24 Kasıma dört var. Öğretmenler gününe dört…
Öncelikle Başöğretmenimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk nezdinde tüm öğretmenlerimizin “Öğretmenler Günü“nü canı gönülden kutluyorum.
Ancak, öğretmenlerin çay makinesini, su içeceği sebili tasarruf gerekçesiyle kaldırtmayı marifet sayan milli eğitim bakanına süslü cümlelerini dikkate almadan kırk yılın birikimiyle açıkça soruyorum: “24 Kasım mı, 24 hasım mı?”
O zaman, o 24 kritik soruyu ben sorayım siz karar verin.
1-24 Kasım, Atatürk’ün millet mektepleri başöğretmenliğini kabul ettiği gündür. Atatürk, bilim ve düşünce düşmanı bir profesör olarak milli eğitimin başında oturmayı nasıl içinize sindiriyorsunuz?
2-Atatürk Cumhuriyeti’nin temel ilkesi laiklik olmasına rağmen yaptığınız açıklamaya göre laiklik karşıtı birisiniz. Çünkü laikliği cami kapatan, camileri ahıra çeviren, baş örtüsüne düşman, Kuran öğrenmeyi yasaklanan zihniyet olarak nitelediniz. Yazık, ayıp, günah! Oysa laiklik din ile devlet işinin ayrılması, inanç ve ibadetin özgürce yaşanmasının en büyük teminatıdır. Siz bu anlayışla devletin en önemli koltuğu olan eğitimin başında nasıl oturuyorsunuz? Yoksa attığınız her imzayı devletin temel kurallarını yok sayarak mı atıyorsunuz?
3-Mülakatın sizin için anlamı nedir? Mülakatı elek olarak kullanmak kul hakkı mıdır, değil midir? İnancınıza göre kul hakkı yemek mübah mı, değil mi? Atanmayan öğretmen deyince sizin için bir anlamı var mı bilmiyorum ama, yine de akademisyen (!) olarak soruyorum, aklınıza ne geliyor? Atanmayan öğretmen deyince sizin için bir anlamı var mı bilmiyorum ama, yine de yine bir akademisyen olarak tekrar soruyorum, aklınıza ne geliyor?
4-Öğretmenleri öğretmen, uzman öğretmen, başöğretmen olarak ayrıştırmayı nasıl başardınız? Bundan muradınız nedir?
5-Pedagojik formasyonu olmayan, dini bilgisi bile tartışma konusu yapılabilecek cemaat ve tarikat mensuplarının derslere girerek öğrencilerin tertemiz beyinlerini karıştırmaları sizin inancınıza göre günah mı, değil mi?
6-Öğretmenlerin adil bir biçimde ödüllendirilmediğini Mısır’daki Sağır Sultan bile bilirken siz bilmiyor musunuz? Alınınız secdeye değince vicdanınız sızlıyor mu, sızlamıyor mu?
7-Çocuklar temiz olmayan ortamlarda eğitim almaya çalışıyor. Çocuğunuzun, torununuzun böyle bir ortamda derse girmesini nasıl karşılardınız?
8-Yedi milyon çocuk her sabah derslere aç giriyor. Aç çocukların hayali uykunuzu kaçıyor mu, kaçmıyor mu
9-Örneğin son LGS’ye kaç çocuk girdi? Bu sınavda kaç çocuk sıfır çekti, neden? Yine son üniversite sınavlarına kaç genç girdi? Peki, bu sınavda kaç genç sıfır aldı, neden? Sahi, PİSSA’dan, olmadı Mevlana’dan ne haber…?
10- Son eğitim öğretim yılında ilk okulda, orta okulda, lisede kaç çocuk okulu terk etti? Bu terkte payınız var mı? Hangi önlemleri, neden almadınız?
11-Çocuklar neden MESEM’lere yöneldi? Çocuklara verdiğiniz üç kuruşun etkisi var mı? Aileler çocuklarının MESEM’den alacağı bu üç kuruşa nasıl muhtaç hale geldi, getirildi? MESEM’lerde kaç çocuk hayatını kaybetti?
12-Bir gecede on binlerce okul müdürünü, müdür yardımcısını, şube müdürü hariç tüm il, ilçe, merkez teşkilatı yöneticisini bir gecede görevden aldığınızı hatırlıyor musunuz? Hani şu bakanlığın hafızasını sıfırladığınız dönemden söz ediyorum. Bir siz kalmıştınız ya hani. Sonra da bir gecede profesör olup rektörlüğe atanmıştınız. Bu uygulamanız tek tek yargıdan dönmüş göreve dönen yöneticiler geriye dönük haklarını almıştı ya hani. Hazinenin uğradığı zararı hesap ettiniz mi hiç? Bu hususta hiç vicdan muhasebesi yaptınız mı?
13-Açık lise kayıtlarını geçen yıl neden güçleştirdiniz? Bu uygulamadan bu yıl neden vazgeçtiniz? İki arada bir derede kalan çocukların hesabını da mı ahirette vereceksiniz?
14-Güzelim Türkiye’yi çağdaş dünyadan kopararak yüz yıl geriye götürecek Türkiye yüzyılı maarif modeli istikbal vadediyor mu, etmiyor mu? Bu çağ dışı uygulanmadan beklentiniz nedir? Yirmi iki yılda müfredatı kaç sefer, neden değiştirdiniz? Türkiye yüzyılı maarif modeline kaç para harcadınız, kaç para harcayacaksınız? Maarif vakfı ile ilgili düşüncenizi merak ediyorum. Bu vakfa kaç lirayı niye transfer ettiniz? Burası bir arpalık mı, değil mi?
