Aslında Doğu Kudüs’e manevi ,dini ve de siyasi bağlamda yerleşme sızma veya çökme niyetinde olan bazı yardım derneklerinin bulunduğujnu bu konuda da Bilim adamı araştırmacı yazar NADAV SHRAGAİ’nin edvvelce yazmış olduğu benimde tercüme ettiğim yazılarında bu derneklerin ve kurumların isimleri alenen belirtilmekteydi.
Şimdi doğruya doğru diyerek dernek ve kurum isimlerin i belirtmeden önce ŞEBBAB EL AKSA örgütü ,organizasyonu veya direnişçilerinin faaliyetlerini bu örgütün terör eylemlerini destekledikleri veya terör’e ortak olmak için finanse edip etmediklerini kimse bilemez. Yani en azından bu safhada özellikle de ben bilemem. İsrail Devleti ve istihbaratı bu konuda benden çok daha fazla bilgi sahibidir kuşkuşuz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kudüs’e verdiği destekten dolayı Şeyh Sabri’den madalya aldı // Anadolu Ajansı
Ancak Kudüs ki biz Yahudiler Kudüs sözcüğü yerine YERUŞALAYİM demeyi tercih ediyoruz. Aynen bir Türk olarak İstanbul yerine COSTANTİNOPOLİS denmesini hazmedemiyorsam.
Yani bu şehrin adı Yahudiler için Yeruşalayimdir bu şekilde kullanırken bazılarını rencide ediyorsam affola. Kaldı ki hani Dünyanın merkezinde olan bu şehrin içinde aslında ikiş tane iç içe şehir mevcuttur. Biri Yeruşalayim Yahudi Devletinin Başşehri. Diğeri de Doğu Kudüs denile ve Arapların yaşadığı şehir.
Yahudiler gidip Doğu Kudüs’te yaşamayacakları gibi Araplar da Yeruşalayim’e gidip yaşamayacaklardır. Ha Araplar Yeruşalayim’e çalışmak ve ekmek parası için gidip gelecekler Yahudiler de Doğu Kudüs’e yemek yemeğe alışveriş’e (ki kebaplar dah lezziz ve alışveriş daha ucuz olduğu için gideceklerdir. Tabii insanca bir yaşam ve ölme öldürülme endişesi olmazsa.
Peki bir Türk derneği ne demeye Doğu Kudüs’ü ele geçirmeye çaba gösterir. Ve bunu nasıl yapma çabası içinde olur?
Bunu izah etmeden önce Tapınak Dağı ve üzerinde bulunan Binaların özellikle EL AKSA camii ile KUBBET ÜS SAHRA (Basında bilinen adı ile Hz.ÖMER CAMİİ) yönetimi yanlış bilinenin ve İsrail İşgali altında olduğu kanısının aksine bu alan Ürdün Haşemi Krallığının sahipliğinde kurulmuş olan EL AKSA VAKFI’a aittir. İsrail o alana bu vakfın izni ve talebi ile girer ve hem güvenliği hem de düzeni korumakla görevlidir.
Türk dernekleri ve daha da ilerisinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Kudüs kırmızı çizgimizdir ifadeleri ve Kudüs’ü el’e geçirme hülyaları İsrail’i rahatsız ettiğinden çoook daha fazla ÜRDÜN devletini rahatsız etmekte ve Türkiye’nin KUDÜS üzerindeki etkinliğinin artmasından endişe etmektedir. Devlet olarak bu konuda çok dikkatli olunmaktra ve Ürdün ile de papaz olmama konusu gözardı edilmemektedir.
Ürdün aslında El Aksa Vakfı sayesinde Kendisine Filistinli diyen aslında eski Ürdün vatandaşları üzerinde de bir etkinlik oluşturma amacı gütmektedir.
