Rivayete göre zamanın birinde ordu milli takımımız dünya ordular arası futbol turnuvasına katılmış.
Bu turnuvada takımımız dünya üçüncüsü olmuş.
Üçüncülük bugüne kadar elde ettiğimiz en büyük başarı.
Okuyunca bir sevindim, pir sevindim.
Merak bu ya araştırdım sonra.
Araştırma konum oldukça basit: “O yıl, o turnuvaya kaç takım katılmış?”
Siz de merak ettiniz değil mi?
Açıklayayım öyleyse: “Turnuvaya katılan takım sayısı üç.”
Nasıl?
Turnuvaya üç takım katılıyor ve biz üçüncü olarak tarihimizin en iyi sonucunu alıyoruz.
Araştırmadan önce aklıma takılmıştı.
Neyse ki, kuşkum boşa çıktı. Çünkü o zaman henüz TÜİK kurulmamış.
Bir güldüm bir güldüm, gülmekten karnımın derisi patladı.
Sebep?
Bu tarihi skor için sonuncu olduk denmiyor.
Ya ne deniliyor peki?
“Dünya üçüncüsü olduk”.
Aldatılmışız!
Tıpkı TÜİK in aldattığı gibi.
Eee, TÜİK nasıl aldattı?
“Baz etkisiyle enflasyon düştü.” diyerek.
Haziran ayında hayatımız hepi topu yüzde 1.64 kadar pahalanmış.
Yani!
Yanisi şu ki, TÜİK’e göre bir mal 100 TL iken 101.64 TL olmuş.
Oysa geçen ay limon 25 TL iken bu ay 100 TL oldu.
Artış yüzde dört yüz.
Geçen ay 1 kg bamyayı 80 TL’den almıştım, şimdi 180 TL olmuş.
Artış yüzde seksen.
Veriler fotoğraflarıyla kanıtlı. İki gün önce çekip paylaştım.
Taze fasulye 89.5, şeftali 59.5 TL.
Bugün açıklanan enflasyon rakamlarıyla da aynen turnuvada olduğu gibi gerçek saklanıyor.
Baz etkisi, yaz etkisi, olmadı caz veya gaz etkisi…
Ben baz, yaz, caz, gaz anlamam.
Anladığım tek şey en büyük paramız olan 200 TL bir tane karpuz, bir kilo peynir etmiyor.
Bunlar ekonomi bilmez diyenler, reel politikalara geçiyoruz diyenler, Avrupa’nın en yüksek asgari ücreti bizde diyenler siz de hiç vicdan, hiç merhamet yok mu?
Rakamlara neden yalan söyletiyorsunuz?
İşçi, memur, emekli maaş artışlarını tırpanlamak için ha!
Ey Şimşek, bundan bir şey çıkmaz.
Sana bir yol göstereyim mi?
Hani memur, emekli ve işçi maaş bordrolarında ek ödeme var ya, onu kaldır onu.
Alkol, sigara, akaryakıttan elde ettiğinden daha çok gelir oluşur.
Teşekküre gerek yok, nasıl olsa alıştık da, “Yazıklar olsun, bir daha yazıklar olsun, bir defa daha yazıklar olsun…”.
Tam Aziz Nesinlik senaryo, tam Kemal Sunallık komedi / dram.
Ne var yaşasalardı da biri yazıp diğeri oynasaydı.
Keyifle izler, rakamlar yalan söylemez diyenlere kapak yapardım.
Sizi bilmem ama ben yine çok gülerdim, gülmekten yine karnımın derileri patlardı.
YAZARIN DİĞER YAZILARINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN