Soykırım yalanı ve gerçekler

“Tarihin gerçekliğinden koparılması ve bunu amaçları doğrultusunda kullanmak isteyenler er ya da geç tarihin sayfalarında hak ettikleri yeri alacaklardır.”

Soykırım yalanı ve gerçekler
Yayınlama: 25.04.2022 20:34
A+
A-

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutlayamayan sevgili çocuklarımızın sosyal medyada dolaşan paylaşımlarını, coşkulu şiirlerini içimiz buruk izledik. Dünya’nın ilk ve tek çocuk bayramının ülkesinin çocukları bayram coşkusunu el ele vererek yaşayamadılar!

Ulusal bayramlar ulus bilincinin en derin yaşandığı anlardır. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı çocuklarımızınsorunlarını gündeme getirebilen,katılımcı yaklaşımlarla sorunlara çözümler üretebilen birlik ve beraberlik günleri olmalıdır.

Çocuklarımızın daha barışçıl ortamlarda büyüme, gelişme hakları vardır. Bunun için ‘Çocuk Bayramı’  inanılmaz bir etkiye sahiptir. Hatırlayalım Türk çocuklarına armağan edilen bu bayramın bütün dünya çocukları ile birlikte kutlandığı günleri… Hatırlayalım tüm dünya çocuklarının birlikte şarkılar söyleyip, dans ettikleri barış ve sevgi bütünleşmelerini…

Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramının kutlanamayışının oluşturduğu burukluğun ertesi günü, yani 24 Nisan günü ABD başkanı geçen yıl söylediklerini ikinci kez yineledi.  Bu arada içerde de durumdan vazife çıkarıp, TBMM’ye Ermeni Soykırımının tanınması teklifi veren ve onu destekleyen vekiller tarihimizin sayfalarına kara bir leke olarak düştü. Emperyalist efendilerinden cesaret alıp, bu denli ileriye gidebilen bu işbirlikçiler, batının günümüzde uyguladığı yayılmacı politikalar sonucu milyonlarca göçmen ülkemize akın akın gönderilirken neredeydiler?

Bunun adı açık ve net olarak din, mezhep ve etnik ayırım, hatta tehçir değil midir?

Gelelim gerçeklere!

107 yıl önce yaşananları değerlendirenlerin açıklamaları tarihte yaşananları somutverilerle değil de işlerine geldiği değerlendirdiklerinin bir sonucu.   Zira 1,5 milyon Ermeni’nin tehcirinden söz edenler o tarihteki verilere bakmamış gözüküyorlar.

Emperyalizmin amaçları doğrultusunda her şeyi kullandığını biliyoruz. Bu kullanmanın sınırının olmadığını da…Zira ‘Ermeni Soykırım Yalanı’ yüzyılı aşkın süredir olanı değil, istenileni gösterme gayretiiçerisinde olmuştur.

Birinci Dünya Savaşı öncesinde Osmanlı topraklarında yaşayan Ermeni nüfus rakamlarına gelmeden,durumu rakamlarla abartarak ‘soykırım’ yalanını kabul ettirmeye çalışanların rakamlarına bakmak yerinde olacaktır.Soner Yalçın’ın 23 Nisan 2015 tarihli ‘Cinnet Yılları’ makalesindeki sayılar şöyle.  Ermeni Patrikhanesi’ne göre 2,5 milyon, Lozan Konferansı heyetine göre 2,2 milyon. Fransız ‘Sarı Kitap’ına göre, 1,5 milyon…

Şimdi Osmanlı’daki Ermeni nüfusuna bakabiliriz. 24 Nisan 1915 “Ermeni Soykırım Yalanı’ tarihinin hemen öncesinde, 1914 yılında yapılan nüfus sayımında, Ermeni nüfusun 1 milyon 173 bin 422 olduğu görülmektedir.(https://tr.wikipedia.org/wiki/1914_Osmanlı_İmparatorluğu_nüfus_sayımı).

