AKP genel başkanı Tayyip Erdoğan, 8 Temmuz Cumartesi günü Bayburt ziyaretinde toplu açılış törenine katılarak konuşma yaptı. Konuşmasında Mayıs seçimlerinden sonra yağmur gibi yağan zamlar için “hayat pahalılığıyla mücadelemiz kararlı bir şekilde sürecek. Maalesef hırsızlar çok, bunlara da gereken hesabı soracağız” mesajını verdi.
21 yıldır iktidarda olan AKP, iyi ki hayat pahalılığıyla kararlı bir şekilde mücadele ediyor. Çok olan hırsızları yaratan bu siyasi iktidar, milletin anasının bir yerlerinle ilgilenenlere ihale üstüne ihale veren, vergi borçlarını silen değil midir? 2023 yılı Haziran ayı verilerine göre açlık sınırı 10.373 TL, yoksulluk sınırı ise 33.789 TL’dir. Asgari ücret 11.402 TL, en düşük devlet memuru maaşı 22.000 TL olmuştur. Ne yazık ki emeklilerin durumu daha da acıklıdır.
Halk iyice yoksullaştı, alım gücü her geçen gün daha da düştü, Türk parası yabancı paralar karşısında sürekli değer yitirmektedir. Bu durumda özellikle seçim sürecinde verilen bol vaatler için kaynak bulmak gerekiyordu. Bulunan en kolay kaynak çeşitli mal ve hizmetlere zam yapmak olarak sunuldu.
“Memuru ve asgari ücretliyi koruduk”’ propagandası yapan siyasi iktidar, halkı yoksullaştıran zamları makyajlamaktadır. Siyasi iktidar kaçak sarayın masrafından, savurganlıklardan ve yandaşlara giden ihalelerden hiç söz etmiyor. Ekonomide sorun yok diyen siyasi iktidar, küresel salgın, Ukrayna savaşı, 6 Şubat depremi oldu diyerek, her olayı, kendi başarısızlığını örtmek için kullanıyor.
Bayram sonrasından başlamak üzere tüm gıda ürünlerine zam geldi, katma değer vergisi ve özel tüketim vergisi oranları arttırıldı, motorlu taşıtlar vergisine ek vergi kondu. Döviz kuru sürekli armaktadır ve para basılmaya devam edilmektedir. Bu koşullar altında Türkiye İstatistik Kurumu, TÜFE ile oynaya oynaya enflasyon artış oranını düşük göstermiştir. Buna bağlı olarak siyasi iktidar memur maaş artışında %17,55 oranında karar kılmış ve ayrıca maaşlara 8.077 TL iyileştirilme yapmıştır. Emeklilerin maaşlarına ise %25 oranında zam yapılmıştır. Enflasyon sürekli yukarı çıkmaktadır ve enflasyon ile nasıl bir mücadele yapılacağı belli değildir.
Zam sağanağı devam etmektedir; yargı, noter, tapu, pasaport, vize, diploma ve trafik harçlarını kapsayan 492 Sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı tarifelerde yer alan maktu harçlara %50 oranında zam yapıldı. Bedelli askerlik ücreti 122.350 TL’ye yükseldi. Yurtdışından yolcu beraberinde getirilen telefonların izin harcı ise 20 bin TL oldu. Yurtdışından şahsi kullanım için getirilen cep telefonlarında harç tutarları 2022 yılında 2.732 TL iken, 2023 yılında 6.091 TL’ye çıkarıldı, şimdi ise 20.000 TL oldu. 7 ay içinde yaklaşık %240 oranında artış yapıldı.
İlaç fiyatlarına da zam geldi; yayınlanan karara göre tıbbi ürünlerin fiyatlandırılmasında kullanılacak 1 Euro değeri %30,5 oranında arttırılarak 14,04 TL olarak belirlendi. 30 TL civarındaki Euro kuru, belirlenen fiyatın yarısından azdır. Bu yüzden ilaç firmaları, ürettiği ve dış alım yaptığı ilaçları ya hiç getirmiyor ya da çok az getiriyor. Bu nedenle ilaç yoklukları kaçınılmaz olacak, ilaç bulmak yine zorlaşacak.
Seçim günü 19,70 TL olan mazot bugün 34,40 TL’dir; 20,20 TL olan benzin bugün 34,50 TL’dir ve sürekli zam yapılmaktadır. Dolaylı vergilere yüklenen siyasi iktidar, büyük işletmelerden, tüccardan, rantiyeciden, finansal işlemlerden vergi almıyor ve yaklaşık 1,5 yılda bir, vergi affı çıkartıyor sonra vatandaşın sırtına biniyor. Toplum, seçim öncesi alınan popülist kararların ve ücret zamlarının, seçimden sonra kendisine ödetileceğini anlamış olmalıdır. Böylece gelen zamlara, vergilere ve harçlara şaşırmamak gerekir, çünkü ekonomimizin çöktüğünü bütün dünya biliyor ama bizler anlamamakta direniyoruz.
Bu arada 1,1 trilyon TL’lik ek bütçe kabul edildi. Ek bütçe sonucunda zam yağmurunun süreceği de belli olmuştur. Hayat pahalılığının zirvede olduğu, yurttaşların ekonomik kriz ve yoksullukla mücadele ettiği Türkiye’de, her gün yeni bir zamla karşılaşmaktayız.
Bugün ülkemizde çok ağır bir ekonomik kriz yaşanıyor ve daha da kötü günler bizi bekliyor. İnsanlar ekmeksiz, işsiz, aç, yoksul, perişan durumda. En ufak bir itiraz, şiddetle bastırılıyor. Bunları dile getirmesi ve demokratik eylem hakkının kullanılmasını örgütlemesi gereken muhalefet ise kendi iç iktidar savaşının derdine düşmüş durumda. Toplum yalnızlığa itilmiş ve AKP iktidarının insafına bırakılmış durumdadır. Bu durumdan kurtulmanın yolu öncelikle muhalefetin kendisini toparlaması ve özellikle ana muhalefetin kuruluş ayarlarına döndürülmesi ile başlatılmalıdır. Sonrasında yapılması gereken halkçı ekonomi uygulamalarıyla, üretim ekonomisine geçmek; savurganlık, yolsuzluk, rüşvet önlenerek, toplumun refah payının yükseltilmesi olmalıdır. Kısaca kurtuluşun yolu, Kemalizm’in Altı Ok’udur.
Azim ve Karar