Uzun uzun yazmak isterdim günümüzdeki sorunlarımızın, kaygılarımızın,korkularımızın ve endişelerimizin dünlerde ve binyıllardır yaşadığımız topraklarda verdiğimiz mücadelenin tarihinde saklı olduğunu…
Aslında tüm mesele “dünleri anlamak”, atalarımızın dünlerde neye ve kime karşı nasıl mücadele ettiklerini idrak edebilmekte…Dünlerini bilmeyen bu günlerini inşa edemez edemedik.
Sorunlara sadece eleştirel yaklaşımlar lokal teşhislerle çözmek neredeyse imkânsız değilse bile zor ve uzun zamana ihtiyaç var.
Yüzyıllar boyunca büyük bir coğrafyada hüküm süren Osmanlı Devleti’nin son iki yüz yılına bakmak bile sorunlarımızın kaynağını göstermeye biraz da olsa ışık tutacaktır.
Osmanlı’yı paylaşma nedenleri sonrasında Sevr’e kadar giden süreci ve Kurtuluş mücadelemizle birlikte başarının, başarıya giden yolda vatandaşın içinde bulunduğu kötü sosyolojik durumu nasıl yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti ile kısa sürede yeniden ayağa kalktığını bilmek anlamak başlamaya katkı sağlayacaktır.
İşte yeniden ayağa kalkmak inanıncı ve umudun yeşertilmesi, yeniden diriltilmesi gerek önce…
Yeniden ayağa kalkmak için önce neden ayağa kalkamıyoruz en büyük engelin ne olduğunu aramak ve doğru teşhisi koymak gerek…
Öncelikle ağrıyan yerimizi doğru teşhis etmek ağrıyı oluşturan doğru sebepleri doğru belirlemek ve doğru tedavi uygulayabilmek azmi ile yola çıkmalıyız…
Ağrıyan yerimiz Vatan !
Türkiye Cumhuriyeti Devleti Misak_ı Millisi…!
Cehaletin hadsizliğinden ürkütülen toplum birleşerek gücünün farkında olması, farkındalığını oluşturmak kurtuluşun ilk adımı olacaktır.
Ben olaylara sizin açınızdan bakmak istemiyorum benim kendi açım var diyen kitleyi ikna etmeye çalışmak zaman ve enerji kaybı.
Muhalif ve kaygılı kitlerin korkularından beslenen muhalefeti kaf dağına çıkartmak emperyalistin tam da istediği şeyken biz yine zaman kaybettik.
Temeli çıkarcılık olan yaklaşımlara bilerek ve kasten aşina edilen toplum azar azar milli ahlaktan uzaklaştırarak değerlerini değersizleştirenlerin oyununa alet oldu,alet edildi.
Şikayet edip eleştirerek sadece zaman kaybediyoruz.
Bağımsızlığımız şikayetlerde değil attığın bir adımdadır.
Bağımsızlığı korumak ailenize sahip çıkmak için kimsenin onayına ihtiyacınız yoktur onay onama gereksiniminden kurtulmalıyız önce.
Kısa ve net mesajlarla durum tespiti ardından çözüm önerilerinizi de belirtin, arayın. Gereksiz kavgalara taraf olmak tarihin geçmişteki akışını değiştirmez.
Taraf olmadan doğruları anlatın.
Her ne koşulda olursa olsun olayları çarpıtmayın.
Hiçbir karşı fikri önyargı ile yaklaşmayın karşı fikirde olanın aklına soru işareti çengelleyin.
Merak uyandırın,merak etmek öğrenmenin ilk adımıdır.
Hareket edip başarısız olmaktan daha kötüsü başarısız olmaktan korkarak hareketsiz kalmaktır.
Kimseyi mutlak doğru kabul etmeyin,kendi doğrularınızı arayın ve bulun.
Kendinize değer verin,kendine değer vermeyen değer vermeyi bilmez kimseyi değerli kılamaz.
Unutmayın ki,emperyalistler olanları karşıt fikirleri çarpıştırıp yolunu temizlemek kabiliyeti ile patlamış mısır eşliğinde seyirlik hale getirme de çok mahir!
Sakın aklınızdan çıkarmayın..!
Tarihini ağlatanlar geleceğini güldüremezler!
Enseyi karartmak gibi bir lüksümüz yok bizim ruhumuzda teslimiyet de yok!
Var gücümüzde tam bağımsızlık için nefesimiz tükenene kadar azim ve kararlılıkla mücadele edeceğiz.
Psikolojik üstünlüğü ele geçirdiklerini sananlara umutsuzluk söylemleri ile hazzın doruklarına çıkarmayın!
Tarihin her köşe başında hedeflerini baltalayan,Türk milletinin Kurtuluş Savaşı’ndaki başarısını hazmetemeyenler durmuyorsa,bizim asla durmak ve uyumak gibi lüksümüz yok tek gözün açık uyuyacaksın…
Tam bağımsızlığımızı her alanda elde etmek için hiç durmadan soluksuz yürümeliyiz, yorulan dinlenip yeniden yürümeye devam etmelidir…
Yeniden diriliş özümüzdedir…
Vatan dara düşmüşse hainlerin elinde,sende şahlan Atatürkçe!
13.03.2024
Nurdan Savaş
Kayberen