Türkiye Yüzyılı Değil Cumhuriyetimizin İkinci Yüzyılı | Hatice Topçu Yazdı

Türkiye Yüzyılı Değil Cumhuriyetimizin İkinci Yüzyılı | Hatice Topçu Yazdı
Yayınlama: 30.10.2023 19:57
A+
A-

Cumhuriyetimizin 101. yılındayız. Yani ikinci yüzyılındayız.

Yüzüncü yılın bütün yıla yayılmış kültürel ve sanatsal etkinlikleriyle dolu dolu geçmesini ve siyasi ve ekonomik bağımsızlığın kazanıldığı kurtuluş mücadelemizin ikinci adımı olan kültürel bağımsızlığımızın her yönüyle; fuarlar, sergiler, konferanslar, paneller, söyleşiler, sanatsal gösteriler ve benzeri faaliyetlerin salonları, meydanları doldurmasını hayal etmiştik. Dahası 100. yıla özgü geleceğe taşıyacağımız çokça eser ve proje hayal etmiştik.

Beklediklerimizin gerçekleşmesi yolunda güçlüklerle karşılaşacağımızı biliyorduk elbette. Çünkü ülkeyi yönetenlerin 22 yıllık iktidarları sürecinde milli bayramlara karşı tutumlarını yaşamıştık, biliyorduk.Ancak bir devletin 100. yılıydı söz konusu olan ve bu tarihimizin essiz bir sayfasıydı.

İktidar sahipleri Cumhuriyetimizi geriye itmek için ellerinden geleni yaptılar. Bu yüzden 2023 yılına yayılan kültürel ve sanatsal süreci yaşayamadık.

28 Ekim tarihinde İstanbul Atatürk Hava Limanı’nda ‘Filistin’e Destek Mitingi’ kararı alındı. Oysa İsrail-Filistin Savaşı 7 Ekim tarihinde başlamıştı. Aradan bunca zaman geçmişken neden 28 Ekim tarihinde Cumhuriyetimizin 100. yılının bir gün öncesine miting kararı alınır?

Dahası mitingde konuşmalarını yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, miting alanının adını ‘Atatürk Hava Limanı olarak değil de ‘Millet Bahçesi’ olarak andı.

Gelelim 29 Ekim günü İstanbul Boğazı’nda “100.Yılda 100 Gemi” isimli donanma geçit törenine… Tören selamlama mekânı olarak Vahdettin Köşkü seçildi ve Cumhurbaşkanı ve beraberindekiler geçit törenini bu mekândan selamladılar.

Sonrasında Cumhurbaşkanı okul öncesi, ilköğretim ve ortaöğretim kurumları için bir gün tatil kararı aldı.Oysa resmî tatil günleri “Ulusal Bayramlar ve Genel Tatiller Hakkındaki Kanun”ile belirlenmiştir. Öyleyse bu tatil niye?

Sorularımız çok elbette ve birçoğunun yanıtları belli, belli olmayanlarda tarihsel süreç içerisinde yanıtlarını bulacak…

Biz şimdi güzel olan şeylerden bahsedelim. Ülkemizde demokratik kitle örgütleri ve yerel yönetimlerin de desteğiyle çok etkili programlar yapıldı. Anıtkabir bütün milli bayramlarımızda olduğu gibi Atasının huzuruna çıkmak için yurdun dört bir yanından gelenlerin akınına uğradı. Cumhuriyetimizin 100.yılına yaraşır bu görkemli tablo içimizi gururla, umutla doldurdu.

Yurdun dört bir yanında halk ellerinde bayraklar, gönüllerinde Atatürk sevgisi meydanları doldurdular. Bu tablo emperyalizm ve işbirlikçilerine işlerinin hiç de kolay olmadığını bir kez daha gösterdi.

Ancak gerçekçi olmak durumundayız. Nelerin değiştiğini ve nasıl değiştirildiğini bilmek zorundayız. Nerede olduğumuzu bilmezsek geleceğe yönelemeyiz.

1 Kasım 1922 öncesinde işgal altında bir imparatorluk vardı ama halen saray ve sultan vardı. Kaldırılan saltanatın ardından17 Kasım 1922’da sultan Vahdettin bir İngiliz gemisiyle ülkesindenuzaklaştı. Hani onun adını taşıyan köşkten donanmanın selamlandığı sultan Vahdettin!

Peki İngilizler Vahdettin’i neden koruma altına aldılar?