Şimdi soruyorum. 1 milyon 173 bin 422 olan Ermeni nüfusun nasıl oluyor da 1,5 milyonu göç ettirilmiştir?Göç ettirilmiştir diyorum çünkü kanunun adında “Tehcir’dir.Kanunun Adı:“Tayin ve tahsis edilen diğer mahallere Sevk ve İskân”‘dır. Yinegöç ettirilen 1 milyon kişinin öldüğü ki bu rakam daha sonra 1,5 milyon olmuştur, nasılsöylenebilmektedir?

Peki, bu rakam nasıl ortaya çıkmıştır? Bu rakamın ABD’nin Harput Konsolosu LeslieDavis’in 24 Temmuz 1915 tarihli raporunda şu şekilde yer aldığı görülmektedir.“Ne kadar Ermeni’nin öldürüldüğünü söylemek pek mümkün değildir, fakat bu rakamın bir milyondan fazla olduğu tahmin edilmektedir”(http://dunyasavasi.ttk.gov.tr/tr/ermeni-dosyasi/yazilar/osmanli-ermenilerinin-1915teki-tehciri-bir-degerlendirme-prof-dr-kemal-cicek-554.html).

Bütün bu veriler 1,5 milyon Ermeni’nin öldürüldüğü söyleminin bir propaganda ürünü olduğunu göstermektedir. Dolayısıylagerçekler propagandalara müsaade etmeyecek şekilde belgeleriyle haykırılmalıdır.

Göç ettirme kararı savaş koşulları altında Ermenilerin ayaklanması sonrasında alınmış bir karardır. Buna rağmen göç ettirilmeyen ülkemizde kalan ve görevini sürdüren Ermeniler mevcuttur.Üstelik göç ettirilenler sınır dışı edilmemişlerdir.O zamanlar Osmanlı toprağı olan Suriye, Irak, Ürdün, Lübnan gibi bölgelere gönderilmişlerdir.

Bir veriye daha yer vermek yerinde olacaktır. Osmanlı Devleti arşiv raporlarına göre, Ermeni nüfusundan göç ettirilenlerin sayısı 438.758 olmuştur. Bunların 382.148 kadarı belirlenen bölgelere ulaşabilmiştir(https://21yyte.org/tr/merkezler/islevsel-arastirma-merkezleri/politik-sosyal-kulturel-arastirmalar-merkezi/24-nisan-1915-sozde-ermeni-sorunu-ve-sozde-ermeni-soykirimi-milli-sef-bogazlayan-kaymakami-mehmet-kemal-bey).

Özetle soykırım bir yalandır ve ülkemiz en üst düzeyde gereği yapmalıdır.

Tarihin gerçekliğinden koparılması ve bunu amaçları doğrultusunda kullanmak isteyenler er ya da geç tarihin sayfalarında hak ettikleri yeri alacaklardır.

Ve Türkiye Cumhuriyeti İlelebet Payidar Kalacaktır.

Rize’de doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Rize’de tamamladı. Lisans eğitimini işletme alanında, yüksek lisans eğitimini; Eğitim Bilimleri, Eğitim Yönetimi ve Denetimi alanında tamamladı. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Eğitim Yönetimi ve Politikaları Ana Bilim Dalı, Eğitim Yönetimi ve Teftiş Doktora Programına devam etti. Eğitim iş kolunun çeşitli kademelerinde görev yaptı. 21.02.2019 tarihinde kamudaki eğitim yöneticiliği görevinden emekli oldu. Eğitimci-Yazar-Şairin; TODAİE Hazırlık Kılavuzu, iki adet şiir, on bir adet çocuk ve genç edebiyatı olmak üzere toplam 14 adet kitabı bulunmaktadır. Ayrıca eğitim bilileri aralında ulusal ve uluslararası dergilerde yayımlanmış makaleleri bulunmaktadır. Meslek hayatı boyunca çok sayıda ulusal proje ile Avrupa Birliği projesi yazmış ve yönetmiştir. Eğitim bilimleri, proje döngüsü ve kişisel gelişim alanlarında çok sayıda eğitici eğitimi sertifikasına sahip olup yetişkin eğitimleri vermiştir. Halen çeşitli gazete ve haber sayfalarında makaleler yazmaktadır. Medya Siyaset Yayın Grubu Genel Yayın Koordinatörü ve programcılığı yapmaktadır.