100. Yılında Lozan | Suay Karaman Yazdı

100. Yılında Lozan | Suay Karaman Yazdı
Yayınlama: 26.07.2023 21:48
A+
A-

24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Barış Antlaşması, ülkemizin siyasi ve iktisadi bağımsızlık belgesidir; kurucu antlaşmadır. 100. yılını kutladığımız Lozan Barış Antlaşması ile Türk devletinin bağımsızlığı resmen kabul edilmiştir. Bu antlaşma ile Türk Ulusu’nun bağımsızlığını yok eden Mondros ve Sevr Antlaşmaları geçersiz sayılmış, Misak-ı Milli sınırları büyük ölçüde gerçekleştirilmiş, kapitülasyonlar tamamen kaldırılmış, Türkiye Cumhuriyeti ekonomik özgürlüğünü kazanmış, Ermeni devletinin kurulması fikri reddedilmiş, Avrupalıların Türkleri, Anadolu ve Avrupa’dan atma amaçları sona ermiştir.

Antlaşmayı imzalayan batılı devletler Lozan’ı içlerine sindirememişlerdi, ABD bu antlaşmayı imzalamadı. Bu antlaşmadan hoşnut olmayan emperyalist devletler, sürekli ülkemizi bölmek ve parçalamak için açık ve gizli olarak eylemler yapmışlardır. Cumhuriyet kurulduktan sonra Anadolu’da çıkartılan isyanların ardında emperyalist devletlerin olduğu unutulmamalıdır.

Günümüzde de dinciler, bölücüler koro halinde Lozan Barış Antlaşması’na saldırmaktadırlar. “Lozan’ı zafer diye yutturmaya çalıştılar” diyenler ülkemizi Sevr Antlaşması’na doğru sürüklemek amacındadırlar. 8 Temmuz 2023 Cumartesi günü Diyarbakır’da, “Lozan Antlaşması’nın Yüzüncü Yılında Kürdistan’ın Geleceği” konulu bir toplantı düzenlendi. Bu toplantı, Haklar ve Özgürlükler Partisi (HAK-PAR), Kürdistan Demokrat Partisi (PDK),  Kürdistan Sosyalist Partisi (PSK), Kürdistan Özgürlük Partisi (PAK), Kürdistan Demokratik Hareketi (TDK-TEVGER) tarafından ortaklaşa düzenlendi. Toplantıda içeriğinde gerçeklik bulunmayan konuşmalar yapıldı. Kulaktan dolma, uydurma ve emperyalizmin yalanları, gerçek diye sunularak, “biz Kürtler Lozan Antlaşmasını kabul etmiyoruz” sonucunda birleşildi.

Bu toplantıdan beş gün sonra Diyarbakır Barosuna bağlı Hişyar Özalp ile Rıdvan Dalmış adlı iki avukat, Kürt Diasporası adına Lozan Antlaşması’nın iptali, Kürtlere “self determinasyon hakkı tanınması” için Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Cumhurbaşkanlığı aleyhine Danıştay’a dava açtı.

16 Temmuz 2023 Pazar günü Diyarbakır’da Kürt Kadın Hareketi, Lozan Barış Antlaşması’nın özellikle kültür ve dil politikaları açısından toplumsal ve siyasal etkilerini tartışmak için çalıştay yaptı. Yine aynı yanlışlar ve gerçek dışı sözlerle geçen çalıştayda, Lozan hakkında karalamalar yapılarak bölünme konusu işlendi.

24 Temmuz 2023 Pazartesi günü Kürdistan Özgürlük Partisi (PAK) ve Kürdistan Demokratik Hareketi (TDK-TEVGER) Diyarbakır’da ortak açıklama yaparak, 100. yıldönümünde bir kez daha tüm dünyaya Lozan Antlaşması’nı tanımadıklarını bildirdiler.

24 Temmuz 2023 Pazartesi günü bazı siyasi partiler ve gruplar, Lozan Barış Antlaşması’nın 100. yıldönümü nedeniyle Diyarbakır’da ortak bir açıklama yaptılar. Ortak açıklamayı yapanları iyi tanımak gerekir: Yeşil Sol Parti, Halkların Demokratik Partisi (HDP), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Kürdistan Komünist Partisi (KKP), Kürdistan Sosyalist Partisi (PSK), Kürdistan Demokrat Partisi (PDK), İnsan ve Özgürlük Partisi (PİA), Azadi Partisi, Azadi Hareketi, Devrimci Demokratik Kürt Derneği (DDKD), Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Şeyh Said Derneği ve Birleşik Kürt Kadın Platformu.

“Biz Kürtler Lozan Antlaşmasını Tanımıyoruz” pankartının önünde yapılan açıklamada Lozan Barış Antlaşması’nın, Kürt halkı için yüz yıldır devam eden ret, inkar ve katliamların yolunu açan kara günün adı olduğu bildirildi. Kürtleri statüsüz bıraktığı gerekçesiyle antlaşmayı imzalayan devletlerin, Kürtlerden özür dilemesi istendi. 1921 Teşkilatı Esasiye Kanununa övgülerin düzüldüğü açıklamada, yine gerçek dışı söylemlerde bulunuldu.

