Ta aday olduğu günden beri ancak bir süredir daha yoğun bir biçimde ve planlı olarak Türkiye’yi Ankara Büyükşehir Belediyesi üzerinden meşgul ediyorlar.
Yok efendim şu konsere bu kadar, o konsere şu kadar para ödenmiş .
Yok efendim Ankara halkının tertemiz parası çar çur ediliyormuş.
Yok efenfim Ankara Büyükşehir Belediyesi çalış(a)mıyormuş. Bir metre metrosu yokmuş. Ulaşım keşmekeşmiş. Alt yapı sıkıntılıymış.
Yok efendim Esenyurt’ta yürütülen haksız / hukuksuz operasyon için yeteri kadar tepki göstermemiş, niye göstermemiş?
Daha neler neler…
Yandaş medya, satılık kalemleri aracılığıyla Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’a saldırıyor. Boyalı basın, sosyal medyanın paralı trolleri iş başında. Adeta bir bombardıman…
Neden?
Cumhurbaşkanı karşısında toplumun her kesiminden aldığı destekle en güçlü cumhurbaşkanı adayı olduğu için…
O zaman geriye dönüp bir bakalım?
Ankara Beypazarı’nda MHP’den üst üste iki dönem belediye başkanlığı yapan Mansur Yavaş biri MHP’den olmak üzere dört sefer Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı oldu.
Birinci adaylığında MHP büyük bir oy patlaması yaşadı. Bundan rahatsız olan Devlet Bahçeli kendisine rakip gördüğü Mansur Yavaş’ı partiden bir türlü uzaklaştırmayı başardı. Zira o rakip gördüğü herkesi üstün maharetiyle şöyle ya da böyle bertaraf etti, ediyor.
Ancak siyasette büyük bir denge unsuru olan Mansur Yavaş yılmadı. Üstelik daha çok motive olarak bu sefer CHP’den aday oldu.
Bu seçimi fiilen kazanmış olmasına rağmen rakiplerinin oy hırsızlığı, oy devşirmeleri, sahte oy kullandırmaları vb sonucu makama oturamadı.
Bir ülkücünün sosyal demokrat bir partiden Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olmasını pek çok insan hazmedemedi.
Bu hazımsızlık bu projenin mimarı olan Kemal Kılıçdaroğlu’nu zorlasa da eleştirilere göğüs geren Kılıçdaroğlu Mansur Yavaş’ı üçüncü adaylığında Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığına taşıdı.
O dönem belediye meclisinde azınlıkta kalan Mansur Yavaş, yanındaki üç ilçe belediyesi ile bakın neler yaptı?
1. Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e sahip çıktı. Onun eserlerini korudu, restore etti, ziyarete açtı, halkın onunla buluşmasına öncülük etti.
2. Öncelikle çok şeffaf davrandı. Bütün ihaleleri canlı yayınladı. Belediyenin bütün harcamalarını kalem kalem, kuruşuna kadar kamuoyuna açıkladı.
3. Sosyal, kültürel faaliyetleri ihmal etmedi. Her seferinde Ankara halkının görüşüne başvurdu, katılım en büyük ilkesi oldu.
4. Ankara’nın parasına sahip çıktı. Çöp projelere harcama yapmadı.
5. Dilini iyi kullandı. Örneğin kimseye ahmak demedi, üslubunu hiç bozmadı.
6. Alt yapıya yönelik köklü çözümler için kolları sıvadı.
7. Ankara halkının tamamına eşit mesafede durdu. Ayrım yapmadı.
8. Sosyal yardımları büyüttü. Yaptığı yardımların reklamını yapmadı. Bu yardımlarla her evin kapısını çaldı.
9. Kırsal kalkınmaya çok değer verdi. Köylünün halini hatırını sormakla kalmayıp onlara mazot, gübre, tohum, fide desteği sağladı.
10. Siyasi hiç bir tartışmanın içinde olmadı. SAKİN GÜÇ olarak tanındı, bilindi. Bu özelliğini korudu. Perdenin gerisinde durdu ama bu duruş onu uzlaşma kültürünün baş mimarlarından biri yaptı.
11. Ben Atatürk milliyetçiliğine bağlı Türk milliyetçisiyim diyerek ülkücü yapısını saklamadı, inkar etmedi. Birilerinin milli görüş gömleğimi çıkardım aldatmacasına itibar etmediği gibi ülkücü anlayışıyla gurur duyduğunu her zaman dile getirdi. Bu tavır ona olan güveni pekiştirdi.
12. Hiç hatası yok mudur? İnsanız elbette vardır. Ancak önemli olan aynı hatayı iki kere yapmamaktır. Allah muhafaza bariz hatası olsaydı; abooo…
Bütün bunlar Mansur Yavaş’ı Mansur Baba’ya terfi ettirmekle kalmayıp Ankara Büyükşehir Belediye Başkanılığının dördüncü kere tartışmasız adayı yaptı.
Yedi ay önce yapılan seçimi ezici bir çoğunlukla kazanan Mansur Baba Ankara’nın yirmi beş ilçesinden on altısını kazanarak tarihe geçti. Belediye meclisinde de mutlak üstünlük sağladı.
