Öğretmen(im)e mektup – Yusuf İpekli Yazdı

Öğretmen(im)e mektup – Yusuf İpekli Yazdı
Yayınlama: 23.11.2025 21:13
A+
A-

Merhaba öğretmenim.

Öncelikle bana öğrettiğin bütün değerler için çok teşekkür ediyorum, saygı ile ellerinden öpüyorum. Öğretmenler günü(müz) kutlu olsun.

Laf aramızda sonsuz saygı ile ellerinden öpüyorum ama çok da kızıyorum sana. Bu arada öğrencilerim de bana kızabilir, kızıyor biliyor musun?

Çünkü sen bana, bize hep iyiliği, güzelliği, doğruluğu, dürüstlüğü, sevgiyi, dayanışmayı, barışı öğrettin.

Çünkü ben onlara hep iyiliği, güzelliği, doğruluğu, dürüstlüğü, sevgiyi, dayanışmayı, barışı öğretmeye çalıştım.

Oysa dünya bambaşkaymış. Hem de akılları zorlayacak kadar bambaşka.

Bakınıız yetiştirdiğimiz siyasetçiler canımıza okuyor. Ağızlarından çıkan her söz küfür dolu, artıkları her adım engebeli yollara çıkıyor. Onlar için varsa yoksa koltuk. Onlar için ya onlar ya (c)eza.

Ya yetiştirdiğimiz hukukçular. Haksız kovuşturmalar, hukuksuz iddianameler, yanlı / yandaş kararlar.

O arada yetiştirdiğimiz öğretmenler. Bayrağa saygısı olmayan, Atatürk’e düşman, cumhuriyetten nefret eden, sınıftan kaçan, çocuğu sevmeyen, bana ne diyen, duyarsız, (b)ilgisiz, öğretmenler.

Peki yetiştirdiğimiz doktorlar, mühendisler, ekonomistler.

Olmadı esnaflar. Olmadı eserimiz anneler, babalar.

Olmadı öğretmenim olmadı, yapamadık, beceremedik, başaramadık.

Sevgi dedik kırıntısı yok. İyilik iyidir dedik, iyilik garip çıktı. Yalancının mumu yatsıya kadar yanar dedik yıllar önce yakılan mum bir türlü sönmüyor. Dürstlük dedik ihanet iliklere işledi. Saygı dedik iftira olağan hale geldi. Güven dedik herkes herkesin kuyusunu kazıyor. Çalışkan olun dedik kimi iş beğenmiyor kimi iş bulamıyor kimi ise boş beleş yaşamaya alıştı / alıştırıldı.

Yurtta barış dünyada barış dedik etrafımız kan gölü. Bilim dedik tarikatlar her yerde.

Biliyor musun öğretmenim, Atatürk’e hakaret etmek görevde yükselmenin ön koşulu haline geldi.

Halk sadece konuşuyor öğretmenim. Konuşuyor, şikayet ediyor, kızıyor; kızıyor kızmasına da sonuç hiç değişmiyor, neden?

Ah öğretmenim ah!

Öğrencilerimize öğretmen olun dedik, oldular.

Bir baktık ki, öğretmen olan öğretmenler üç harfli marketlerde kasiyer olmuş. Öte döndük kimi getirde kurye, kimi inşaatlarda brkçi, amele, kimi çoktan kara toprağın altını yurt edinmiş.

Olmadı öğretmenim, yapamadık, beceremedik, başaramadık.

Kendi elimizle kendimize düşman yetiştirdik de haberimiz yok.

Şimdi söyle bakalım öğretmenim biz utanmayalım da kim utansın…

YAZARIN DİĞER YAZILARINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN 

1964 yılında Ankara İli Kalecik İlçesinde doğdu. Çiftçi bir ailenin çocuğu. 1985 yılında mesleğe ilkokul öğretmeni olarak başladı. Türkçe öğretmeni oldu. 20 yıl okul müdürlüğü yaptı. 35 yıl emek verdikten sonra emekli oldu. Özel eğitim alanında 3 yıl müdür olarak özel sektörde çalıştı. Halen özel eğitim öğretmeni olarak görev yapıyor. Makale, inceleme ve araştırmaları Öğretmen Dünyası, ABECE, Eğitim Yaşam, Çağdaş Eğitim dergilerinde yayımlandı. Kalecik Gazetesinde 10 yıl köşe yazarlığı yaptı. Halen HANHANA isimli kültür ve sanat dergisinin editörüdür. Şiirlerini, 1. Çığlığa çağrı 2. Sensiz akşamların yorgun geceleri 3. Gökyüzüne kafa tutan sağanak; AB projesiyle gittiği Avrupa izlenimlerini, "Okulumuz Avrupa" da isimiyle kitaplaştırdı. Basıma hazır kitap taslakları mevcut. Evli, 2 çocuğu, 3 torunu var.