YKS sonuçları açıklandı. Veriler eğitimin niteliği konusunda çok şey anlatıyor.
Önceki yıllara göre neredeyiz, neden sürekli geriye giden bir tablo ile karşı karşıyayız, sınav başvurusu yaptığı halde 301 bin 508 öğrenci neden sınava girmedi, son yıllarda ÖSYM’nin verileri neden doğru yanıt ortalamaları üzerinden açıklanıyor?
Sorular çok!
Sondan başlayalım.
Bilindiği üzere sınavlarda dört yanlış bir doğruyu götürüyor. Ancak gelin görün ki ÖSYM verileri net yanıtlar üzerinden değil doğru yanıtlar üzerinden açıklıyor. Nedense çok üzerinde durulmayan bu durum verilerin daha istendik hale getirilmesi amacı mı taşıyor? Öyle ya netler neden açıklanmıyor?
Gelin yayınlanan veriler üzerinden doğru yanıtların ortalamalarına bakarak ‘neredeyiz?’ sorusunu yanıtlamaya çalışalım. TYT’de(Temel Yeterlilik Testi) adayların doğru cevap sayılarıTürkçe ’de 40 soruda 21,427; Sosyal Bilgiler 20 soruda 9,001; Temel Matematik 40 soruda 7,955; Fen Bilimleri 20 soruda 3,478; Sınavın ikinci aşaması AYT’de (Alan Yeterlilik Testi) adayların Matematik 40 soruda 5,547; Kimya 13 soruda 1,457; Biyoloji 13 soruda 2,324; Türk Dili ve Edebiyat 24 soruda 5,935; Tarih-1, 10 soruda 2,484; Coğrafya-1, 6 soruda 2,103; Tarih-2, 11 soruda 2,076; Coğrafya-2, 11 soruda 2,416; Felsefe Grubu 12 soruda 1,964; Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi-Ek Felsefe Grubu 6 soruda 1,275.
Yabancı dillerde 80 soruda Almanca 39,393; Arapça 27,939, Fransızca 46,334; İngilizce 35,638; Rusça 52,332.
Amacım sizleri verilere boğmak değil. Çok temel hatlarıyla tabloyu gösterebilmek.Doğru yanıtların ortalamasını almaktafayda etmiyor. Sonuçlar öğrencilerin değil uygulanan eğitim politikalarının başarısız olduğunu gözler önüne sermeye yetiyor.
Sahi ne Felsefe öğretilebilmiş ne Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi!
Hani ders saati sayısı sürekli artırılan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi var ya ondan söz ediyorum. Hatta seçmeli zorunlu dersler haline getirilerek ders saati sayısı daha da artırılan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi grubu derslerinden…Demek ki neymiş ders saati sayısının artırılması ile öğrenme sağlanamıyormuş.
Yabancı diller arasında en başarısız alan Arapça!
Sorsak mı nedir bunun sebebi?
İngilizce ülkemizde en çok seçilen yabancı dil. Hani dünya dili, bilim dili diye önümüze konulan.Maalesef bir türlü öğretilemedi.
Neyse biz bundan sonra olacaklara bakalım.
Tercih maratonu başlıyor. Bu ekonomik koşullarda puanı yüksek olup belli başlı üniversiteleri seçmek isteyen yoksul çocukların halini düşünün!
Nasıl seçecekler?
Bunun yurdu var, ulaşımı var, beslenmesi var, eğitim materyallerinin maaliyeti var. Zor gerçekten çok zor!
İstediği yeri alamayan adaylar ne yapacak?
Neresi olursa olsun yerleşmeyim mi,yoksa bir yıl daha hazırlanıp istediğim bölüme mi yerleşeyim diyecekler?
Diyelim bir yıl daha dediler, nasıl hazırlanacaklar, aile bütçeleri bunun için yeterli olacak mı?
Sorular çok. Daha da çoğaltabiliriz. Her geçen gün daha da ağırlaşan bir tablo ile karşı karşıyayız. “Doluya koysan almıyor, boşa koysan dolmuyor!” cinsinden…
Eğitimin geldiği nokta konusunda sorunun muhatapları düşünüyor mu?
Öyle görünüyor ki hiçbir kurumun umurunda değil. Onların düşündükleri başka. Örneğin kamuoyuna sunulacak verilerin başarı tablosu çizmesine kafa yoruyorlar. Ötesi, tablo ortada!
Topyekûn geleceğimizi etkileyecek ağır bir tablo ile karşı karşıyayız. Olan gençlerimizin hayallerine, geleceklerine oluyor.Öyle ya onların bir kısmı sınav kazandığı halde maddi olanaksızlıklar yüzünden kayıt yaptıramıyor.Kayıt yaptırıp mezun olabilme şansına sahip olanlarsa hızla gelişen geleceğin dünyasında edinecekleri mesleklerle rekabet edemiyor.Dahası binbir çabayla aldıkları diplomaların birçok ülkede denkliği kabul edilmiyor!
Hani ülkede iyi eğitimli çalışanların ücretleri ile ilkokul, ortaokul, lise mezunu olanların ücretleri karşılaştırıldığında da tablo farklı değil ya, bu da başka bir yara. 301 bin 508 adayın sınava başvurduğu halde girmemesininsebeplerinden biri bu olabilir. Bununla birlikte elbette istihdam göstergeleri!
Her ne kadar MEB, ÖSYM, YÖK bu sonuçlardan bir başarı öyküsü yazma peşindeolsa daçocukları için her türlü özveriyi gösteren, onların gelecekleri için olanaklarının ötesini harcayan ebeveynler ve hayatlarının en zorlu yarışına gece gündüz demeden hazırlanan gençler kara kara düşünüyor.
Neresinden bakarsak bakalım, neresinden tutarsak tutalım bu ülkede yaşamak ne kadar zorlaştı farkında mıyız?