Anayasa Değişikliği

Anayasa Değişikliği
Yayınlama: 05.12.2022 13:13
A+
A-

28 Kasım Pazartesi günü sunulan ve altılı ganyan tarafından hazırlanan 84 maddeden oluşan, 156 sayfalık “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Anayasa Değişikliği Önerisi” tam anlamıyla yarı başkanlık sistemidir.

16 Nisan 2017 tarihinde mühürsüz oylar geçerli sayılarak, rejim değiştirilmiş ve tek adam yönetimine geçilmişti. Bugün “tek adam rejimini değiştireceğiz” diye yola çıkanlar, sahte oy pusulaları ile rejim değiştirilirken, sessiz kalmış, tepki vermemişlerdi. Bakalım beş yıl sonra tepki vermek için yola çıkanların ne yapacaklarını göreceğiz?

Yarı başkanlık sisteminde, başkanları halk seçer. Başkanların parlamento seçimlerini yenileme yetkisi vardır ve bunun yanında yürütme yetkisi de vardır. Altılı ganyanın önerdiği anayasa değişikliğinde de aynıları bulunmaktadır. Oysaki parlamenter sistemlerde cumhurbaşkanını parlamento seçer, cumhurbaşkanının parlamento seçimlerini yenileme yetkisi yoktur ve yürütme yetkisi cumhurbaşkanı ile bakanlar kurulunundur.

1924 Anayasası hazırlanırken milletvekillerinin çoğu “Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilsin” önerisi yapmışlardı. Mustafa Kemal Paşa, Meclis kürsüsüne çıkarak bu öneriyi şöyle reddetmişti: “Efendiler, Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi mahzurludur. Vekillerin seçmesi en iyisidir. Nedenine gelince: Yarın birisi çıkar, “Beni halk seçti” diyerek krallığını ya da diktatörlüğünü ilan ederse demokrasi tehlikeye girer. Tarihte örnekleri çoktur.”

Anayasa değişikliği önerisinde demokrasinin en önemli ölçütlerinden biri olan “toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı” konusunda, ‘genel ahlak’ üzerinden bu hakkı sınırlamak büyük bir yanlıştır. Genel ahlak iktidarlar tarafından yanlı olarak kullanılabileceği gibi hak sınırlamada kolayca gerekçe yapılabilecek bir kavramdır.

Partilere kapatma davası açabilmek için TBMM’nin izninin gerekmesi son derece yanlıştır. Yargı görevini, yasamanın yapmasının büyük sakıncaları vardır ve sonuçları ağır olur. Bu düzenlemeyle iktidar ya da iktidar ortağı olan partilerin kapatılması olanaksızdır. Anayasa Mahkemesi başta olmak üzere yüksek mahkeme üyelerini TBMM’nin seçmesi, yargının siyasallaşması demektir. Parlamenter sistem için demokratik bir anayasa hazırlığında olanlar, daha dikkatli ve bilinçli olmak zorundadırlar.

Seçimlerde %1 ve üzeri oy alan siyasi partilerin hazine yardımı almaları da yanlıştır. Vatandaşlardan, kamu giderlerini karşılamak üzere ve mali güçlerine göre alınan vergilerin, siyasal partilere hazine yardımı olarak verilmesi, tartışılması gereken bir durumdur. Refah durumu yüksek ülkelerde siyasi partilere hazine yardımı yapılmaktadır ama ekonominin sürekli kötüye gittiği ülkemizde bu konu üzerinde tekrar düşünülmelidir.

Bunların yanında olumlu öneriler de vardır. Ancak Anayasanın ilk dört maddesi ve devletin çatısı hakkında ne amaçlandığı belli değildir. Aslında 1961 Anayasası güncellenerek, her türlü sorunu kısa sürede çözmek mümkündür. Fakat altılı ganyan, 1961 Anayasası hakkında olumsuz görüşe sahiptir ve 1921 Teşkilatı Esasiye kanununa sarılmaktadır.

Bugün toplumun gündeminde öncelikle ekonomik kriz, işsizlik, hayat pahalılığı, enflasyon, yoksulluk bulunmaktadır. Hemen hemen her gün gelen zamlarla boğuşan toplum, yoksulluk sınırının altında yaşamaktadır. Kasım ayında dört kişilik ailenin yapması gereken toplam harcama yani yoksulluk sınırı 25.365 TL’dir. Aynı şeklide açlık sınırı ise 7.785 TL’dir ve asgari ücretten 2.285 TL fazladır. Enflasyon %150’lerin üzerindedir. Türk Liramız, yabancı paralar karşısında sürekli değer yitirmektedir. Ülkemiz büyük bir yolsuzluk ve savurganlık sarmalında boğuşmaktadır. Gençler gelecekten umutsuzdur, toplum kaygılıdır.

Bu koşullar altında toplumun, ne siyasi iktidarın gerçek olmayan sözlerine, ne de altılı ganyanın anayasa önerilerine ilgisi yoktur. Yaşam savaşı tüm toplumu vurmuştur. Üretim olmadan, yoksulluktan kurtulamayacağını siyasi partiler anladığı zaman, yeni yeni gelişmelerin olacağı kuşkusuzdur. Toplum çözüm beklemektedir.

Azim ve Karar, 5 Aralık 2022.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR:

13 Temmuz 1959 tarihinde İstanbul’da doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini Ankara’da tamamladı. Jeoloji Mühendisliği Bölümü (1983) ve İşletme Bölümü (1998) mezunu. Lisans üstü çalışmalarını Trafik Planlaması ve Uygulaması anabilim dalında (2002) ve Hayvancılık İşletme Ekonomisi anabilim dalında (2003) tamamladı. 1983-1985 yıllarında ODTÜ Mimarlık Fakültesi’nde yarı zamanlı öğretim görevlisi olarak çalıştı. 1986-1987 yılları arasında Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nda yedek subay olarak askerlik görevini tamamladı. 1988-2006 yılları arasında Hacettepe Üniversitesi’nde Öğretim Görevlisi olarak çalıştı. 2006-2018 yılları arasında Gazi Üniversitesi’nde Öğretim Görevlisi olarak çalıştı. Gazi Üniversitesi’nin bölünmesiyle 2018 tarihinden beri Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi’nde Öğretim Görevlisi olarak çalışmaktadır. 1993 yılında “Bilgisayara Giriş ve Basic” ile “Fotogrametri” kitaplarını yayınladı. Mart 2019 tarihinde “İnadına Cumhuriyet” adlı kitabını yayınladı. Kasım 2021 tarihinde “Türkiye Uçuyor” adlı kitabını yayınladı. Bir süre Cumhuriyet ve Ulus Gazeteleri ile Türkiye Sorunları Dergisi’nde yazı yazmıştır. Kasım 2005-Haziran 2020 tarihleri arasında İlk Kurşun Gazetesi’nde her hafta yazıları yayınlanmıştır. Halen Azim ve Karar Sitesinde yazı yazmaktadır. “Parçalanma Dil İle Başlar” makalesiyle, Dil Derneği tarafından 26 Eylül 2016 tarihinde 84. Dil Bayramı Onur Ödülü’ne layık görülmüştür. Atatürkçü Düşünce Derneği’nin eski Genel Sekreteri’dir. 1961 Anayasası ve Çağdaş Demokrasi Vakfı’nın Başkanı’dır. Halen Tüm Öğretim Elemanları Derneği’nin (TÜMÖD) Genel Sekreteri’dir. Evli ve iki çocuk babasıdır.
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.