Latince kökenli olup,DUA;iki ve ikilik anlamı taşır.LİTE ise,zıtlık ve karşıtlık demektir.Evrendeki her şeyin karşıt unsurlarla meydana geldiğini iddia eden Felsefi akıma da,DÜALİZM denir.Dualitenin ilk anlamı ikilik, ikinci anlamı da,Felsefede Zıtların Birliği demektir.Dualitenin özellikleri;doğada ve insan yaşamındaki zıtlıklar,ayrıştırıcı değil bütünleştiricidir.İki karşıt kavramdan biri,diğerinin yokluğu ile tanımlanır.Örneğin;kötülük iyiliğin yokluğu demektir.Duyarlılık analizlerinde de,Dualiteden yararlanılır.
Düalizm basit olarak,imanı ve aklı birbirinden koparır ve her ikisini farklı odalara yerleştirir.Bu durumda da, Aklı genellikle sorgulamayı,bilimselliğe,matematiğe ve deneyimlere indirger. İmanı da,kişiselleştirip subjektif davranışa indirgeyerek yapar.Bu durumda akıl ve iman genel ve kişisel alanları temsil eder. Ezoterik yani içe yönelik anlam öğretilerde,sık geçen kavramlardan biri Düalite yani İkilik durumudur. Genel geçer kural olarak tekliğin sadece Tanrı katında olduğu kabul edilir.Biraz irdelenince bu kabullenme yanlış değildir. Mevcut dünya algısında tek kavramı yoktur,sadece tek görünenler vardır. Örneğin;tek bir ağaç olduğundan söz edilebilir,ancak ağaca toprak da gerektiğinden tekil biçimde var olamaz. Ayrıca insan olarak ele aldığımızda da,tek bir insandan söz edilemez,zira insan yoktan var olmayacağına göre,öncülü ve hatta sonrası da vardır.Bu nedenle,insanın var olanları ancak başka kavram ile ilişkilendirilerek ifade edilebilir.Bu nedenle günlük yaşamda da,her kavram öncüsü ve sonrası şeklinde nitelendirilerek açıklanır.Bu durum ister istemez Dualite ile sonuçlanır.Bu durumu Üçlülük (Trinite) ile takip etmek mümkündür.Yani var olana ikinin ötesinde bir üçüncü değer de,eşlik edebilir. Ancak teklik de kavramsal olarak vardır.Basit bir örnekle ifade edersek,elimizde bir ötü olsun,örtü tek olarak algılanabilir.Ancak örtünün adı bile aslında tek olmaz. Zira bir şeyin örtülmesi söz konusu olduğunda,bunun altı ve üstü de olmak zorundadır.
Zira,örtünün oluşumunda,bir alt ve birde üst yüzeyin olması gerekir.İnsan bilinci teklik algısına doğal olarak sahipken,nedense Dualite (İkilik) kavramını algılaması sınırlıdır.Bu algı sınırlılığı da,en çok Biyolojide vardır.Örneğin; yeni bir canlı geliştirecek olan hücre,anne ve babadan gelen iki hücrenin birleşmesiyle başlar.Oysa algı onu tek bir hücreye indirger.Hatta gelişimin sonrasındaki aşamada hücreler çoğalır.Bizim bildiğimiz Dünya farkında olmasak bile boşluğu iki tabakaya yani altta Hipoblast,üste de Epiblast şeklinde ikiye böler.Dualite bu nedenle bir sorun olmaktan daha ziyade bir zorunluluktur.Tasavvufta Dualiteyi en güzel anlatan öğreti,Madde ve Mana dır. Mana zaman ve mekandan bağımsızdır.Madde aleminden geçmeden Mana alemine ulaşılamaz.Madde,insanı manaya ulaştırmak için beş duyumuzla algıladığımız her şeydir. Mana ise,öz Ruhumuzu madde ile eğiterek olmamız gereken yerdir.Felsefede ise Dualite ikilik anlamında kullanılır.Dualite burada ya,ya da değil,hem,hem anlayışında ortaya çıkar.Bir şey iyi, ya da,kötü değildir.Hem iyi hem kötüdür.Yıllar sonra Einstein,ışığın fotonlardan,yani enerji parçacıklarından oluştuğunu,ancak bu taneciklerin aynı zamanda dalga özelliği gösterdiğini söyledi. Kur’an’da her şeyin zıddı ile yaratıldığı bildirilmiş olmasına rağmen,Modern Fizik madde ve antimadde ile yeni tanıştı. Özetle,Din,Felsefe ve Bilim diyor ki,varoluş bir dualitedir.Bütün bunlar bize şu gerçeği anlatıyor.Sağ el varsa,sol el de,olacaktır.