Zam-matik – Yusuf İpekli Yazdı

Zam-matik – Yusuf İpekli Yazdı
Yayınlama: 30.07.2024 21:19
A+
A-

Nereden çağrışım yaptı bilmiyorum ama -matik eki kafama takıldı.

-matik ile biten eylemler veya -matik ekini sırtında taşıyan sözcükler hayatımızın ne kadarını, ne kadar etkiliyor diye düşündüm durdum.

Bu sözcükler beni dönek koyun* misali yarı çapı yarım metre olan fasit daire** içine hapsetti.

Derledim ben de…

Ortaya geniş yelpazeli şu kavramlar çıktı.

İşe girmek, görevde yükselmek, ihale almak için kullanılan, mevcut iktidarla prim üstüne prim yapan, cennetin anahtarı kabul edilen, çoğunlukla saf ve tertemiz insanların saf ve tertemiz duygularını istismar etme aracına dönüşen zikirmatik…

Her iki adımda birine rastladığımız, önünde diz çöktüğümüz, genellikle memur, işçi veya memur emeklisinin yoğun olarak kullandığı, krediyi kredi ile kapatma aracına dönüşen, zorunlu uğrak noktamız bankamatik…

Laboratuvar da üretildiği gibi gibi ortada duran corona virüsü ile herkesin hayat arkadaşı olan, kapitalizmin kolay para kazanma aracı da diyebileceğimiz, hepinizin cebinde iki, üç tanesini taşıdığımız, şifre istemeyen sanal alışverişlerin baş kahramanı dokunmatik…

Benzinliklerdeki pompaların, raflardaki alkol ve sigaranın, tezgahlarda yer alan her türlü yiyecek ve içeceğin, kiranın, her türlü verginin uğradığı baş belası, onların deyimiyle fiyat ayarlaması olan sistematik…

Hemen hemen aynı anlama gelen otomatik…

Yürüyüşümüz, konuşmamız, giyimimiz, boyumuz, kilomuz ve attığımız havayla sadece kendimizi değil hitap ettiğimiz veya hedefe koyduğumuz kitleyi doğrudan ve cepheden etkileyen, örneğin “van münit” söylemiyle somutlaşarak sonuçları itibariyle ve genellike masum halkı dipsiz kuyuya atan karizmatik…

Faydacıyım ama faydam kendime diye tanımlayabileceğimiz, temsil misal bir alyans göstererek sıfırdan başlayıp çok kısa sürede dünyanın sayılı zenginleri arasına girme kabiliyeti olarak tanımlayabileceğimiz bambaşka bir felsefi akım, pragmatik…

Çöpten ekmek arayan ana, süt içemeyen bebe, et yiyemeyen birey, çocuk işçi, çocuk gelin, evlenmeyen sevgili, kira ödeyemeyen aile, umudu tükenmiş gençlik ve bunların yürek yakan duygu durumu, travmatik…

Üç maymun: “Duyma, görme, konuşma…” Eleştirme alkışla, düşünmene gerek yok çünkü ben düşünüyorum, sorgulama ayıp, her dediğime inan çünkü ben güven doluyum, yetinmesini bil yoksa ceheneme gidersin, tarikatlar iyidir onlara sıkı sarıl, cennette huriler var gözünü aç sloganlarının ete kemiğe bürünmüş hali, doğmatik…

İçinde yalan, adaletsizlik, mağdur, hırsızlık, haksızlık, kaçakçılık, dolandırıcılık gibi hem hukuksal ve ahlaki olarak yasak olan her türlü kötülüğün oluşturduğu karışım, aromatik…

Tema etrafında oluşan veya oluşturulan yapı. Siyeseten önemli bir propaganda aracı. Örneğin büyüme hızımız. Bu hızla kalkındığımızı veya geliştiğimizi iddia etme sanatı. Bir nevi uyku hapı da olan tematik…

TÜİK gibi kurumların kafa ve mide bulandıran açıklamalarının süslü halini gösteren, grafikler topluluğu, şematik…

Köylünün, esnafın, sanayicinin, engellinin, emeklinin, öğrencinin, diplomalı işsizin, asgari ücretlinin yaşadığı durum: “Dramatik…”

Genellikle anlaşılmayan, yorumu oldukça güç, gizli kapaklı mesajlar içeren, muhatabını üzmeyen, simokin ve papyonla özdeşleşen, ateşe, konsolos, büyük elçi sıfatı taşıyanların kullandığı karmaşık dil de diyebileceğimiz diplomatik…

Uluslararası sermayeyle ilişkileri düzenleyen, devletler ve uluslararası örgütlerin, bir anlamda dünyayı yöneten FED gibi yapılarla Elon Musk gibi güçlerin kullandığı ve/veya taşıdığı unvan kordiplomatik…

Artık MEB’in üvey evladı, öksüz ve yetim çocuğu, öğretmenlerin pek çoğunun bile ilgi göstermediği, oysa hayatın kendisi olan matematik…

Ve bütün bu -matikleri yıkayıp arıtmak, durulayıp tekrar kullanmak için ihtiyacınız olan, ancak fiyatı hakikaten çok yükseldiği için alamadığımız omomatik, tursilmatik, persilmatik…

Ya, zam-matik…

Onu hiç düşünmüyorum bile düşünemiyorum.

Zira, zam-matik canımızı harıl harıl yakmaya,

Duyarsız duyarlılar ise öküzün trene baktığı gibi bakmaya devam ediyor.

Değil mi ama?

Açıklamalar

————

* Dönek koyun: Küçük baş hayvanlardan daha çok koyunlarda görülen, etçil hayvan dışkılarından bulaşan, hayvanın sinir sistemini etkilyen bir hastalık. Bu hastalığa DELİ BAŞ da denir. Hastalığa yakalanan hayvan sersem gibi olur. Başını bir yana yaslar. Veya kendi etrafında ve aynı yönde döner durur.

** Fasit daire: Kendini tekrar etme ve her defasında yine başlangıç noktasına dönme. Kısır döngü.

  • YAZARIN DİĞER YAZILARINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN

1964 yılında Ankara İli Kalecik İlçesinde doğdu. Çiftçi bir ailenin çocuğu. 1985 yılında mesleğe ilkokul öğretmeni olarak başladı. Türkçe öğretmeni oldu. 20 yıl okul müdürlüğü yaptı. 35 yıl emek verdikten sonra emekli oldu. Özel eğitim alanında 3 yıl müdür olarak özel sektörde çalıştı. Halen özel eğitim öğretmeni olarak görev yapıyor. Makale, inceleme ve araştırmaları Öğretmen Dünyası, ABECE, Eğitim Yaşam, Çağdaş Eğitim dergilerinde yayımlandı. Kalecik Gazetesinde 10 yıl köşe yazarlığı yaptı. Halen HANHANA isimli kültür ve sanat dergisinin editörüdür. Şiirlerini, 1. Çığlığa çağrı 2. Sensiz akşamların yorgun geceleri 3. Gökyüzüne kafa tutan sağanak; AB projesiyle gittiği Avrupa izlenimlerini, "Okulumuz Avrupa" da isimiyle kitaplaştırdı. Basıma hazır kitap taslakları mevcut. Evli, 2 çocuğu, 3 torunu var.