“Kazanılacak bir seçimin AKP’ye hediye edilmesinde rolü olan başta Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibi, ülkemizi ortaçağ karanlığına sürüklediklerinin farkına varmışlar mıdır?…”
Cumhurbaşkanlığı seçimini yitiren Kemal Kılıçdaroğlu başarılıdır, %48 oy aldı, çok iyi çalıştı diyenler bulunmaktadır. Başarı, cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmaktır. Genel seçimde minicik proje partileriyle birlikte CHP’nin aldığı oy %25 civarındadır. Nereden bakarsanız bakın, başarı yoktur. Kesinlikle kazanılacak bir seçimi, AKP’ye ve Tayyip Erdoğan’a hediye edenlerin yüzleri kızarmadığı gibi pişkinlikleri de sürmektedir.
Dürüstlük sosuyla kişisel gelecekleri için Kemal Kılıçdaroğlu’nu topluma dayatan gazetecilerden, akademisyenlerden, siyasetçilerden, televizyonların değişmez yorumcularından bazıları şimdi fikir değiştirdi. Belki kişisel beklentilerine ulaşamadıkları için doğruları görmeye başladılar da denebilir. Ama böyleleri toplumu yönlendirdi ve seçim yitirildi. “Araba devrilince yol gösteren çok olur” derler, önemli olan bu yolun araba devrilmeden önce gösterilmesiydi. Birçok saygın isim yol göstermeye çalıştı ama utanmadan ‘AKP’li ve Tayyip destekçisi’ olarak yaftalandılar. Şimdi geldiğimiz duruma bakınca, ülkemizin büyük karanlıklara doğru sürüklendiği görülmektedir.
Atatürk ilke ve devrimlerine inanan gerçek CHP’lileri ve ulusalcıları partiden atarak, yerlerine Atatürk düşmanlarını, numaracı cumhuriyetçileri, dincileri, mezhepçileri, bölücüleri, Fetöcüleri, Soroscuları getirerek seçim kazanılmaz. Kemal Kılıçdaroğlu genel başkan olduğundan beri hep bu yolu izlemiştir. Bunu eleştirenlere ise “şimdi zamanı değil” denilmiştir. Böylece CHP ideolojisiz, kimliksiz, duruşu olmayan bir parti haline getirilmiştir. Bu yapılanlar gaflet ve dalaletle (aymazlık ve sapkınlık) açıklanamaz.
Genel başkan olduktan sonra “yeni CHP” diyerek, “Dersimli Kemal” söylemiyle yola koyulan Kemal Kılıçdaroğlu, her seçim yenilgisinde alışkanlık haline getirerek merkez yönetim kurulunu değiştirmektedir. Zaten o kuruldaki üyeleri kendisi seçmiştir; değiştirince ne oluyor, sonraki seçimler kazanılıyor mu? Böylece CHP seçmeni ve toplum kandırılıyor ve umutlar başka bir seçime öteleniyor ama Kemal Kılıçdaroğlu hep genel başkanlıkta kalıyor.
Bugüne kadar Kemal Kılıçdaroğlu’nu sürekli destekleyen, her dediğine itaat eden bazı kıdemli ama ufku dar milletvekilleri bile, “artık değişim zamanı” demeye başlamışlardır. İstanbul Anakent Belediye Başkanı da “değişim” demektedir. Yaşananlar karşısında parti tabanı da sesini çıkarmaya başlamıştır. Eğer Atatürk ilkelerine bağlı, devrimleri özümseyen, tam bağımsızlıkçı bir ekip CHP yönetimine gelmeyecekse, değişimin ne anlamı kalır? İşgal altındaki CHP, ancak Altı Ok programıyla yolunu da, yönünü de, kimliğini de bulur.
CHP, iç çekişmelerini en kısa sürede çözerek ülke sorunlarına ağırlık vermelidir. Ekonomi iflas durumdadır, döviz fiyatları fırlamış, zamlar peş peşe gelmektedir. Laik eğitim yerini dinci eğitime bırakmış ve okullara imamlar atanmaya başlamıştır. AKP iktidarının 9 Aralık 2022 tarihinde TBMM Başkanlığına sunduğu anayasa değişikliği teklifini, Tayyip Erdoğan gündeme getirmiştir. Bu teklif, laikliği tamamen ortadan kaldıracak bir düzenlemedir.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun “dahiyane öngörüsüyle” oluşturulan millet ittifakının minicik proje partilerine verdiği 37 milletvekili, AKP’nin bu anayasa değişikliği teklifine balıklama atlayacaktır. Bunun yanında CHP, İyi Parti ve yeşile bulanmış HDP’den de olumlu oy verecekler olacaktır. Böylece anayasa değişikliği halkoyuna gerek kalmadan, TBMM’de kabul edilebilecektir. Zaten CHP yöneticileri yaptıkları açıklamada anayasa değişikliği konusunda görüşmeye hazır olduklarını bildirmiştir.
Kazanılacak bir seçimin AKP’ye hediye edilmesinde rolü olan başta Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibi, ülkemizi ortaçağ karanlığına sürüklediklerinin farkına varmışlar mıdır? Böyle bir olay saflıkla açıklanamaz; ya proje denir, ya da ihanet adı verilir. Genel başkanlığı bırakmamak için direnmek, on ay sonra yapılacak yerel seçimlerin de yitirilmesi anlamına gelmektedir. Bu direnmeye karşı, CHP tabanı da direnmeli, çeşitli eylemlerde bulunmalıdır. İşgal altındaki CHP’yi kurtarmanın başka yolu yoktur.
Ne olursa olsun bu yaşananlar karşısında umutsuz olmamalıyız. CHP, kuruluş ilkelerine sarılmalı ve kurucu değerlerine dönmelidir. CHP’yi fabrika ayarlarına döndürmek için CHP’ye gönül veren herkes, kişisel çıkar düşünmeden örgütlenmeli ve mücadeleye katılmalıdır. CHP’yi kurtarmadan, Türkiye’yi kurtaramayacağımızı unutmamalıyız.
Azim ve Karar