Alçak – Suay Karaman Yazdı

Alçak – Suay Karaman Yazdı
Yayınlama: 19.08.2024 17:50
A+
A-

11 Ağustos Pazar günü bir televizyon programında Armağan Çağlayan, Kemal Kılıçdaroğlu’nu ağırlayarak, şöyle demiş: “Gazeteci Fatih Altaylı’nın ‘Beni dövseydi onu affederdim ama kendisini hiç affetmiyorum. Çünkü o Ak Parti’nin adamı, vatan haini’ sizi AKP’nin adamı olmakla suçluyor.” Bunun üzerine Kemal Kılıçdaroğlu, “Fatih Altaylı iktidara benim söylediklerimi söyleyebiliyor mu?” deyince, Armağan Çağlayan “söylüyor” diyor ve başka konulara geçiliyor.

Altaylı kendi web sitesinde Kılıçdaroğlu’nu; “ülkede olan bitenden bu denli habersiz yaşayan sözde siyasetçi. 13 seçim yenilgisi ve Türkiye’yi göz göre göre AKP zihniyetine teslim ettiği yetmiyormuş gibi yeniden CHP’nin başına geçme hayalleri kuruyor. Hâlâ genel başkanlık hayali görüyor olması, hâlâ Türkiye’nin gündeminde kalması ise yanındaki hırsız taifenin başarısı ve bu emin olun bizim ayıbımız” sözleriyle eleştiriyor. Kendi Youtube programında iktidar için ağır eleştiriler yaptığını ve Kılıçdaroğlu’nun bunlardan haberi olmadığını söylüyor.

Fatih Altaylı’nın yaralayıcı ve yıpratıcı sözlerinin Kemal Kılıçdaroğlu’nu çileden çıkardığı bellidir. Bu sözlere sosyal medya üzerinden yanıt veren Kemal Kılıçdaroğlu’nun kullandığı üslup hoş değildir. CHP Genel Başkanlığı yapmış birine yakışmayan bu sözlerde doğruluk payı çoktu tıpkı Fatih Altaylı’nın sözlerinde olduğu gibi. Kemal Kılıçdaroğlu’nun birçok gerçeği anlattığı yazısı üzerine Fatih Altaylı yargıya gideceğini bildirdi. Ülkemizin çok büyük ve önemli sorunları bulunurken, içinde gerçeklerin de bulunduğu bu söz düellosu ile kime hizmet edilmektedir? Ülke gündemi yine değiştirilmektedir.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun yaptığı açıklamada şöyle bir cümle gerçek CHP’lilerin ve yurtseverlerin şimşeklerini üzerine çekti: “Ben, bu partiyi senin gibi ‘elinde viski kadehleriyle partime yön veren’ alçakların elinden aldım ve Halkın Partisi yaptım.”

Kılıçdaroğlu, bu cümlenin içeriğini, kimlerden söz edildiğini ve o ‘alçakları’ açıklamak zorundadır. Yoksa söylediği sözün altında kalacaktır. Çünkü ‘alçak’ sözcüğü, etik dışı ve kötü davranışta bulunan, aşağılık, soysuz, namert, hain ve rezil insan tanımı için kullanılmaktadır.

Fatih Altaylı’nın nasıl bir kişilikte olduğu, neler yaptığı bilinmektedir. Fakat toplum Kemal Kılıçdaroğlu’nu ancak cumhurbaşkanlığı seçimini yitirdikten sonra yani 13 yıl geçtikten sonra anlamıştır, hoş tam olarak anladığı da şüphelidir. Çünkü biat kültürü CHP’ye de sıçradığı için genel başkana koşulsuz biat hüküm sürmektedir.

