Tarihi seçime yirmi sekiz gün kala yol ayrımındayız.
Bu yol çatal, çetrefilli…
Çatalın biri bizi millete götürüyor. Burada bahar var, çiçek var. Barış var, dostluk, hoş görü, bereket var, bolluk var. Temiz bir dilin hâkim olduğu bu yolda plan var, program var. Akıl var, bilim var. Yol tertemiz. Samimi, bizi bize götüren bu yolda izan, sabır, GÜVEN var. Kadın var burada, genç var, emekçi var. Uzlaşma ve uyum var. YENİLİK ve DEĞİŞİM var.
Çatalın diğeri bizi uçuruma yuvarlamak için bile isteye açılmış. Buraya nefret dili hâkim. Üstelik bu dil ayrıştırıcı ve ötekileştirici. Yol çifte maaş alanlarla, satıp satıp yiyenlerle dolu. Kadın olmadığı gibi kadının yeri de yok yurdu da… Bura doymak bilmeyenlerin adresi. Emek yok. Emekçi yok. Cumhuriyet yok, Atatürk yok, demokrasi yok, insan bile yok ki hakkı olsun. Çatalın her adımında baskı var, zulüm var, sansür var, yoksulluk var.
Haklısınız bir de tembellik var, kopyacı bunlar kopyacı.
Kopyacılar çünkü, vaatleri yok. Söyleyecek bir tek kelimeleri kalmadı.
Neymiş efendim binlerce genç perişan olduktan sonra, bunca kul hakkına girilmemiş olacak ki mülakat kalkacakmış.
Bak sen, neymiş efendim imar affı affedilmeyen suçlar kapsamında alınacakmış.
Bütün bunlara bakarak yirmi sekiz gün sonra çocuklarımızdan, torunlarımızdan emanet aldığımız memleketi onlara nasıl bırakacağımıza karar vereceğiz.
Bu kararı verirken “ARTIK YETER!” diyerek eğitimi, sağlığı, iç ve dış güvenliği, doğayı, ormanı, tarımı, hayvancılığı, sanayiyi, demokrasiyi, barışı, adaleti, özgürlüğü, yoksulluğu önce minimize edip sonra ortadan kaldıracak ekibe mi YÜRÜ diyeceğiz?
Yoksa halkı açlığa, yoksulluğa, baskılara, yasaklara, imar rantına, korku ortamına mahkum eden statükoya mı YÜRÜ(t) diyeceğiz?
Bu kararı verirken özgür irademizle hareket edip vicdanımızın sesini mi dinleyeceğiz, yoksa yandaş medyanın, paralı trollerin aslı astarı olmayan yalanlarına mı teslim olacağız?
Bu kararı verirken tamamen kadro hareketi olan planlı, programlı yapıyı mi yoksa kazanamayacağını bile bile statükoya teslim olan, ideolojisi ve kadrosu bulunmayan, İNCE ELEYİP SIK DOKUMAYAN ben merkezlileri mi tercih edeceğiz?
Benim tercihim belli, çünkü “Birlikte rahmet ayrılıkta azap vardır*!”.
Ey çalıyor ama çalışıyor diyen kardeşim,
İHA ve SİHALARA bak diyen vatandaşım,
Ey hastane / otoyol / köprü / havaalanı diyen fakir halkım,
Fakirliğini dış güçlere, depremi / seli / yangını kadere bağlayan garibim,
Ey, diyaneti kapatacaklarmış, camileri yıkacaklarmış diyen tertemiz yüreğin sahibi unutmayın ki, zamanında Demokrat Partililer, ” Biliyor musunuz İsmet Paşa asker kaçağıdır.**…” derlermiş ve ne yazık ki halk bu söylemi avuçları patlayıncaya kadar alkışlarmış.
Bütün bu tarihi gerçeklerden yola çıkarak bu sefer kendimiz, çocuklarımız, geleceğimiz için hep beraber bir iyilik yapalım, statükoyu son verelim.
Değişelim, değiştirelim.
Çünkü değişim iyi, İYİLİK daha İYİDİR;***…
——————————
*”Birlikte rahmet ayrılıkta azap vardır.” Hadis
**Biliyor musunuz, İsmet Paşa asker kaçağıdır.” Sayın Hüsamettin Cindoruk’tan alıntı.
***”İyilik iyidir.” Muş Varto İçmeler (Rakkasan) köyünde yer alan bir mezar taşı yazısı. Rivayet odur ki söz Baba Mansur Ocağı mensubu Seyit Nesimi’ye aittir.