Vahdettin İngiliz gemisiyle ülkeyi terk ettiğinde halen halifelik unvanını taşıyordu. Amaçları onun taşıdığı unvanı kullanarak Müslümanlar üzerinde etki sağlamaktı. Ancak öyle olmadı.  18 Kasım 1922 günü kaçak halife makamından indirildi.  Kaçak halifenin makamından indirilişini Mustafa Kemal Paşa Nutuk’ta şöyle anlatır:” Saygıdeğer efendiler, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kaçak halife makamından indirildi. Yerine sonuncu halife olan Abdülmecit Efendi seçildi.”

Sonuncu halefe sözüne dikkat!

Devamında olması gereken oldu. 3 Mart 1924 tarihinde Halifelik makamı kaldırıldı ve sonuncu halife görevinden uzaklaştırıldı.

Bugün yine iktidar sarayda…

Unutmayalım böyle bir tabloda kutladık cumhuriyetimizin 100. yılını. Görkemli kutlamalar gerçekleştirdik, içimiz gururla, umutla doldu. 100. yılın geleceğe aktarılacak eserleri de oldu elbette ama sürekli gerilemekte olan bir sürecin içerisindeyiz.

Unutmayalım ki iktidar sahipleri 28 Ekim 2022 tarihinde, yani Cumhuriyetimizin 99. Yılında yeni bir sloganla “Türkiye Yüzyılı” ile yola çıktılar.

Yine 12 Eylül’ün yıldönümünde Ulucanlar Cezaevi Müzesinde “Yeni Anayasa” sempozyumu yaptılar…

Hiçbir şey tesadüf değildir sözünü hatırlatarak tarihimizin altın sayfasına dönmek istiyorum.

Tarih 15 Ekim 1927,büyük AtatürkII. TBMM salonunda kürsüsünden Büyük Nutkunu okuyor. Saat 10.00’da başladı okumasına.20 Ekim gününe kadar, günde 6 saat, toplam 36 saat, 31 dakika süre okumasını sürdürdü. Nutuk’un sonuna geldiğinde, salonu mavi gözleriyle taradı ve: “Efendiler, bu söylevimle, milli varlığı bitmiş sanılan büyük bir milletin, bağımsızlığını nasıl kazandığını, bilim ve tekniğin en son esaslarına dayanan milli ve çağdaş bir devleti nasıl kurduğunu anlatmaya çalıştım.Bugün ulaştığımız sonuç, yüzyıllardan bu yana çekilen milli felaketlerin yarattığı uyanıklığın eseri ve sevgili vatanın her köşesini sulayan kanların bedelidir. Bu sonucu Türk gençliğine emanet ediyorum.”dedivevasiyetname niteliğinde olan, ‘Gençliğe Hitabe’ yi büyük bir heyecanla, sesi titreyerek okumaya başladı.  Onun “Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!” cümlesi, kendisi dahil salondaki herkesin gözlerinin dolmasına sebep olur.

Özetle içinde bulunduğumuz yüzyıl ‘Türkiye Yüzyılı’ değil ‘Cumhuriyetimizin İkinci Yüzyılı’ dır.Bunu hiç unutmayalım ve içinde bulunduğumuz gerçeklerle birlikte kurucu liderimiz büyük Atatürk’ün ilkelerine, bağımsızlığımıza ve Cumhuriyetimize sahip çıkalım…

Rize’de doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Rize’de tamamladı. Lisans eğitimini işletme alanında, yüksek lisans eğitimini; Eğitim Bilimleri, Eğitim Yönetimi ve Denetimi alanında tamamladı. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Eğitim Yönetimi ve Politikaları Ana Bilim Dalı, Eğitim Yönetimi ve Teftiş Doktora Programına devam etti. Eğitim iş kolunun çeşitli kademelerinde görev yaptı. 21.02.2019 tarihinde kamudaki eğitim yöneticiliği görevinden emekli oldu. Eğitimci-Yazar-Şairin; TODAİE Hazırlık Kılavuzu, iki adet şiir, on bir adet çocuk ve genç edebiyatı olmak üzere toplam 14 adet kitabı bulunmaktadır. Ayrıca eğitim bilileri aralında ulusal ve uluslararası dergilerde yayımlanmış makaleleri bulunmaktadır. Meslek hayatı boyunca çok sayıda ulusal proje ile Avrupa Birliği projesi yazmış ve yönetmiştir. Eğitim bilimleri, proje döngüsü ve kişisel gelişim alanlarında çok sayıda eğitici eğitimi sertifikasına sahip olup yetişkin eğitimleri vermiştir. Halen çeşitli gazete ve haber sayfalarında makaleler yazmaktadır. Medya Siyaset Yayın Grubu Genel Yayın Koordinatörü ve programcılığı yapmaktadır.