Üç Ankaralıdan ikisinin oyu ile seçilen Mansur Yavaş adeta bir orkestra şefi gibi kolları sıvadı.
Hukukçu kimliğinden aldığı güçle “Büyükşehir işbaşında…” şiariyla bir önceki dönemden daha şeffaf, daha büyük bir özgüven içinde işine odaklandı.
Ancak burası Türkiye.
Burada çıkar grupları var.
Burada yağcılar, yalakalar var.
Burada ihaleler, rant her şeyin üstünde.
Burada yağlı, ballı maaşlar; burada özel makamlar, özel şoförleriyle makam arabaları var.
Burada yönetim kurulu üyelikleri arpalık.
Burada bedeva yurt içi, yurt dışı tatiller, geziler var; burada zamanı toz pembe göstersin diye yüz, iki yüz milyonluk saatler var.
Burada deste deste burslar, burada çoluk çocuk için özel kurslar var.
Burada lobi var, özellikle Karadeniz lobisi…
Ve burada din istismarı üzerinden halkın gözünü boyama; burada milletvekilliği, burada bakanlık var.
Önce Ankara Büyükşehir Belediyesini yıpratmak, itibar suikastı düzenleyerek yok etmek için pusuda yatanlar ateş etmeye başladı.
İki cumhurbaşkanı adayından en güçlü olan Mansur Yavaş’ı galeyana getirmeyi denediler.
Tutmuş gibi oldu, tutmadı.
Ülkücülüğünü gündeme getirip solcuları ayaklandırmak istediler.
Yetmedi.
Ekrem İmamoğlu ile kıyasladılar.
Oturmadı.
Havuz medyası İSKİ skandalı filan diye manşet attı. Mafya dediler. Yolsuzluk aradılar. Adam kayırmanın a’sına rastlanmadı.
Mağlup oldular.
Bula bula bir konser buldular.
Neydi bu konser meselesi? Niçin konserler düzenlendi? Konserlere ne kadar para ödendi? Konserler üzerinden yolsuzluk yapıldı mı?
Bu sorular konserlerden korkan zihniyetin tetiklediğini bilmeyen yok.
Bir kere konser yoluyla bir araya gelenler olur ya açlığa, yolsuzluğa, yalana dur diye slogan atar.
Konsere gelenler sesli düşünür, gerçeği bilir, yalanı yalancıların yüzüne vurur.
Konser dini hassasiyeti olanların, kayıtsız koşulsuz itaat edenlerin, kadın erkek eşitliğini kabullenmeyenlerin, dizini kır otur anlayışındakilerin hoşuna gitmeyen etkinliktir. Cemaatler, tarikatlar festival sevmediği gibi konser de sevmez.
Fırsat bu fırsat, değil mi?
Vur abalıya.
Oysa Mansur Yavaş bir hukukçu. Attığı her imzayı düşünüp taşınıp atar. Önüne gelen her belgeyi didik didik eder.
O, kişisel reklam yapmaz. Çağdaş bir aile yapısı vardır. Billboardlarda fotoğrafı yoktur. Ankara’yı parsel parsel satmamıştır. Harcadığı her kuruşun hesabını verir. Kiralık kalemi yoktur.
Eşinin adını bile en azından ben bilmiyorum. Çocukları kimdir? Tahsilleri… Ne iş yaparlar? İsimleri nedir?
Şimdi kalkmışlar konser üzerinden ona saldırıyorlar. Hem de kendi deyimiyle hem sağdan hem soldan…
Bu hayra alamet değil elbette.
Sağdan saldıranların amacı belli, onu siyaseten kulvar dışına bırakmak.
Soldan saldıranların amacı belli, onu siyaseten kulvar dışına bırakmak.
Tam da burada şeytanın avukatlığını yapayım mı?
Peki!
31 Mart seçimlerinde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığını kazanacak başka biri, CHP üst yönetimine yakın biri olsaydı ne olurdu?
Duydum, İzmir dediniz. Bence de, inan olsun bence de…
Her neyse işine odaklı çalışan Mansur Yavaş,
1. Hükümetin her türlü çamur atma olasılığını asla unutmamalı.
2. Her an gerekli gereksiz teftiş geçirme, müfettiş gelme, dava açılma ihtimalini göz ardı etmemeli. Her an yeni suç tanımı ile karşılaşmak mümkün.
3. Sağdan soldan saldırıya uğrayacağını aklından çıkarmamalı.
4. Köstebek olgusunu göz ardı etmemeli.
5. Sosyal etkinlikler önemli ancak bu etkinliklerde görev alacakların niteliği daha önemli.
6. Yirmi iki yıllık tahribatı onarmak için bir an önce kadro ve program çalışmasına başlamalı.
7. Lobilere dikkat etmeli.
Yeter mi?
Yetmez, çamur atanların hepsi bir araya gelse vallahi billahi bir Mansur Yavaş etmez.
Yok be hocam, 330 milyon lirayı tırı vırı işlere harcamış. Melihten aşağı kalmamış. Hizmet yok rivriv çok…
Konser vermiş. Bence trı vırı değil. Görüşünüze saygı duyuyorum ancak gerçek bu.
Gerçi benim de eleştirdiğim noktalar yok mu var. Fakat onların yaptıkları yanında zerre bile değil.