Mayıs seçimlerini kazanan AKP iktidarı, yeni hükümetle işbaşı yaptı. Hemen ardından zam yağmuru başladı. Akaryakıt başta olmak üzere birçok hizmete ve mala zam yapılıyor. Döviz fiyatları uçuşa geçti. Seçim sırasında 19,94 TL olan dolar kuru şimdi 25,70 TL seviyesine ulaştı. Asgari ücret net 11.402 TL oldu; en düşük memur maaşının 22.000 TL olacağı dillendiriliyor.
Ancak ardı arkası kesilmeyen ve daha da artacak olan zamlar nedeniyle çalışanlara yapılacak zamların çok kısa sürede eriyeceği bilinmektedir. Enflasyon alıp başını gitmişken, yoksulluk ve açlık tavan yapmışken, işsizlik büyük boyutlara ulaşmışken siyasi iktidarın gündemi farklıdır. Eğitimi iyice dinselleştirmek için okullara imam atanmaktadır. Laiklik ilkesi tamamen yok edilmek istenmektedir. Siyasi iktidar seçimlerin hemen ardından yeni anayasa yapmak ve rejimi tam anlamıyla değiştirmek için düğmeye basmıştır.
Anayasa değişikliği, halk oylamasına bile gerek kalmadan bu parlamentodan kolaylıkla geçebilecektir. Bugünkü parlamento ülkemizin gördüğü en tutucu, en gerici ve genel başkanların sözünden çıkmayan en biatçı parlamentodur. Bu parlamentonun oluşumuna CHP yönetimi oy oranı bindeler seviyesinde olan minicik partilere yaklaşık 40 milletvekili vererek destek olmuştur. Bu milletvekilleri de siyasi iktidarın anayasa değişikliklerine onay vermektedir. CHP yönetimi de siyasi iktidara bu konuda kapıları baştan kapatmadı, görüşebileceklerini bildirdi. Yeni seçilen CHP milletvekillerinden kaç kişinin anayasa değişikliğine destek vereceği şimdilik bilinmemektedir.
Mayıs seçimlerinin yitireni kesinlikle CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Ancak parti merkez yönetim kurulunu değiştiren Kemal Kılıçdaroğlu, başarısızlığı üzerine almamış ve her seçim sonrasında yaptığını yineleyerek, gündem değiştirme ve CHP’yi bitirme projesine kaldığı yerden devam etmektedir.
Ülkemizin büyük sorunları varken gündem sürekli CHP haberleriyle, kurultay süreciyle meşgul edilmektedir. Başarısız olduğunu kabul etmeyen genel başkan ile yeni kurultay hazırlıkları başlatılmıştır. Kemal Kılıçdaroğlu söz verdiği halde, CHP’de parti içi demokrasi işletilmediği gibi, tek aday listeleri ile yönetimler belirlenmektedir. Bu koşullarda yapılacak kurultay ne değişiklik yaratacaktır?
Kuruluş felsefesinden ve antiemperyalist özünden uzaklaşan, Kemalist ideolojisinden utanan CHP, ‘helalleşme’ çağrılarında bulunmaktadır. Kemal Kılıçdaroğlu, sürekli sağa açılarak, CHP’nin ideolojisini bitirmekte ve hep yenilmektedir. Sağdan güvenip aldığı AKP’nin kurucusu ve beş yıl başbakan yardımcılığında bulunan Abdüllatif Şener’in istifasına şaşıranlara da şaşırmak gerekir. Tekke ve zaviyelerin açılmasını savunan, Kemal Kılıçdaroğlu’nun en yakınlarından, en güvendiği ve HAS Partiden gelen Bülent Kuşoğlu’nun diğer sağdan gelenlerden ne farkı var? Millet ittifakını oluşturan genel başkanların, CHP’ye hiçbir getirisi olmadığı gibi, götürüsü olduğu görülmüştür. CHP ilkeleriyle örtüşmeyenler partiye alınırken övgü düzenlerin, ayrılınca kötü söylemde bulunmaları da ideoloji eksikliği olarak kabul edilmelidir. Abdüllatif Şener’e sövenler, Sadullah Ergin’e oy vermişlerdir; işte ideolojik boşluğun insana neler yaptırdığı görülmektedir.
CHP’de değişim böyle sağlanamaz. Özellikle laiklik ilkesini görmezden gelirseniz, ayaklar altına alırsanız CHP programını yok saymış, anayasayı da ihlal etmiş olursunuz. CHP genel başkanlığı için adı geçen diğer adaylar ülkemizdeki laiklik karşıtı hareketler hakkında ne düşünmektedir, bu konuda çözüm önerileri var mıdır? Laiklik ilkesine sahip çıkmayanlar, CHP’de genel başkan olsa, yönetici olsa ne değişecektir? Atatürk’ün koltuğuna oturmak isteyen genel başkan adayları, CHP’den Atatürk’ün izleri silinirken hiç ses çıkartmamışlardır; aynı yönde devam edecekleri bellidir. Değişimin ideolojik şekilde yapılması gereklidir, yoksa kişilerin değişimiyle hiçbir başarı gelmez.
81 il başkanının “sonuna kadar arkandayız” diyerek, Kemal Kılıçdaroğlu’na destek bildirisi, parti içinde demokrasi olmadığının kanıtıdır. Destek veren il başkanlarından hangisi seçimlerden sonra yaşanılan süreç hakkında üyelerin fikirlerini almıştır? Bu gidişle Kemal Kılıçdaroğlu, kurultay’da yine kendisini seçtirecek ve yerel seçimlerde CHP’nin elindeki belediyeleri AKP’ye teslim ederek, görevini tamamlayacaktır. Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP yönetimi öncelikle ideolojik savrulmanın ve yaşanan sonuçların hesabını vermelidir.
Bu koşullarda, CHP’de bir genel başkan değişiminden çok daha fazlası gerekir; aksi takdirde, ana muhalefet konumunun korunması bile mümkün gözükmemektedir. 20 Haziran Salı günü CHP grubunda konuşan Kemal Kılıçdaroğlu “en zor koşullarda Türkiye’yi aydınlığa çıkarmak bizim görevimizdir. Değil 6’lı masa Türkiye’nin aydınlığa çıkması için gerekirse 16’lı masa kuracağım” söyleminde bulundu. İdeolojiyi bırakarak bu mantıkla 616’lı masa kurulsa bile değişen bir şey olmayacaktır; yitiren hep CHP olacaktır.
Bugün CHP, cumhuriyetçilik, milliyetçilik (ulusçuluk), devletçilik (kamuculuk), halkçılık, laiklik, devrimcilik gibi vazgeçilmez ilkelerin yeniden hayata geçirildiği, yeni bir örgütlenme anlayışıyla siyaseti yeniden biçimlendirmelidir; yani kuruluş ayarlarına dönmelidir. Zafer ancak bu şekilde gelecektir, yoksa değişimin ardına sığınarak yeni yenilgiler kaçınılmazdır.
Azim ve Karar