpil demek olan mülakatı kesinlikle kaldır.

Önce kendine, sonra kadrona, veli ve öğrencilerine GÜVEN.

Okumayı özendir, çocukları kavga, ölüm, terör saçan sanal oyunlardan koru. Uyuşturucu bırak okulları çocuğun semtine bile uğrayamasın. Merdiven altı kursların kapısına kilit vur, cumhuriyet düşmanı ve yasa dışı olarak faaliyet gösteren medreselerden hesap sor. Cumhuriyet Bayramını, çocuk bayramını, gençlik bayramını, zafer bayramını coşkuyla kutla. Keyfi davranma, ödüllendirmede adil ol, eğitim sendikaları ile görüş, onların görüşlerine değer ver. Emekli öğretmenleri unutma. İlksan’ı demokratik anastatüye kavuştur ki kuruluş felsefesi hayata geçsin.

Devletin resmi kurum ve kuruluşlarıyla iş birliği yap ama ne olduğu ve amacı gün gibi ortada olan, karanlık emelli tarikat, cemaat, dernek, vakıf vb ile yapılan protokolleri yırtıp at.

İşte o zaman, ince eleyip sık dokur, kalemden kılıcını kuşanarak iyilik yapar, geleceğe saadet içinde erip demokrat olduğunun bilinci içinde başını yastığa koyunca deva bulursun.

Saygı ve başarı dileklerimle efendim!”
…………………………..…………..
*76. Madde: 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun bakana verdiği yetkiyi içerir. Zorunlu hallerde kullanılması gerekirken günümüzde kayırma ve kadrolaşma için kullanılan madde metni şöyledir: “Kurumlar, görev ve unvan eşitliği gözetmeden kazanılmış hak aylık dereceleriyle memurları bulundukları kadro derecelerine eşit veya 68. maddedeki esaslar çerçevesinde daha üst, kurum içinde aynı veya başka yerlerdeki diğer kadrolara naklen atayabilirler.”
**Çördük: Yabani armut, ahlat. (Türk Dil Kurumu Sözlüğü)
***1+5+3+3: Zorunlu eğitim süresi. 1 yıl ana sınıfı, 5 yıl ilk okul, 3 yıl orta okul, 3 yıl lise… 

1964 yılında Ankara İli Kalecik İlçesinde doğdu. Çiftçi bir ailenin çocuğu. 1985 yılında mesleğe ilkokul öğretmeni olarak başladı. Türkçe öğretmeni oldu. 20 yıl okul müdürlüğü yaptı. 35 yıl emek verdikten sonra emekli oldu. Özel eğitim alanında 3 yıl müdür olarak özel sektörde çalıştı. Halen özel eğitim öğretmeni olarak görev yapıyor. Makale, inceleme ve araştırmaları Öğretmen Dünyası, ABECE, Eğitim Yaşam, Çağdaş Eğitim dergilerinde yayımlandı. Kalecik Gazetesinde 10 yıl köşe yazarlığı yaptı. Halen HANHANA isimli kültür ve sanat dergisinin editörüdür. Şiirlerini, 1. Çığlığa çağrı 2. Sensiz akşamların yorgun geceleri 3. Gökyüzüne kafa tutan sağanak; AB projesiyle gittiği Avrupa izlenimlerini, "Okulumuz Avrupa" da isimiyle kitaplaştırdı. Basıma hazır kitap taslakları mevcut. Evli, 2 çocuğu, 3 torunu var.