Bu açıklamayı yapanların arasında bulunan Yeşil Sol Parti ve Halkların Demokratik Partisi’nde (HDP), halen Türkiye için siyaset yaptığını savunanların bulunması sadece aymazlıkla açıklanamaz. Zaten HDP, 24 Nisan sözde Ermeni soykırımını ve 19 Mayıs sözde Pontus Rum soykırımını anmaktadır. PKK terör örgütünün destekçisi olan bu partileri sol parti olarak değerlendirip oy verenler, Lozan konusundaki açıklamalardan sonra da oy vermeye devam edecekler midir? Ülkemizin bölünmesine destek olan ve kurucu antlaşmamıza karşı olan bu partiler için yargı herhangi bir işlem yapacak mıdır?

Milletvekili olarak diplomatik pasaport, ömür boyu sağlık yardımı, dokunulmazlık gibi olanaklardan yararlanıp, asgari ücretin 10 katından fazla maaş alanlar, ülkemizin bölünmesine ve kurucu antlaşmamıza karşıdırlar. Böylelerine oy verip TBMM’ye getirenler ise bilinçsizlik içindedirler. Türkiye Cumhuriyeti’nin ulus devlet bütünlüğünü koruyan değerlere saldıranların yeri TBMM değildir. Eğer Lozan Barış Antlaşması’na giden yol olmasaydı, bütün bu ayrıcalıklardan yararlanamayacakları gibi, özgürlükten yoksun, kişiliksiz şekilde köylerinde oturacaklardı. Dünyanın hiçbir ülkesinde kendi devletine düşman olanlar, değil parlamentoda devletin herhangi bir kademesinde görev alamazlar. Onlara yapılması gereken yargılayıp, gerekli cezayı vermektir.

Eşsiz liderimiz Atatürk’ün sözleri akıllarımızda her zaman yer etmelidir: “Lozan Antlaşması, Türk ulusuna karşı, yüzyıllardan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşması’yla tamamlandığı sanılmış, büyük bir suikastın çöküşünü bildiren bir belgedir. Osmanlı tarihinde benzeri görülmemiş bir siyasi zafer eseridir.”

Lozan Barış Antlaşması’nın 100. yılı kutlu olsun. Sevr ile yok edilmek istenen Türk Ulusu’nu bağımsızlığına kavuşturan büyük Atatürk, İsmet İnönü ve Kuvayı Milliye kahramanlarımıza şükranlarımızı bir kez daha sunuyoruz.

Azim ve Karar,

13 Temmuz 1959 tarihinde İstanbul’da doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini Ankara’da tamamladı. Jeoloji Mühendisliği Bölümü (1983) ve İşletme Bölümü (1998) mezunu. Lisans üstü çalışmalarını Trafik Planlaması ve Uygulaması anabilim dalında (2002) ve Hayvancılık İşletme Ekonomisi anabilim dalında (2003) tamamladı. 1983-1985 yıllarında ODTÜ Mimarlık Fakültesi’nde yarı zamanlı öğretim görevlisi olarak çalıştı. 1986-1987 yılları arasında Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nda yedek subay olarak askerlik görevini tamamladı. 1988-2006 yılları arasında Hacettepe Üniversitesi’nde Öğretim Görevlisi olarak çalıştı. 2006-2018 yılları arasında Gazi Üniversitesi’nde Öğretim Görevlisi olarak çalıştı. Gazi Üniversitesi’nin bölünmesiyle 2018 tarihinden beri Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi’nde Öğretim Görevlisi olarak çalışmaktadır. 1993 yılında “Bilgisayara Giriş ve Basic” ile “Fotogrametri” kitaplarını yayınladı. Mart 2019 tarihinde “İnadına Cumhuriyet” adlı kitabını yayınladı. Kasım 2021 tarihinde “Türkiye Uçuyor” adlı kitabını yayınladı. Bir süre Cumhuriyet ve Ulus Gazeteleri ile Türkiye Sorunları Dergisi’nde yazı yazmıştır. Kasım 2005-Haziran 2020 tarihleri arasında İlk Kurşun Gazetesi’nde her hafta yazıları yayınlanmıştır. Halen Azim ve Karar Sitesinde yazı yazmaktadır. “Parçalanma Dil İle Başlar” makalesiyle, Dil Derneği tarafından 26 Eylül 2016 tarihinde 84. Dil Bayramı Onur Ödülü’ne layık görülmüştür. Atatürkçü Düşünce Derneği’nin eski Genel Sekreteri’dir. 1961 Anayasası ve Çağdaş Demokrasi Vakfı’nın Başkanı’dır. Halen Tüm Öğretim Elemanları Derneği’nin (TÜMÖD) Genel Sekreteri’dir. Evli ve iki çocuk babasıdır.