Yargının Durumu | Suay Karaman Yazdı

Yargının Durumu | Suay Karaman Yazdı
Yayınlama: 25.07.2022 14:10
A+
A-

Cumhuriyet Gazetesi yazarı Zülâl Kalkandelen’in önceden beri hayvan hakları, at yarışları, av ve avcılarla ilgili yazıları bir takım kişileri rahatsız ediyordu. Temmuz 2020 tarihinde katıldığı televizyon kanallarında av hakkında söyledikleri, sosyal medyada avcıların hedefi haline geldi. İnsanlar gibi hayvanların da yaşam hakkını savunan Zülâl Kalkandelen’e bazı kendini bilmez avcılar, tehdit mesajları göndererek, hakaret ettiler ve cinsiyetçi saldırılarda bulundular. Hayvanları çıkarı için sömüren ya da katleden herkesin hakaret ettiği Zülâl Kalkandelen, sürekli hedef haline getirilmektedir.

Bu yayınlar üzerine avcı olduğu öğrenilen İsmail Bulut adlı kişi Kalkandelen’e sosyal medya üzerinden küfür ve tehdit mesajları gönderdi. Kalkandelen, kendisine gönderilen mesajı sosyal medya hesabında yayımladı; 14 Temmuz 2020 tarihinde gönderilen ahlak yoksunu ve iğrenç mesaj şöyleydi: “Ulan kahbe  a…na kodumun kahbesi akıllı ol avcılara dil uzatma bak seni g…den bağırta bağırta s… bunu böyle bil ha”. Doğal olarak bu kişi hakkında suç duyurusunda bulunuldu. Ancak yapılan bu suç duyurusu için uzun süre sonra kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildi.

Konunun üzerine giden Kalkandelen, ilgili kişi hakkında 2021 yılı başında ikinci kez suç duyurusunda bulundu. İlk suç duyurusunda kovuşturmaya yer yok kararını gören savcı bile bu karara şaşırdı ve Siber Suçlar Şubesi’nde soruşturma açıldı. Olay, önce uzlaştırma için arabulucuya gitti ama Kalkandelen kabul etmedi ve 6 Mayıs 2022’de kamu davası açıldı.

 İstanbul 13. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 22 Haziran 2022 tarihinde verdiği karar çok tartışılacak niteliktedir: “Her ne kadar sanık İsmail Bulut’un, müşteki Zülâl Kalkandelen’e hakaret ve tehdit suçlarını işlediğinden bahisle mahkûmiyet istemi ile kamu davası açılmış ise de, sanığın üzerine atılı bulunan bu suçları işlediğine dair mahkûmiyetine yeterli delil ve kanaat elde edilemediğinden CMK’nin 223/2e maddesi gereğince beraatine karar verilmiştir.

Verilen bu kararda “suçları işlediğine dair mahkûmiyetine yeterli delil ve kanaat elde edilememesi” nasıl açıklanabilir? Üniversite giriş sınavı sorularını çalarak hâkim ve savcı olup görev yapan fetö ve artıklarından adalet beklemek gerçekçi değildir. Bağımsız yargı, siyasi iktidara tam bağımlı duruma getirildiği için, adalet beklemek hayalleri boştur. Eğer bu tehditlerin çok azı AKP’li birilerine yapılsaydı, yer yerinden oynar, hemen tutuklanır ve mahkûm edilirdi. İşte yargımızın getirildiği durum gözler önüne serilmektedir.

Zülâl Kalkandelen’e tecavüz tehdidinde bulunan İsmail Bulut İstanbul’da yaşamakta ve gazeteye geleceğini söyleyip, telefon numarasını istemektedir. Herşey ortada ve çok açık ama yargı, suçları işlediğine dair yeterli delil ve kanaat elde edemiyor. Kalkandelen’in tecavüze uğraması, ya da öldürülmesi mi gerekiyor yeterli delil ve kanaat olması için? Ülkemizde adalet böyle mi sağlanacak?

Bugün ülkemizde tüm değerler baştan aşağı değiştirilmiştir. Ahlaksızlık, dolandırıcılık, hırsızlık, rüşvet, şiddet, taciz, tecavüz, yolsuzluk ve diğer bütün iğrençlikler siyasi iktidarın koruması altındadır. Bu yüzden Zülâl Kalkandelen’in insanlarla ve hayvanlarla yaptığı değerli ve erdemli davranışlara ve özellikle laikliğe sahip çıkmasına saldırı yapılmakta ve tehdit edilmektedir. Bunun sonucunda da saldırganlar korunmaktadır.

Kişilerin fikirlerini beğenmeyebilirsiniz, karşı da çıkabilirsiniz ancak küfürle, tehditle, fiziksel şiddetle saygısızca davranmak, insan olana yakışmaz. İşte bu yaşananlar bilgi toplumu olamamanın ezikliğidir ve üzerinde düşünülmesi gereken önemli bir konudur.

Bu arada gerek Zülâl Kalkandelen, gerekse diğer insanlar, böyle saldırılarda yalnız bırakıldıkları için, saldırganlar cesaretlenmektedir. Üstelik yargının kararları da böylelerine güven vermektedir. Toplum olarak her türlü ahlaksızlığa, tecavüze ve şiddete gerekli tepkileri verip, mağdur olanların yanında olmamız gerektiğini de unutmamalıyız.

Azim ve Karar
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR:

13 Temmuz 1959 tarihinde İstanbul’da doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini Ankara’da tamamladı. Jeoloji Mühendisliği Bölümü (1983) ve İşletme Bölümü (1998) mezunu. Lisans üstü çalışmalarını Trafik Planlaması ve Uygulaması anabilim dalında (2002) ve Hayvancılık İşletme Ekonomisi anabilim dalında (2003) tamamladı. 1983-1985 yıllarında ODTÜ Mimarlık Fakültesi’nde yarı zamanlı öğretim görevlisi olarak çalıştı. 1986-1987 yılları arasında Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nda yedek subay olarak askerlik görevini tamamladı. 1988-2006 yılları arasında Hacettepe Üniversitesi’nde Öğretim Görevlisi olarak çalıştı. 2006-2018 yılları arasında Gazi Üniversitesi’nde Öğretim Görevlisi olarak çalıştı. Gazi Üniversitesi’nin bölünmesiyle 2018 tarihinden beri Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi’nde Öğretim Görevlisi olarak çalışmaktadır. 1993 yılında “Bilgisayara Giriş ve Basic” ile “Fotogrametri” kitaplarını yayınladı. Mart 2019 tarihinde “İnadına Cumhuriyet” adlı kitabını yayınladı. Kasım 2021 tarihinde “Türkiye Uçuyor” adlı kitabını yayınladı. Bir süre Cumhuriyet ve Ulus Gazeteleri ile Türkiye Sorunları Dergisi’nde yazı yazmıştır. Kasım 2005-Haziran 2020 tarihleri arasında İlk Kurşun Gazetesi’nde her hafta yazıları yayınlanmıştır. Halen Azim ve Karar Sitesinde yazı yazmaktadır. “Parçalanma Dil İle Başlar” makalesiyle, Dil Derneği tarafından 26 Eylül 2016 tarihinde 84. Dil Bayramı Onur Ödülü’ne layık görülmüştür. Atatürkçü Düşünce Derneği’nin eski Genel Sekreteri’dir. 1961 Anayasası ve Çağdaş Demokrasi Vakfı’nın Başkanı’dır. Halen Tüm Öğretim Elemanları Derneği’nin (TÜMÖD) Genel Sekreteri’dir. Evli ve iki çocuk babasıdır.