Kader Planı | Hatice Topçu Yazdı

Kader Planı | Hatice Topçu Yazdı
Yayınlama: 16.10.2022 21:14
A+
A-

“Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın.”
Albert Camus

Yine maden kazası, grizu patlaması ve yitip giden canlar.

Kimi nişanlı, kimi evli, kiminin beşikte bebesi var.

Hayallerini bıraktılar yerin altında ve koptular dünyalarından. Karaya bulanmış elleriyle, yüzleriyle, gözleriyle, kirpikleriyle ve saç tellerinin her bir zerresiyle apak ayrıldılar bu dünyadan. Çünkü tertemizdi yürekleri…

Onlar emek işçisiydi ve tek dertleri evlerine ekmek götürebilmekti. Çocuklarının karşısında boyunları bükük olmamak ve onları mutlu edebilmekti tek istekleri.

Anaları, babaları, eşleri, kardeşleri ve sevenlerinin yüreklerine ateş düştü.Şimdi hangi kömürün ısısı ısıtabilir ki o yürekleri…

Kaza bölgesine giden yetkililerin geçmişte yaşanan kazalarda sarf ettikleri lafların aynısıydı söyledikleri: “Şu anki önceliğimiz işçilerimize ulaşmaktı.41’inci işçimize ulaştık. O da rahmetli olmuş…Elbette bu patlamanın nasıl yaşandığı, varsa sorumluların kimler olduğu yürütülecek idari ve adli soruşturmayla ortaya çıkacaktır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın olay bölgesi Bartın’dan yaptığı açıklama böyleydi. Kaza ile ilgili söylediği şu sözleri ise kamuoyunun tepkisine sebep olmuştu.

“…Biz kader planına inanmış insanlarız. Bunun dünü, bugünü, yarını olmayacaktır, bunlar her zaman olacaktır, bunu bilmemiz lazım.”

Kader planı konusunda konuşulacak çok şey var elbette.

Örneğin kader planına inanmış insanların kazanmak için neden binbir çeşit yola başvurdukları, taktikler geliştirdikleri konusunda düşünmek lazım. Eğer bir kader planı varsa neden bunca caba?

Veya kader planına inanlar “Dezenformasyonla Mücadele Yasası” na neden ihtiyaç duyarlar?

Olanı yanlışta olsa allayıp pullayanı göklere çıkarmak serbest, olduğu gibi anlatmak yasak olsun diye mi?

Şimdi düşünün bu maden kazası için Sayıştay’ın 2017 ve 2019 yıllarında grizu patlaması uyarısında bulunduğu raporlarını sayfalarına taşıyanlar dezenformasyon kapsamında mı değerlendirilecek?

Kime göre, neye göre?

Kanunların kime göresi, neye göresi olur mu?

Büyük resme bakmak gerekiyor!

Dünya’da ve ülkemizde neler yaşandığına bakmak gerekiyor.

Bizde kader planına bağlanan ve her zaman olacağı söylenen kazaların gelişmiş ekonomilerde neden yaşanmadığına bakmak gerekiyor.Demek ki onların kader planlarında bunlar yok.

Öyleyse kader planıyla madenlerde hayatını kaybedenler, inşaat tepelerinden düşenler ve benzeri kazalarda yaşamını yitirenlerin kim olduklarına, nerelerde yaşadıklarına bakmak gerek?

Yoksa sormayalım mı?

Kader planları sadece yoksullar mağdurlar için mi yapılıyor, sormayalım mı?…

Bu da mı dezenformasyon?

Kazanmaya odaklı emek hırsızlarının kader planları hep kazanmak mı örneğin.

Böyle devam edilmesi halinde madenlerde gerekli önlemler alınmadıkça kader planları hep devreye girecektir.Yine canlar yitip gidecek,yine evlatlar yetim kalacak, anaların, babaların, eşlerin yürekleri acıyla dağlanacaktır.

Ülkemizde 1941 yılından bu yana 3 biden fazla madenci kazalarda yaşamını yitirdi. 301 maden işçisinin hayatını kaybettiği Soma faciasını anımsayalım. En çok da kaza sonrası hafızalardan silinmeyen o tekmeleme görüntüsünü anımsayalım…

Cumhurbaşkanı Erdoğan o tarihte başbakandı ve Soma’da eski özel kalem müdürü Yusuf Yerkel’in bir madenciyi tekmelemesine şahit olmuştuk. Bütün Türkiye’nin gözleri önünde yaşanmıştı bu olay ve hafızalarda iz bırakmışyürekleri sızlatmıştı.

Yusuf Yerkel’e ne oldu dersiniz?

2022’de Frankfurt Başkonsolosluğu’na Ticari Ateşe olarak atandı.

Demek ki Yusuf Yerkel’in kader planı farklıymış!

Evet,Bartın-Amasra’da yaşanan grizu patlamasında 41 can ayrıldı aramızdan. Takvimler değişti ama yaşananlar aynı…

Dünyada en çok maden kömürü çıkarılan ülkeler Çin, Hindistan, ABD’de çıkarılan yasalar ve alınan iş güvenliği tedbirleriyle kazalarda azalma görülürken bizde kazalar ve ölümler devam ediyor…

İnsan yaşamının ucuz, insanca yaşamanın pahalı olduğu bir ülkede yaşıyoruz ve açıklamakta zorluk çekilen ölümlerin kader planı olduğuna inanmamız isteniyor.

Yazımın en başında Albert Camus’dan aktardığım söze dönecek olursak nerede olduğumuzun tespitini yapmak mümkün. Maalesef bulunduğumuz yer orta çağın karanlıkları ve buradan akıl ve bilimsiz çıkmamız mümkün değil.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR:

Rize’de doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Rize’de tamamladı. Lisans eğitimini işletme alanında, yüksek lisans eğitimini; Eğitim Bilimleri, Eğitim Yönetimi ve Denetimi alanında tamamladı. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Eğitim Yönetimi ve Politikaları Ana Bilim Dalı, Eğitim Yönetimi ve Teftiş Doktora Programına devam etti. Eğitim iş kolunun çeşitli kademelerinde görev yaptı. 21.02.2019 tarihinde kamudaki eğitim yöneticiliği görevinden emekli oldu. Eğitimci-Yazar-Şairin; TODAİE Hazırlık Kılavuzu, iki adet şiir, on bir adet çocuk ve genç edebiyatı olmak üzere toplam 14 adet kitabı bulunmaktadır. Ayrıca eğitim bilileri aralında ulusal ve uluslararası dergilerde yayımlanmış makaleleri bulunmaktadır. Meslek hayatı boyunca çok sayıda ulusal proje ile Avrupa Birliği projesi yazmış ve yönetmiştir. Eğitim bilimleri, proje döngüsü ve kişisel gelişim alanlarında çok sayıda eğitici eğitimi sertifikasına sahip olup yetişkin eğitimleri vermiştir. Halen çeşitli gazete ve haber sayfalarında makaleler yazmaktadır. Medya Siyaset YouTube TV kanalı Genel Yayın Koordinatörü ve programcılığı yapmaktadır.
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 1 Yorum
  1. Yusuf İpekli dedi ki:

    Uzman görüşüne göre dünyada en çok maden çıkaran ülke Çin’ miş. Bizim bir yılda çıkardığımız kömürü onlar bir günde çıkarıyormuş. Aldıkları önlemlerle, uyguladıkları ulusal maden politikası ile kaza da azalmış ama ölüm oranı minimize edilmiş.

    Helal olsun!

    Düşünüyorum da Çin’de kader tecelli etmiyor ha, ne dersiniz?

    Yazık, yazzık!