Hiç kuşku yok ki tarihi seçimi gençler, kadınlar, emekçiler, köylüler, kiracılar, işsizler, dezavantajlı gruplar, ezilmişler, engelliler, EYT’liler, kepenk indiren esnaflar, sürtükler, çürükler, anasını da alıp gidenler kazanacak.
Seçimi halk kazanacak kazanmasına da şu örnekler çok ilginç.
1) Bir ay kadar önce içinde Z kuşağı olarak tanımlanan gençlerin de bulunduğu duyarlı bir grupla sohbet ediyorduk.
Henüz yirmisini yeni geçmiş bir öğretmen boş boş bakarken sordu: “Hocam seçim çarşamba mı yapılacak, perşembe mi? Biz nasıl izin alıp da oy kullanmaya gideceğiz? Yatıp kalkıp bunu düşünüyorum. Uykularım kaçıyor. Sizi kırmazlar, bir konuşsanız da izin işini halletsek.”
“Nüfus seksen beş milyon. Bu arkadaş duyarlı değil. Örnek uç. Genelleme yanlış. Belirleyici değil.” diye düşünseniz de üzülerek söyleyeyim ki, bunların sayıları hiç de az değil.
2) Yine bir başka grupla konuşuyorduk. Otuzuna yaklaşmış bir genç, tavrımın net olduğunu çok iyi bildiğinden gözümün içine bakarak, “seçim ne olacak”, “bak gör, yine kazanacak”, “ne yapar eder kazanır” deyince duramadım. “Oy verirseniz kazanır, vermezseniz hiç şansı yok…” dediğimde, “Eee, kime vereceğiz Kılıçdaroğlu’na mı? Adamın mutfağına baksana, kaç para ki, bir mutfağını yaptır(a)mayan ülkeye ne yapabilir!” demez mi?
3) “Yav Kılıçdaroğlu maaşından başka para kazanmamış. Lider az çok yemeyi de bilecek yedirmeyi de!” Cümleler dünkü bir sohbetten, elli yaşında olduğunu tahmin ederken otuz bir yaşında olduğunu duyunca şaşırdığım fanatiğe ait…
4) Şu günlerde karasız olan bir başka genç ise sekiz on gün öncesine kadar Maarem diyor başka bir şey demiyordu. O zaman ki gerekçesi Maarem erkek gibi erkekmiş, gümbür gümbür… Sevmeyi de bilirmiş, dövmeyi de…
5) Gülmeyin canım bir başkasının şu söylemi daha ilginç: “Bu Bay Kemal var ya, bu Bay Kemal hayatında hiç hovardalık yapmamış. Hovardalık yapmayan adam allem güllem işlerini bilmez. Allem güllem işlerini bilmeyen Putin’in, Tramp’ın, Macron’un karşında nasıl durur?”
Gençler ve kadınlar başta olmak üzere toplumun tüm renklerine sesleniyorum, en kötü karar kararsızlıktan her zaman iyidir. O yüzden yüreğinde cumhuriyet ateşi yanan genç kardeşim, tenceresinde et yerine dert kaynatan güzel bacım kararını ver. Kararını iyilik, güzellik, doğruluk, demokrasi, insan hakları, hakça paylaşım, özgür yaşam, ortak akıl yönünde ver ki, hepimiz derin bir nefes alalım. Benim hırsızım yok da unutma ki senin hırsızın da her zaman ve her yerde hırsızdır.
Biliyor musunuz, hiç bir zaman AKP’li olmadım. Ancak Tayyip Erdoğan’ın başbakanken Ankara Subayevleri’nde kirada oturduğu dönemlerde yaptıkları, halkla diyaloğu, yaşam biçimi hoşuma bile giderdi. Çünkü O, o zaman yurttaştı, halktı.
