Kuzey Irak’da 13 vatandaşımızın öldürülmesi üzerine ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Ned Price 14 Şubat tarihinde aşağıdaki yazılı açıklamayı yaptı:
“ABD, Türk vatandaşlarının Irak’ın Kürdistan Bölgesinde ölmüş olmalarını üzüntü ile karşılar. NATO müttefikimiz Türkiye’nin yanında duruyor ve son çarpışmalarda hayatını kaybedenlerin ailelerine taziyelerimizi iletiyoruz. Türk sivillerinin, terörist örgüt olarak belirlenen PKK tarafından öldürüldüğüne ilişkin raporlar teyid edilirse, bu eylemi mümkün olan en güçlü biçimde kınarız”.
Birkaç bakımdan çok dikkat çekici ve vahim bir açıklama….
1) ABD, Irak topraklarını bir bütün olarak görmüyor. “Irak’da” demek yerine, “Kürdistan Bölgesi”ne vurgu yapılıyor.
Komşularımızın toprak bütünlüğü bizim geleneksel dış politikamızın temelidir ve Türkiye için hayatidir. İşte onun için zamanında 1 Mart tezkeresine karşı çıkılmıştı.
2) Müttefikimiz olduğunu söyleyen ABD, Bakanlar dahil, Türk yetkililerin yaptıkları açıklamalara güvenmiyor. Eylemi PKK’nın yaptığına ilişkin ayrıca teyit arıyor.
Böyle bir açıklama bir devlete yapılabilecek en büyük saygısızlıktır, yoksa başka bilgileri mi var sorusunu akla getiriyor.
3) PKK’nın yaptığının teyit edilmiş olması halinde bile, eylemi ancak “kınıyor”, o kadar.
Böyle bir insanlık suçunu kınamak için müttefik olmaya lüzum yok. Silahsız insanların öldürülmesi tam bir insanlık suçudur.
İnsanın söylemeye dili varmıyor; ama, açıklama bütünü itibariyle maalesef, Türk devletini ve Türk yetkilileri aşağılamaya yeltenen, çirkin, kabul edilemez bir açıklamadır.
Tabii zamanında yapılan aşağılayıcı açıklamalara devlet ciddiyetine yakışır cevaplar verilemediği için bugün de, bu tür davranışlara, açıklamalara muhatap oluyoruz.
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı bu açıklamaya tepki göstermiş, “eğer müttefik isek, teröristlerin yanında değil, bizim yanımızda yer alacaksınız” demiş ve Biden’a “artık PKK’nın gerçek yüzünü gör” şeklinde çağrı yapmış.
Durum saptamasında bulunularak, “desteğini kes, PKK’nın gerçek yüzünü gör” çağrıları yapılarak ABD’nin PKK/PYD/YPG hakkındaki tutumunun değişmeyeceği gayet açık ve net.
ABD’nin bu ayrılıkçı terör örgütüne yıllardır her türlü silah yardımı yaptığı, eğitim desteği verdiğini artık sağır sultan bile duydu, biliyor.
ABD’ye, Irak ve Suriye’nin toprak bütünlüğünün Türkiye için hayati öneme sahip olduğunu, bu ülkelerde buna hiçbir surette izin verilmeyeceğini anlatmak lazım. Bunu da bütün dünya göstermek için, vakit geçirilmeden yapılması gerekenin yapılıp:
Irak anayasasının 7/2 maddesi aynen “Devlet, terörizmin bütün şekilleri ile mücadele etmeyi taahhüt eder, ve topraklarını terörist faaliyetlerin üssü, geçiş yolu ve alanı olmaktan koruyacak çalışmaları yapar” hükmünü taşıdığından, Irak Anayasasının bu açık hükmüne atıf yapılarak, topraklarındaki eli kanlı PKK faaliyetlerini sonlandırması için Irak’a ultimatom verilerek bir zaman tanınmalı, bu süre içinde gereğini yapmaması/yapamaması halinde, uluslar arası hukukun Türkiye’ye verdiği, kendi güvenliği için şart olan “yakın takip” hakkının gereği Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından yapılmalıdır.
Sözle tepki ile yetinmek, yapılması gerekeni kamuoyunun dikkatinden kaçırmaya teşebbüsten başka bir anlam taşımıyor.