Tam 35 yıl…
Bir ömrün, bir ideallerin, bir aydınlık sevdasının kanla susturulmaya çalışılmasının üzerinden koskoca 35 yıl geçti. O gün, karanlık eller Ankara’da bir aydını, bir hukukçuyu, bir Atatürkçüyü susturduğunu sandı. Ama Muammer Aksoy’un sesi, kalemi ve mücadelesi asla susmadı, susmayacak!
Prof. Dr. Muammer Aksoy, sadece bir hukuk insanı değildi; o, cumhuriyet değerlerine kendini adamış bir mücadeleciydi. Türk Devrimi’ni savunmak, Atatürk ilke ve inkılaplarının yılmaz neferi olmak onun yaşam felsefesiydi. O, düşünceye pranga vurulamayacağını bilenlerdendi. Özgürlük için, demokrasi için, laik ve çağdaş bir Türkiye için hiç durmadan çalıştı. Bu yolda tehditler aldı, baskılar gördü ama geri adım atmadı. Çünkü o, yılmaz bir Atatürkçüydü!
Muammer Aksoy, Atatürkçü Düşünce Derneği’nin kurucu genel başkanı olarak halkın aydınlanması için savaş verdi. Bilginin ve fikrin en büyük silah olduğuna inanıyordu. Kalemiyle, söylemiyle, yazılarıyla hep bu toprakların çağdaşlık yolundan sapmaması için çabaladı. Ama işte, cehalet ve karanlık yine korktu; yine bildiği yönteme başvurdu: Susturmak, yok etmek, kan dökmek!
31 Ocak 1990’da hain pusuların en alçağı kuruldu. Karanlık eller, özgür düşünceyi hedef aldı. Ama unuttukları bir şey vardı: O gün o silahlar sadece bir insanı bedenen hayattan kopardı ama fikirlerini öldürmeye yetmedi! Hatta tam tersine, Muammer Aksoy’un katledilişi, onu bir fikir abidesine, susturulamaz bir ses hâline getirdi.
Bugün, 35 yıl sonra hâlâ aynı soruları soruyoruz: Kimler bu cinayetin azmettiricileriydi? Kimler susturmak istedikleri aydınların yerine cehaleti, biat kültürünü koymayı amaçladı? Kimler Atatürk’ün devrimci ruhundan bu kadar korkuyordu? Ve en önemlisi: Biz, Muammer Aksoy’un mirasına sahip çıkabildik mi?
İşte tam bu noktada bize düşen büyük bir sorumluluk var. Muammer Aksoy’un susturulmak istenen sesi bizim sesimiz olmalı. Kalemi elimizden bırakmamalıyız. Bilimden, akıldan, laiklikten asla taviz vermemeliyiz. Atatürk’ün yolundan yürümek, bu uğurda bedel ödemiş aydınlarımızın emanetine sahip çıkmak demektir. Bizler yılmayacağız, korkmayacağız, boyun eğmeyeceğiz!
Muammer Aksoy, susturulamadı. Fikirleriyle, cesaretiyle, mücadelesiyle hâlâ aramızda. Adını, mücadelesini ve emanetini unutmayacağız, unutturmayacağız!
Nur içinde yat Muammer Aksoy… Senin izinden yürüyoruz!