12 Eylül | Murat Ağırel Yazdı

Merhaba..
İlk yazımdan önce beni tanımayanlar için kısaca kendimden bahsetmek istiyorum:

Ben Murat AĞIREL. 23 Eylül 1978’te 6 çocuklu bir işçi ailesinin 3 numaralı bireyi olarak Adana-Ceyhan’da doğdum. Çocukluğum ne mutlu ki ailem ile birlikte geçti. İlkokul, ortaokul ve liseyi Ceyhan’da okudum. Liseden sonra Mustafa Kemal Üniversitesi Otomotiv Bölümünü ardından da Eskişehir Anadolu Üniversitesi Dış Ticaret ve akabinde İktisat bölümünü bitirdim. İstanbul’a yerleştim ve 14 yıl Gümrük Komisyoncusu olarak çalıştım. Sonrasında kendi işimi kurarak ticaret hayatına atıldım ve halen devam etmekteyim.

2006 Yılında Tuncay ÖZKAN ile birlikte “Bizkaçkişiyiz” hareketinin kurucular kurulunda yer aldım. Tüm Türkiye’de örgütlenme aşamasında ve sonrasında aktif olarak görev aldım. Bu oluşumda İstanbul İl Başkanlığı görevini üstlendim. Cumhuriyet mitinglerinin bazılarında tertip komitesinde bulundum. Bizkaçkişiyiz Platformu ile birlikte Hukuka Saygı ve Şehitlerimize Saygı mitingleri düzenledim. 3’ü çok büyük olmakla birlikte 5 adet “Türkiye Forumu” düzenledim. Küçük-büyük toplamda binlerce yürüyüş, panel ve toplantılar düzenledim. Memleket Sevdalıları Derneği Kurucu Genel Başkanlığı ve üç dönem Genel Başkanlık görevlerinde bulundum. Yeni Parti MKYK ve İstanbul İl Başkanlığı görevlerinde bulundum. Kumpas davası olan Ergenekon davasında da hâlihazırda sanık durumundayım.

Yukarıda anlatmış olduklarım ve yaşadıklarım, Adana’dan ayrıldıktan sonra biri bana anlatsa gülüp geçeceğim aklıma hayalime gelmeyecek deneyimlerimdir. Zaman içerisinde yaşadıklarım ile ilgili detayları sizlerle de paylaşacağım.

Neden yazmak istedim? Çok açık ve net ifade etmem gerekirse Mustafa Kemal ATATÜRK’ün devrimlerinin ışığıyla onun yolunda yılmadan, yorulmadan, usanmadan yürüyen ben sahada yaşamış olduğum tecrübe ve birikimleri ülkesi için bir şeyler yapmak isteyen vatansever dostlara aktarmak, onları cesaretlendirmek, bilgilendirmek; meydana gelen güncel olaylar hakkında var olan korkak, yalaka, yandaş sözde yazar bozuntularının gündemi değiştirme girişimlerine, korkmadan yazan aydınlık kalemler kadar olmasa da onlar gibi bir duruş sergilemektir.

Doğan AVCIOĞLU’nun 4 Nisan 1962 tarihinde YÖN dergisinde yazdığı gibi “Tek kelime ile halk, ileriye gitmek istiyor. İleriye gitmek isteyen halk gerici olamaz. Gericiler, halk ile iktidar arasına girerek, onu uyutmaya uğraşan mutavassıtlardır…” İşte tam da ben bu dönemde sayıları her gün artan, karanlığın en zifiri halini yaymak çabasında olan “mutavassıt” kadrosuna karşı, TÜRK Ulusu’nun genlerinde bulunan İLERİCİLİK meşalesini karanlığın taşeronlarına karşı korkusuzca taşımak isteyen bir Türkiye Cumhuriyeti yurttaşıyım.

Yazılarımda Doğan Avcıoğlu’ndan bolca alıntılar göreceksiniz. Sosyal medyada yazdığım yazılarda beni takip edenler, tanıyanlar bilirler. Yazılarımda kulaktan dolma, yalan ya da onaylanmamış bir bilgi göremeyeceksiniz.

