Muhalefet Neden Yükselen Cumhuriyetçi Dip Dalgasını Arkasına Alamıyor?

Türkiye’de uzun bir süredir yükselen Cumhuriyetçi bir dip dalgası var. Siyasal İslamcı iktidarın ekonomiden, adalet, eğitim sisteminden göç istilasına kadar her alandaki mutlak başarısızlığına karşın kamuoyu anketlerinde muhalefet partilerinin yerlerinde sayması yükselen Cumhuriyetçi dip dalgasına karşılık veremediklerini göstermektedir.
Muhalefet partileri Cumhuriyeti kurucu ilkeler temelinde savunma yerine, laiklik ve ulus-devlet karşıtı partiler ile işbirliği yaparak Tayyip Erdoğan’ı yeneceklerini düşünmektedirler. Halbuki temeldeki çatışma Atatürk Cumhuriyetçiliğiyle- siyasal İslamcılık arasındadır. Tayyip Erdoğan siyasal İslamcılığın şu anda en güçlü temsilcisi konumundadır. Altılı masa denilen muhalefet Macaristan’da altılı muhalefet ittifakının yanlışını tekrarlamaktadır. Macaristan’da muhalefet Victor Orban’ın temsil ettiği görüşlere alternatif üretmek yerine sağ görüşü- sağ görüşle aşma yanlışına düşmüş ve çok büyük bir farkla kaybetmiştir.
Türkiye’de muhalefet ise Tayyip Erdoğan’a, temsil ettiği görüşlere alternatif üreterek değil, siyasal İslam’ı, siyasal İslamcılarla işbirliği yaparak aşacağını düşünmektedir. 28 Şubat 2022 tarihli mutabakat bildirisinin 31. sayfasında yer alan “…kişilerin din, inanç ve yaşam tarzı fark etmeksizin özgürce yaşadığı, herkesin kendi kimliğiyle ve kendisi olarak eşit şekilde toplumsal, kamusal ve siyasal yaşama katıldığı bir sistemi hep birlikte inşa edeceğiz.” Demektedirler. Yani din bireysel vicdan alanı olmaktan çıkarılmakta toplumsal, kamusal ve siyasal alana taşınmaktadır. O zaman siyasal İslamcıların laiklik ilkesini ortadan kaldırmasına sessiz kalmalarının nedeni de ortaya çıkmaktadır. Benzer şekilde etnik kimliklerin de bireysel alandan çıkıp kamusal ve siyasal alan taşınması ulus-devlet ilkesinin ortadan kaldırılması anlamına gelmektedir ki, bölücü terör örgütü ve onların siyasal uzantılarından farklı bir görüş taşımamaktadırlar.
Ayrıca muhalefet bloğu içinde Ali Babacan ve Ahmet Davutluğu gibi Atatürk Cumhuriyeti’nin tasfiye süreci içinde bizzat işbirliği yapmış aktörlerle ittifak yapılması alternatif olma iddialarını ortadan kaldırmaktadır. Ali Babacan hala FETÖ’nun Balyoz, Ergenekon gibi kumpas davalarını savunabilmekte, özelleştirmenin nimetlerini anlatabilmektedir. Hele Kılıçdaroğlu’nun AB Büyükelçileriyle yaptığı toplantıda ekonomik programın Ali Babacan ekibi tarafından hazırlandığını söylemesi, Dış İşlerinin de Ahmet Davutoğlu’na havale edileceğini düşündürmektedir. Peki siz Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu ile işbirliği yaparsanız, nasıl farklılık yaratacaksınız, Tayyip Erdoğan ve tayfasından nasıl hesap soracaksınız?
Muhalefetin hesapları yanlıştır, Türkiye’yi alternatifsiz bırakarak bir kez daha Tayyip Erdoğan iktidarına mahkum edecek niteliktedir. Halbuki alternatif Atatürk Cumhuriyeti’nin kurucu ilkeleri temelinde bütünleşmek, ve içinde bulunduğumuz çöküşten ancak Atatürk Cumhuriyetçiliği çıkışın mümkün olduğunu anlatmaktır. Bizim tüm çabamız Atatürk Cumhuriyetçiliğinin ne olduğunu anlatmaya yoğunlaşmalıdır.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR:
Çıkmaz dayız.
Başkanlık sistemi sağ oylar yüzde altmış civarında,her zaman sağ başkan olur diye getirildi , bunu bozmak kötü mü, CHP şimdi gerçek söylemleri oluşturabilirm