15-Milli eğitimi her biri birer kartele dönüşmüş, rant kavgaları ayyuka çıkmış, iyi niyetli, tertemiz insanımızın halisane duygularını sömüren tarikat ve cemaatlere neden teslim ettiniz? Şu anda bakanlığınızda hangi tarikat / cemaatlerin etkin olduğunu biliyor musunuz? Bu tarikat ve cemaatlerin yarın bir gün başımıza açacağı belanın farkında mısınız, değil misiniz? Bu konuda geçmişten ders aldınız mı, almadınız mı?
16-Ülkemizde özel yurt, kaçak yurt, özel kurs, kaçak kurs, cemaatlere ait merdiven altı medrese, tarikatlara ait denetimsiz okul size tanıdık geliyor mu, gelmiyor mu? Bu konuda bir planınız, programınız, ayağı yere basan tedbiriniz var mı, yok mu?
17-Eğitim sistemi içinde özel okul oranını yüzde kaçtan yüzde kaça çıkardınız? Özel okulları yeteri kadar denetleyebiliyor musunuz? Özel okul ücretlerinden haberiniz var mı? Özel okullara ücretsiz olarak dağıttığınız kitapların kapağının açılmadığını bile bile hala niye dağıtmaya devam ediyorsunuz? Özel okullardaki yemek, servis, ders kitabı veya yardımcı kaynak adı altında yapılan soyguna neden dur diyemiyorsunuz?
18-Özel okul öğretmenleri, rehabilitasyon merkezi öğretmenleri, ücretli öğretmenler açlığa mahkum yaşıyor. Başkaları gibi siz de açlığı imtihan olarak mı görüyorsunuz? Duyarsızlığınızın nedeni nedir?
19-Okul ve kurumlara müdürleri, müdür yardımcılarını, il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerine il milli eğitim müdür yardımcılarını, şube müdürlerini, merkez teşkilatına daire başkanı, genel müdür yardımcısı, genel müdürleri, eğitim ateşlerini hangi nesnel ölçütlere göre atıyorsunuz? Referans aldığınız tarikat, cemaat, sendika var mı? Bunların en muteber olanı hangisi? Liyakat kavramı size göre nedir? Atamalarda kul hakkına giriyor musunuz?
20-Şu dindar ve kindar nesil meselesini ne yaptınız? Hani dindar ve kindar nesil dedikçe ateist ve deist oranı olağanüstü yükseliyor da, merakım ondan. Dindar ve kindar nesil özleminize, bu özlemin hayata geçmesi için harcadığınız olağanüstü gayret ve çabanıza karşın deist ve ateist nesil yetişiyor olması sizi günahkar yapıyor mu, yapmıyor mu?
21-İnceleme ve soruşturma hususuna girmek bile doğru değil. Çünkü her incelemeye, her soruşturmaya müdahilsiniz. Teftiş sistemini iki güne bir bunun için mi değiştirdiniz yoksa? Kaç dosyayı niçin kapattırdınız?
22-Tarih profesörüsünüz değil mi? O zaman sizi iyi hatırlayacağınız yakın tarihe götürüp sorayım. Sayın cumhurbaşkanı sık sık “eğitimde bir türlü başarılı olamadık” diyor(du). Bunu niçin söylüyor(du)? Hala aynı görüşte mi? Bu arada ne zaman kabine değişikliği konuşulsa adınız bakanlıktan af isteyecekler arasında geçiyor. Neden? Sayın cumhurbaşkanı sizi görevden alacak mı? Şu laiklik çıkışınızın altında görevden alınma fobisi var mı, yok mu?
23-Büyük umutlarla, büyük büyük büyük paralar vererek temin edip dağıttığınız tabletlerin akıbeti ne oldu? Akıllı tahtalar akıllı mı, değil mi? Bu tabletler çocukları sanal dünyaya hapsetti mi, etmedi mi? Bu sanal dünya beyinleri uyuşturmakla kalmayıp uyuşturucunun da önünü açtı mı, açmadı mı? Dur dur, uyuşturucu kullanma yaşının kaça düştüğünü size rapor ettiler mi, etmediler mi?
24-Ve ilkokul 4. sınıftan itibaren seçmeli derslerle birlikte okuttuğunuz din kültürü dersinin merkezi sınavlardaki başarı ortalaması yüzde kaç? Dini niçin öğretemiyorsunuz?
İkinci sınıftan itibaren okuttuğunuz İngilizce öğrenciler için neden korkulu rüya? Çocuklar neden okuma ve yazma öğrenemiyor, neden dört işlemden bihaber?
Yok artık!
“Bu bakanlık hangi ülkenin, hangi bakanlığı, bakanı kim? Ben olsam hemen azletmekle kalmaz, suç duyurusunda bulunurdum.” dediniz.
Yemin et!
Eee, iyi ya…
“Yalan, yanlış, iftira dolu cümlelerle laikliğe saldıran, kirli çamaşırları temizlemek bir yana delik deşik hatta paramparça eden, zifiri karanlıkta okul yoluna düşen çocukları dikkate almayan, bir tostla bir ayrana bile hasret kaldığı halde kantinlerin önünden dahi geçemeyen çocukları umursamayan bakan (?) sizin de öğretmenler gününüz kutlu olsun (!) o zaman…”