Süreç içinde güce yenildi. Değişimi göremedi. Geleceğe dair sözü bitti. Gündemden kopuk. Ona göre toplumun yüzde altmış kadarı vatan haini. Kendisinin, ailesinin ve çevresinin serveti bırakın dudak uçuklatmayı, beyin zonklatıyor beyin…
Öte yandan, 28 Şubat sürecinin yaş ortalaması 90’a yakın olan generalleri adli tıp raporlarına rağmen hücrelerinde çürürken, ortağının birinin suçları sabit olan bir mensubu yetmiş bir yaşında yaşlılık nedeniyle affedildi.
Olsun…
Ülkeyi Ortadoğu bataklığına cehape soktu. Hayat pahalılığı cehapenin eseri. Soğanı otuz lira yapan cehape’dir. Depremin tek sorumlusu var cehape.
Bu nasıl adalet, bu nasıl çifte standart, bu nasıl paylaşım, bu nasıl iftira, bu nasıl bir psikoloji…
Ancak, bütün bu yüzden ve her şeye rağmen;
✓ Özellikle fanatiklerin akıl almaz inadı ve negatif tutumuna aldırmadan,
✓ Çetelerin, para babalarının, medya patronlarının onlarca yersiz, temelsiz, kaba ve küfür dolu söz ve algıların etkisi altında kalmadan,
✓ Sırf seçilme uğruna hazinenin yolunmuş kaza çevrildiğini bilerek,
✓ Yukarıdaki örneklerde de görüleceği gibi kimi gençlerin içinde bulunduğu olumlu olumsuz, kararsız yaklaşımlarına karşın 15 Mayıs günü tek başına acı soğan İKTİDAR olacak.
Nasıl mı?
Hem de külliyenin kimi kilitli, kimi şifreli 1000 odasına girip girip çıka çıka…
Ancak, görev bizde, sorumluluk da…
Formül belli!
“Bay Kemal’i kalbine koy
Sandığa git kullan bir oy.
Karnın doysun, kesen dolsun
Melemenine soğan soy…”
-Bir tarafta kendi uydusunu uzaya gönderen iktidar, diğer tarafta menlemene soğan vadeden Kılıçtaroğlu…
– Bir tarafta iha ve sihalarla pkk ya göz açtırmayan iktidar, diğer tarafta iha ve sihalara katil diyen CHP grup başkan vekili…
– Bir tarafta 30 yıl işgalin ardından Karabağ’ın kurtuluşunu sağlayan iktidar, diğer tarafta maalesef Türkiye Azerbaycana yardım etti diyen CHP. (CHP iktidar olunca ermenilere yardım ederse şaşırmam)
– Bir tarafta uçak gemisi yapan nadir ülkelerden , mavi vatanın bekçisi TCG ANADOLU diğer tarafta, bizim Libya’da ne işimiz var diyen muhalefet…
– Bir tarafta son teknolojiyle Gemlikte üretilen TOGG, diğer tarafta devrim arabasını yok etmiş, TOGG için İtalya’da üretiliyor diyen muhalefet…
– Bir tarafta iki yıl önce bulduğu Karadeniz doğal gazını ülkeye kazandıran iktidar, diğer tarafta Rusya boruyu Karadeniz’den uzattı diyen muhalefet…
-Bir tarafta tek vatan, tek bayrak, tek devlet, tek millet diyen Reis, diğer tarafta yerel yönetimler özerklik şartını mutlaka getireceğim diyen Kılıçtaroğlu…
Öcalan’ın heykelini dikecek olanlarla işbirliği içinde bir Kılıçtaroğlunu kalbine koymak bu ülkeye bu millete ihanettir.
Öyle anlaşılıyor ki siz fanatik, ülkeye at gözlüğü ile bakan, bunca yoksulluk ve yolsuzluğu görmezden gelen birisiniz.
Çünkü yorumunuz iftira dolu, yalan yanlış bilgilerle dolu, tamamen algıdan etkilenmiş sloganik birisiniz.
Şunu unutmayınız ki, Kılıçdaroğlu yolsuzluğu önler, ülke zenginleşir.
Çünkü yemez ve yedirmez.
Bölücülere asla taviz vermez. İç ve dış barışı sağlar.
Bunu böyle bilmenizi isterim.