Doğu Kudüs te en etkin Türk Derneği MİRASIMIZ derneği olup yasal olmayan yollar ile bu coğrafyaya oldukça büyük miktarda paralar akıtmakta ve bazı dükkan ev ve mekanların restorasyonlarını üstlenmekte bu yolla da o bölgedeki vatandaşların gönüllerinde adeta taht kurmaktadır. Tabii yapılan güzel şeyler için kendilerini tebrik etmek gerekir. Tek bir hataları vardır. Belki de israil yasalrını yeterince tanımadıkları veya tanımayı ret ettikleri için bu bölgeye yaptıkları yardım ve faaliyetlerin tamamını kayıt dışı olarak yapmaktadırlar.
İsrail dernekler kanunu ve de vergi usul yasaları gereğince her türlü dernek ideolojisi ve dini amaçları ne olursa olsun kurulabilir şube açabiir ve istediği şekilde yardım kampanyası açarak ideolojisi ne olursa olsun yayabilir ve vergi vermeden de bunu yapabilir.
Mirasımız Derneğinin şu an’a kadar İsrail yasalrı çerçevesinde kurulmuş bir dernekleri ve açılmış bir banka hesapları olmadığı gibi yasalar çerçevesinde vergi dairelerinde kaydı olmdığı ve defter tutmadığı tespit edilmiştir.
Paralar El Aksa’yı ziyaret edecek olan Türk Vatandaşları dernek üyelerinin ceplerinde getirilmekte ve herhangi bir kaydı olmadan yöneticiler tarafından istedikleri şekilde kullanılmaktadır.
Hal böyle olunca aslında yasal olarak yapabilecekleri bütün bu faaliyetler gereksiz yere yasadışı bir hal almaktadır.
Peki aslında yasal olarak Türk insan ından toplana n bu yardım paraları neden yasal bir şekilde ve kaydı mtutularak kullnılmaz . İşte ölü köpeğin gömülü olduğu yer burasıdır. (Bu ibranice bir deyimden tercümedir)
Para kayıtsız olursa kimin ne aldığı ne verdiği de belli olmaz.
Yani diyelim ki masum insanlar bu Kudüs faaliyetleri için 1000 lira yardım etti.Bu 1000 liranın bir kısmı yerel masraflar için harcnınca Kudüs’e ulaşan meblag neredeyse yarısı olabileceği gibi farklı da olabilir. Paranın 500 lirası Kudüs’e vardığında bu paranın ne kadarı yerel masraplar olarak kullanoılmış ne kadarı ihtiyaç sahiplerine gitmiştir kimse bilmeyecektir. Kimse bilemeyince ve de kaydı olmadığında bu paranın bir kısmının birilerinin ceplerine girebileceğini de düşünmek imkansız değil. İşte İsrail Devletinin de takip ettiği bu paraların da bilerek veya bilmeyerek terör harcamaları için kötü niyetli kişilerin ellerine geçebileceği endişesidir.
Bu dernek veya benzeri dernelerin restorasyon çalışmaları da paranın kolayca harcanabilmesi için bir araçtır kime para vermek isterseniz onlara bir restorasyon işi ayarlarsınız ve istediğiniz fiyata da restorasyon yaptırabilirsiniz.
BU retorasyon konusunda faaliyet gösteren bir devlet kurumu da TİKA’dır ve Filistin lilere yaptıkları en önemli yardım faaliyetleri olarak Gazze’ye kurulan Hastane ile Kudüs mezarlığında onarılan bir Duvardır. Bu yapıların kayıtlarının Tika gibi bir kurum tarafından tutulmadığını hayal bile edemiyorum.
Tavsiyem odur ki gerek dernekçilikte gerekse ticarette olsun kayıt dışı çalışmanın yararı sadece kısa dönem içindir. Uzun vadede sadece sıkıntı getirir.
Yardım ettiğini kişilerin bu yardım parası ile ne yaptıkları veya yapacakları tabii ki kendilerini ilgilendirir ama yine de paranın nereye kullanılacağını takip etmekte yarar vardır.
Ha bir de inanılan budur. Bu işlerin sadece para ile ilgisi vardır. Din ,siyaset ideoloji sadece PARA konusunun maskesidir. Ek artık maskeler kaldırıldığına göre….
Sağlık dolu günler dilerim.