İkisi de bir bedenin parçasıdır.Tasavvufta,varlığın dairesel bir yapıya sahip olduğu ifade edilmektedir.Bu yapıyı İbn Arabi,Fütuhat-ı Mekkiye adlı eserinde,daire şeklinde anlatır.Dairenin merkezinde Hakk,yani bütün alemlerin Rabbı vardır.Daire çevresinin dışında imkansız olan yokluk vardır.Dairenin merkezi ile çevresinin içinde de yani yokluk arasında da, mümküler yani imkanlar vardır.Özetle,bütün alemlerin varlıkları,daire merkezi ile daire dışındaki yokluk arasındadır.Dairenin yarıçapı,Allah’ın yaratmasının genişliğidir.Geometrik olarak daireyi tanımlayan onun merkez noktasıdır.Bu nedenle daire bir nokta ile ortaya çıkmıştır.Bunun anlamı,bütün mümkünlerin yani imkanların Hak sahibi,Allah ile ortaya çıkmıştır.Nota çevrenin varlık nedeni iken,Çevre ise,noktanın bilinme nedenidir.Zira,bir dairenin oluşması için,önce onun merkez noktasının bilinmesi gerekir.Dairenin çevresi biliniyorsa,merkezi de,bilinmiş olur.İşte bu yapıda Dualite vardır.Bir başka ifade ile,nokta çevrenin varlık nedeni, çevre de,noktanın bilinme nedenidir.Bu durumda nokta Hakk ve Halk,Çevrede, Hak Ve Halktır.Zira nokta ve çevre birbiri ile karşılıklı olarak ilişkilidir.Tasavvufi açıdan,dairenin çevresi bilgi bakımından noktayı korurken, nokta da varlık bakımından çevreyi korumaktadır.İşte bunların hepsi,Görülen ve Görendir.
İnsan indirilmiş Zikir yani Anı ve hatırlamadır. Ancak Zikir,seninle indi,öyleyse Korunan sensin,aynı zamanda Koruyan da,sensin.! Varlığın dairesel modelinden artık şunları söyleyebiliriz;Bu durumda başlangıç ile sonu birbiri ile bağlanmıştır.Zira,başlangıç ile sonu arasında bağlayıcı ve tutucu bir bağ olmasaydı, daire asla tamamlanamaz dı. İşte buna göre,Son da,başlangıcın aynısıdır.Bu da,kaçınılmaz bir durumdur. İnsan tüm türeyen cinslerin içinde de,en sonuncusudur.Bu nedenle,daire modeline göre İnsan,Aklın benzeridir ve O, Akla bağlanmıştır.Dairenin başlangıcı da,ilk Aklın var olmasıdır.İlk Akıl ise önce ilk cinsi yaratmıştır.Sonra diğer cinsler yaratılmış ve nihayet yaratılış İnsan türünde son bulmuştur.Böylece dairenin sonu başına bağlanarak daire tamamlanmıştır.Dairenin içinde de, Allah’ın yarattığı alemin bütün cinsleri bulunmaktadır.İnsan da,ilk Akıl ile bağlanmıştır.
Cumhuriyetimizin Kurucu lideri ve Türk Filozofu Atatürk’ün Din ve İnsanlık hakkındaki görüşleri.
.Biz kimsenin düşmanı değiliz.Yalnız insanlığın düşmanı olanlara düşmanız.
.Dünyanın en büyük insani Hz.Muhammed’dir.
.Din gibi temiz bir duygu,Politika gibi kirli oyunlara alet edilemez.Din ait olduğu yerde,temiz vicdan sahnesinde yaşanmalıdır.
.Bizi yanlış yola sevk eden soysuzlar bilirsiniz ki,çok kere din perdesine bürünmüşler,saf ve temiz halkımızı hep din kuralları sözleriyle aldata gelmişlerdir.Tarihimizi okuyunuz,dinleyiniz,görürsünüz ki,Milleti mahveden,esir eden,harap eden fenalıklar hep din örtüsü altındaki küfür ve kötülükten gelmiştir.
.Halkını cehalet ve sefalete teslim eden yöneticiler yok olmaya,cehalet ve sefalete sürükleyen yöneticileri seçen Halk ise,köle olmaya mahkumdur.
Atam seni her dakika özlüyoruz, Işıklar içinde yat.!!
Tanrı bizleri akıl ve bilimden yoksun bırakmasın.!!