Kadın Düşmanı Politikaların Birleştirdikleri | Hatice Topçu Yazdı

Kadın Düşmanı Politikaların Birleştirdikleri | Hatice Topçu Yazdı
Yayınlama: 01.04.2023 21:15
A+
A-

Her şey özgürlük söylemleriyle başladı.Söylemler kadının başörtüsüne yönelikti ve politik olarak işe yaramıştı.Konuyu gündeme taşıyan siyasiler de konunun mağduru olduğunu düşünen kadınlar da sonuçtan memnundu.Çünkü kamunun bütün organlarında başörtüsü serbest bırakılmıştı.

İçinde bulunduğumuz süreçte o tartışmalar geride kaldı. Şimdinin tartışma konusu 6284 sayılı “Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair kanun.”

Bir gece ansızın tek bir imzayla çekilime kararı alınan İstanbul Sözleşmesi sonrasında 6284 sayılı kanundan da kurtulmak ve kadını erkeğe tabi kılmak gerekiyordu.

Peki radikal unsurlar bu kadarla yetinecekler mi?

Elbette ki hayır. Kuşkusuz bir sonraki adımın hedefi Medeni Kanun olacaktır.

YERLİ UÇAĞIMIZ GÖKLERDE!

Şimdi içinde bulunduğumuz yüzyıla bakılım.İçinde yaşadığımız yüzyılın erişi düzeyi baş döndürücü bir hızla yoluna devam ediyor.Buhar makinesi, elektrik ve bilgisayar icatlarıyla ilk üç evreyi tamamlayan insanlık “Endüstri 4.0: siber-fiziksel sistemler” aşamasına; Toplumsal bağlamda ise avcı-toplayıcı, tarım, endüstri ve bilgi toplumlarını tamamlayarak “Toplum 5.0: süper akıllı” toplum aşamasına erişmiştir.

Peki Türkiye’yi yönetenler nerededirler?

Aynı fotoğraflarla billboardlarda:

“Yerli Uçağımız Göklerde!”

Ne zamandan beri?

2007’den beri…

İnananlar olduğu sürece yerli uçağımız havada ne kadar kalır bilinmez ama havadan gelen bazı nesneler oluyor doğrusu. İyi Parti İstanbul İl binasının üçüncü ve birinci katına isabet eden kurşunların havadan geldiği açıklandı.

Dünya endüstri ve toplumsal süreçlerde ilerlemesini sürdürürken ne acıdır ki ülkemizde halen din, mezhep ve cinsiyete dayalı metinler üzerinden ittifaklar yapılıyor.

Peki nereden çıktı bu ittifaklar?

Küresel efendilerin bize biçtikleri sistemin dayattıklarından!

Dolayısıyla sistemin dayattığı ittifaklar siyaseti hızla ilkesizleştirmeye devam ediyor.

Eee… bu da planın bir parçası.

Her şey özgürlükle başlamıştı değil mi?

Alın size özgürlük!

ŞAPKA DÜŞTÜ KEL GÖRÜNDÜ

Yeniden Refah Partisinin, Cumhur İttifakına katılma gerekçesini oluşturan 30 maddelik metinde 6284 sayılı kanunun tasviyesi konusundaki taleplere yönelik kadın örgütleri, muhalefet partileri ve toplumsal tepkilerin yanında AKP’li kadınlardan da ses yükseldi.

Bugüne kadar neredeydiler?…

Bu durum “Günaydın!” dememizi gerekiyor. Öyle ya geçmişte size sunulan olanaklar bu kadar mı gözlerinizi kör etmişti? Ya da gerçekten bu noktaya gelinebileceğini göremediniz mi?

Nüfusun yarısını oluşturan kadınların varlığını yok sayan; aile bütünlüğü adı altında kadının erkeğe tabi olmasını dayatan ilkel anlayışlara itiraz eden AKP’nin kadın siyasetçileri kendi tabanları tarafından linç kampanyasına tabi tutuldular. Bu durum içinde bulunduğumuz tehlikenin boyutunu göstermek bakımından önemlidir ve ciddi bir kırılma noktasıdır çünkü gelinen yer bugüne kadar verilen tavizlerin bir sonucudur.

Yaşadıklarımız tam olarak laiklik karşıtı eylemlerin bir yenisidir.

Peki laiklik karşıtı eylemlerin bir yenisiyle karşı karşıya olmamız bir sürpriz mi?

Elbette değil. Çünkü Anayasa Mahkemesi 2008 AKP’nin kapatma davasına ilişkin gerekçeli kararında: “AKP’nin laikliğe aykırı faaliyetlerin odağı haline” geldiği belirtilmiştir. Dolayısıyla Yeniden Refah Partisi ve HÜDA PAR (Allah’ın Partisi) gibi laiklik karşıtı partilerin AKP ile ittifakları beklenen bir sonuç olarak değerlendirilmelidir.

Bu noktada kadının özgür bir birey olarak varlığını sürdürebilmesi ancak ve ancak laiklik ilkesiyle mümkündür.

Özgürlük söylemleriyle başlayan sürecin kadını taşıdığı nokta; onu insandan saymayan, erkeğe tabi bir varlık olarak nesneleştiren bir noktadır. Dün başörtüsünü kadına özgürlük olarak sunanlar ile bugün erkeğin himayesine girmesini dayatanlar aşnı kişilerdir. Dolayısıyla “amaca giden yolda her şey mübahtır” anlayışıyla özgürlüğü tepe tepe kullandılar. Geldiğimiz yerde “şapka düştü, kel göründü” Öyle ya AKP’li bazı kadın siyasetçiler dahi“6284 kırmızı çizgimizdir” deme noktasına geldiklerine göre…

Özetle özgürlük söylemleriyle başlayan bir sürecin esarete evrilme noktasındayız.

Kadınların sürecin dayattıklarını fakrında mıyız?

Eğer değilsek esaret çok yakındır.

 

Rize’de doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Rize’de tamamladı. Lisans eğitimini işletme alanında, yüksek lisans eğitimini; Eğitim Bilimleri, Eğitim Yönetimi ve Denetimi alanında tamamladı. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Eğitim Yönetimi ve Politikaları Ana Bilim Dalı, Eğitim Yönetimi ve Teftiş Doktora Programına devam etti. Eğitim iş kolunun çeşitli kademelerinde görev yaptı. 21.02.2019 tarihinde kamudaki eğitim yöneticiliği görevinden emekli oldu. Eğitimci-Yazar-Şairin; TODAİE Hazırlık Kılavuzu, iki adet şiir, on bir adet çocuk ve genç edebiyatı olmak üzere toplam 14 adet kitabı bulunmaktadır. Ayrıca eğitim bilileri aralında ulusal ve uluslararası dergilerde yayımlanmış makaleleri bulunmaktadır. Meslek hayatı boyunca çok sayıda ulusal proje ile Avrupa Birliği projesi yazmış ve yönetmiştir. Eğitim bilimleri, proje döngüsü ve kişisel gelişim alanlarında çok sayıda eğitici eğitimi sertifikasına sahip olup yetişkin eğitimleri vermiştir. Halen çeşitli gazete ve haber sayfalarında makaleler yazmaktadır. Medya Siyaset YouTube TV kanalı Genel Yayın Koordinatörü ve programcılığı yapmaktadır.
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.