12 EYLÜL BİTTİ Mİ?

“Türk Silahlı Kuvvetleri, İç Hizmet Kanunu’nun verdiği Türkiye Cumhuriyeti’ni kollama ve koruma görevini yüce Türk milleti adına emir ve komuta zinciri içinde ve emirle yerine getirme kararını almış ve ülke yönetimine bütünüyle el koymuştur.”

Tam tamına 37 yıl geçti 12 Eylül Faşist Darbesinin üzerinden. “Milli Güvenliğin tesisi”, “istikrar”, “sağ-sol” çatışmaları bahanesi ile o dönem Genelkurmay Başkanı olan Kenan Evren başkanlığındaki MGK, ülkenin yönetimine el koymuş ve radyolardan bu bildiri okunmuştu..

MGK’nin görevi üstlenmesi ile birlikte Süleyman Demirel ve Bülent Ecevit Hamzakoy’a, Necmettin Erbakan ve Alparslan Türkeş Uzunada’ya gönderildi. Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Bülent Uslu’ya hükümet kurduruldu. Yeni Anayasa hazırlandı ve sandık başlarında askerlerin beklediği, tek taraflı propagandanın yapıldığı son derece şeffaf bir oy verme yöntemi ile yeni Anayasa oylandı. Halk yeni Anayasa’ya yüzde 92 ile EVET dedi…

-12 Eylül Dönemi’nde Tutuklu Gazeteci sayısı 31.
-15 yıllık AKP döneminde Tutuklu Gazeteci sayısı 71 (CHP Milletvekilleri Veli Ağbaba, Özgür Özel ve Nurettin Demir’den oluşan CHP Cezaevleri İnceleme ve İzleme Komisyonunun raporu)

-12 Eylül Dönemi’nde 388 bin kişiye pasaport verilmedi.
-15 yıllık AKP döneminde yaklaşık 150 bin kişinin pasaportları iptal edildi. ( CHP Milletvekili Şenal Sarıhan’ın derlemelerine göre)

-12 Eylül Dönemi’nde 23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu.
-15 yıllık AKP döneminde 61 öğretim kurumu, 223 kurs ve etüd merkezi, bin 125 dernek, 129 vakıf ve 19 sendika kapatıldı.

-12 Eylül Dönemi’nde 3 bin 854 öğretmen, üniversitede görevli 120 öğretim üyesi ve 47 hâkimin işine son verildi.
-15 yıllık AKP döneminde 4 bin 931 akademisyen, 1873 kişi YÖK’ten, 33 bin 150 kişi ise Milli Eğitim Bakanlığından ihraç edildi.

-12 Eylül Dönemi’nde 30 bin kişi sakıncalı olduğu için işten atıldı.
-15 yıllık AKP döneminde 65800 kişi işlerinden atıldı.

-12 Eylül Dönemi’nde 8 bin 404 kişi örgüt üyesi olmak suçundan yargılandı.
-15 yıllık AKP döneminde 71 bin 234 bin yurttaş cezaevine atıldı.

-12 Eylül Dönemi’nde 47 hâkimin işine son verildi.
-15 yıllık AKP döneminde 3920 hâkimin işine son verildi.

-12 Eylül Dönemi’nde 43 kişi cezaevinde intihar etti.
-15 Yıllık AKP döneminde 41 kişi cezaevinde intihar etti.

-12 Eylül Dönemi’nde yerel yönetimlere askerler getiriliyordu.
-15 yıllık AKP döneminde kayyumlar getiriliyor.

-12 Eylül Dönemi’nde Meclis kapatıldı.
-15 yıllık AKP döneminde Meclis işlevsiz hale getirildi.

-12 Eylül Dönemi’nde Erdal EREN’in yaşı büyütüldü idam edildi.
-15 yıllık AKP döneminde Berkin ELVAN 15 yaşında, Ali İsmail KORKMAZ 19 yaşında öldürüldü.

(…)

Tam tamına 37 yıl önce bu kabus yaşandı… Yaşanan buhranlardan dersler alıp kazanımlar sağlayacağımız yerde o günleri kendine örnek alan bir Hükümet ile hâlihazırda daha beterini yaşamaktayız…

Yani dostlarım, gericilik sadece isim değiştirerek devam ediyor, 12 Eylül artarak devam ediyor…