24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Barış Antlaşması, ülkemizin siyasi ve iktisadi bağımsızlık belgesidir; kurucu antlaşmadır. 100. yılını kutladığımız Lozan Barış Antlaşması ile Türk devletinin bağımsızlığı resmen kabul edilmiştir. Bu antlaşma ile Türk Ulusu’nun bağımsızlığını yok eden Mondros ve Sevr Antlaşmaları geçersiz sayılmış, Misak-ı Milli sınırları büyük ölçüde gerçekleştirilmiş, kapitülasyonlar tamamen kaldırılmış, Türkiye Cumhuriyeti ekonomik özgürlüğünü kazanmış, Ermeni devletinin kurulması fikri reddedilmiş, Avrupalıların Türkleri, Anadolu ve Avrupa’dan atma amaçları sona ermiştir.
Antlaşmayı imzalayan batılı devletler Lozan’ı içlerine sindirememişlerdi, ABD bu antlaşmayı imzalamadı. Bu antlaşmadan hoşnut olmayan emperyalist devletler, sürekli ülkemizi bölmek ve parçalamak için açık ve gizli olarak eylemler yapmışlardır. Cumhuriyet kurulduktan sonra Anadolu’da çıkartılan isyanların ardında emperyalist devletlerin olduğu unutulmamalıdır.
Günümüzde de dinciler, bölücüler koro halinde Lozan Barış Antlaşması’na saldırmaktadırlar. “Lozan’ı zafer diye yutturmaya çalıştılar” diyenler ülkemizi Sevr Antlaşması’na doğru sürüklemek amacındadırlar. 8 Temmuz 2023 Cumartesi günü Diyarbakır’da, “Lozan Antlaşması’nın Yüzüncü Yılında Kürdistan’ın Geleceği” konulu bir toplantı düzenlendi. Bu toplantı, Haklar ve Özgürlükler Partisi (HAK-PAR), Kürdistan Demokrat Partisi (PDK), Kürdistan Sosyalist Partisi (PSK), Kürdistan Özgürlük Partisi (PAK), Kürdistan Demokratik Hareketi (TDK-TEVGER) tarafından ortaklaşa düzenlendi. Toplantıda içeriğinde gerçeklik bulunmayan konuşmalar yapıldı. Kulaktan dolma, uydurma ve emperyalizmin yalanları, gerçek diye sunularak, “biz Kürtler Lozan Antlaşmasını kabul etmiyoruz” sonucunda birleşildi.
Bu toplantıdan beş gün sonra Diyarbakır Barosuna bağlı Hişyar Özalp ile Rıdvan Dalmış adlı iki avukat, Kürt Diasporası adına Lozan Antlaşması’nın iptali, Kürtlere “self determinasyon hakkı tanınması” için Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Cumhurbaşkanlığı aleyhine Danıştay’a dava açtı.
16 Temmuz 2023 Pazar günü Diyarbakır’da Kürt Kadın Hareketi, Lozan Barış Antlaşması’nın özellikle kültür ve dil politikaları açısından toplumsal ve siyasal etkilerini tartışmak için çalıştay yaptı. Yine aynı yanlışlar ve gerçek dışı sözlerle geçen çalıştayda, Lozan hakkında karalamalar yapılarak bölünme konusu işlendi.
24 Temmuz 2023 Pazartesi günü Kürdistan Özgürlük Partisi (PAK) ve Kürdistan Demokratik Hareketi (TDK-TEVGER) Diyarbakır’da ortak açıklama yaparak, 100. yıldönümünde bir kez daha tüm dünyaya Lozan Antlaşması’nı tanımadıklarını bildirdiler.
24 Temmuz 2023 Pazartesi günü bazı siyasi partiler ve gruplar, Lozan Barış Antlaşması’nın 100. yıldönümü nedeniyle Diyarbakır’da ortak bir açıklama yaptılar. Ortak açıklamayı yapanları iyi tanımak gerekir: Yeşil Sol Parti, Halkların Demokratik Partisi (HDP), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Kürdistan Komünist Partisi (KKP), Kürdistan Sosyalist Partisi (PSK), Kürdistan Demokrat Partisi (PDK), İnsan ve Özgürlük Partisi (PİA), Azadi Partisi, Azadi Hareketi, Devrimci Demokratik Kürt Derneği (DDKD), Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Şeyh Said Derneği ve Birleşik Kürt Kadın Platformu.
“Biz Kürtler Lozan Antlaşmasını Tanımıyoruz” pankartının önünde yapılan açıklamada Lozan Barış Antlaşması’nın, Kürt halkı için yüz yıldır devam eden ret, inkar ve katliamların yolunu açan kara günün adı olduğu bildirildi. Kürtleri statüsüz bıraktığı gerekçesiyle antlaşmayı imzalayan devletlerin, Kürtlerden özür dilemesi istendi. 1921 Teşkilatı Esasiye Kanununa övgülerin düzüldüğü açıklamada, yine gerçek dışı söylemlerde bulunuldu.
Bu açıklamayı yapanların arasında bulunan Yeşil Sol Parti ve Halkların Demokratik Partisi’nde (HDP), halen Türkiye için siyaset yaptığını savunanların bulunması sadece aymazlıkla açıklanamaz. Zaten HDP, 24 Nisan sözde Ermeni soykırımını ve 19 Mayıs sözde Pontus Rum soykırımını anmaktadır. PKK terör örgütünün destekçisi olan bu partileri sol parti olarak değerlendirip oy verenler, Lozan konusundaki açıklamalardan sonra da oy vermeye devam edecekler midir? Ülkemizin bölünmesine destek olan ve kurucu antlaşmamıza karşı olan bu partiler için yargı herhangi bir işlem yapacak mıdır?
Milletvekili olarak diplomatik pasaport, ömür boyu sağlık yardımı, dokunulmazlık gibi olanaklardan yararlanıp, asgari ücretin 10 katından fazla maaş alanlar, ülkemizin bölünmesine ve kurucu antlaşmamıza karşıdırlar. Böylelerine oy verip TBMM’ye getirenler ise bilinçsizlik içindedirler. Türkiye Cumhuriyeti’nin ulus devlet bütünlüğünü koruyan değerlere saldıranların yeri TBMM değildir. Eğer Lozan Barış Antlaşması’na giden yol olmasaydı, bütün bu ayrıcalıklardan yararlanamayacakları gibi, özgürlükten yoksun, kişiliksiz şekilde köylerinde oturacaklardı. Dünyanın hiçbir ülkesinde kendi devletine düşman olanlar, değil parlamentoda devletin herhangi bir kademesinde görev alamazlar. Onlara yapılması gereken yargılayıp, gerekli cezayı vermektir.
Eşsiz liderimiz Atatürk’ün sözleri akıllarımızda her zaman yer etmelidir: “Lozan Antlaşması, Türk ulusuna karşı, yüzyıllardan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşması’yla tamamlandığı sanılmış, büyük bir suikastın çöküşünü bildiren bir belgedir. Osmanlı tarihinde benzeri görülmemiş bir siyasi zafer eseridir.”
Lozan Barış Antlaşması’nın 100. yılı kutlu olsun. Sevr ile yok edilmek istenen Türk Ulusu’nu bağımsızlığına kavuşturan büyük Atatürk, İsmet İnönü ve Kuvayı Milliye kahramanlarımıza şükranlarımızı bir kez daha sunuyoruz.
Azim ve Karar,