“Laiklik tehlikede değildir” diye başlayan çizgisinde, sürekli sağa göz kırpan, “yargıda cemaatçi yapılanma yok” diyen, Atatürkçüleri, ulusalcıları partiden dışlayan, Atatürk düşmanlarını, bölücüleri, dincileri, hainleri partiye alan, kazanılabilecek bir cumhurbaşkanlığı seçiminde hilafet yanlısı Ekmeleddin İhsanoğlu’nu cumhurbaşkanı adayı yapan, bu aday için seçmenleri tıpış tıpış oy vermeye çağıran, türbanlı milletvekillerin TBMM’ye gelmesine “en mutlu günüm” diyen, mühürsüz oylarla rejimin değiştirilmesine tepkisiz kalan, Adnan Menderes ve Turgut Özal gibi şaibeli kişilerden saygıyla söz eden, Diyanet Akademisine onay veren, türban için yasa değişikliği önerisi veren ‘Dersimli Kemal’, Atatürk’ün koltuğuna hiçbir zaman yakışmamıştır. Sürekli olarak AKP’nin ekmeğine yağ sürmüş ve anayasanın ihlal edilerek Tayyip Erdoğan’ın üçüncü kez cumhurbaşkanı olmasının yolunu açmıştır. Bütün bunları ve daha nicelerini gören, duyan CHP’li seçmenler ise biat kültürü yüzünden gerçekleri anlayamamışlardır. Belki bugün, belki yarın bütün bu yapılanlar ihanet olarak bile adlandırılacaktır; tıpkı Fatih Altaylı’nın dediği gibi…

Türkiye Cumhuriyeti’ne düşman olanları TBMM’ye sokmakta bir sakınca görmeyen Kemal Kılıçdaroğlu, kendisini paraşütle partiye indiren Deniz Baykal’ı da alçaklar arasında saymıştır. Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığı devralmasından önce görev yapan CHP yöneticileri için alçak demek, ancak kendini tanımlamak olarak açıklanabilir; psikolojik bir sorunun göstergesidir. CHP kurulduğu günden beri daima halkın partisi olmuştur. Kemal Kılıçdaroğlu’nun sözlerinde CHP’ye, Atatürkçülere, laiklere ve devlete karşı bir nefret olduğu görülmektedir. Bunların hepsi Kemal Kılıçdaroğlu’na söyletiliyor, yaptırılıyor. Kemal Kılıçdaroğlu bu söylediği sözler için özür dilemeli ve artık siyaset sahnesinden çekilmelidir.

Azim ve Karar

13 Temmuz 1959 tarihinde İstanbul’da doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini Ankara’da tamamladı. Jeoloji Mühendisliği Bölümü (1983) ve İşletme Bölümü (1998) mezunu. Lisans üstü çalışmalarını Trafik Planlaması ve Uygulaması anabilim dalında (2002) ve Hayvancılık İşletme Ekonomisi anabilim dalında (2003) tamamladı. 1983-1985 yıllarında ODTÜ Mimarlık Fakültesi’nde yarı zamanlı öğretim görevlisi olarak çalıştı. 1986-1987 yılları arasında Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nda yedek subay olarak askerlik görevini tamamladı. 1988-2006 yılları arasında Hacettepe Üniversitesi’nde Öğretim Görevlisi olarak çalıştı. 2006-2018 yılları arasında Gazi Üniversitesi’nde Öğretim Görevlisi olarak çalıştı. Gazi Üniversitesi’nin bölünmesiyle 2018 tarihinden beri Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi’nde Öğretim Görevlisi olarak çalışmaktadır. 1993 yılında “Bilgisayara Giriş ve Basic” ile “Fotogrametri” kitaplarını yayınladı. Mart 2019 tarihinde “İnadına Cumhuriyet” adlı kitabını yayınladı. Kasım 2021 tarihinde “Türkiye Uçuyor” adlı kitabını yayınladı. Bir süre Cumhuriyet ve Ulus Gazeteleri ile Türkiye Sorunları Dergisi’nde yazı yazmıştır. Kasım 2005-Haziran 2020 tarihleri arasında İlk Kurşun Gazetesi’nde her hafta yazıları yayınlanmıştır. Halen Azim ve Karar Sitesinde yazı yazmaktadır. “Parçalanma Dil İle Başlar” makalesiyle, Dil Derneği tarafından 26 Eylül 2016 tarihinde 84. Dil Bayramı Onur Ödülü’ne layık görülmüştür. Atatürkçü Düşünce Derneği’nin eski Genel Sekreteri’dir. 1961 Anayasası ve Çağdaş Demokrasi Vakfı’nın Başkanı’dır. Halen Tüm Öğretim Elemanları Derneği’nin (TÜMÖD) Genel Sekreteri’dir. Evli ve iki çocuk babasıdır.