Bir – Deniz Acaray Yazdı

Bir – Deniz Acaray Yazdı
Yayınlama: 20.01.2025 13:30
A+
A-

Bugün Medya Siyaset okurlarıyla ilk buluşmam. Bir gazetede köşe yazısı kaleme almam da hayatımda ilk kez yaşadığım bir tecrübe. Bu vesileyle; tatlı bir heyecan, lisede dönem ödevi kapsamında hazırladığım birkaç yerel haberden oluşan İngilizce gazete deneyimim sayesinde hissettiğim gibi mutluluk ve kaygı karışımı tuhaf bir özgüven duygusu içindeyim. Yakın zamanda tanıştığımız ve birlikte kamu yararına değerli çalışmalar içinde bulunduğumuz Medya Siyaset Yayın Grubu Genel Yayın Koordinatörü Sayın Hatice TOPÇU hocamızın daveti ve yönlendirmesi sayesinde akademik yazı haricinde günlük veya haftalık makaleler yazmaya karar verdim. Okuyucu nezdinde ne kadar etkili ve başarılı olabileceğimi zaman gösterecek elbette. Ancak sanırım bu yazı, ilk yazı olması bakımından bende en çok iz bırakacak olan yazım.

Konu seçimi ile ilgili yaşadığım tereddüt ise bir başka heyecan yaşatan durum. Meseleyi yakınlarımla paylaştığım ve onlara danıştığım anda ilk verdikleri cevap; kariyerleri veya özel hayatları sebebiyle karşı karşıya kaldıkları sorunları dile getirmem yönünde oldu. Kimi, çocuklarımızın eğitim sisteminden gördüğü zararı ve bunun ülkemizin geleceğine yönelik yarattığı tehlikeleri, kimi, sağlık sisteminde yaşanan sorun ve zorlukları, kimi, ekonomik krizin sebep ve sonuçlarını, kimi arkadaşım ise akademik çalışma hayatında doçentlik, atanma kriterleri gibi sürekli değişen normları, ayrımcılığı, liyakatsizliği, kimi de kadına ve kırılgan toplum kesimlerine yönelik şiddeti kaleme almamı önerdi. Elbette hepsi ve daha fazlası ilgi ve dert alanımda. Türkiye Cumhuriyeti gibi çağdaş, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olma iddiasında olan bir devletin ülkesine hukuk penceresinden bakıldığında nelerin ilgi dışı bırakılması gerektiği cevaplandırması zor bir sorudur. Jean Paul Sartre’ın “Entelektüel, kendisini ilgilendirmeyen şeylere burnunu sokan insandır” sözünü her gazeteci ve yazar kendine örnek almalı bence. Hemen her alanda kamuoyu yaratma amacımız olmalı ve olduğu sürece, toplumu ilgilendiren her konuda uyanık ve takipçi olmalıyız. Bunu cesaretle başarabildiğimiz ölçüde entelektüel olma yolculuğu “aydın” olma yolunda ilerler ve dönüşür.

Yukarıda saydığım yazı konularına pek çok başka konuları da eklemeyi düşünerek bugün ilk yazımda, ilkler’in önemine binaen “bir” sayısına yer vermeye karar verdim. Bu kararıma etki eden bir başka özel ve anlamlı durum ise değerli büyüğümüz rahmetli Hayrettin KARACA’nın bugün beşinci vefat yıl dönümü olması. Hayrettin KARACA, yaklaşık yüz yıllık ömrüne yaşamın tüm acı ve tatlı cilvelerini sığdırmış bir insan. Kamuoyunda “Toprak Dede” ve “kırmızı süveterli çocuk” olarak da tanınan, TEMA Vakfı’nın kurucusu Karaca, “Vatan toprağı kutsaldır, kaderine terk edilemez” diyerek, ülkemizde sivil ve demokratik toplum teşkilatlanmasının öncülerinden ve emektarlarından olmuştur. Kendisiyle onun olgun, benim toy yaşımda tanışmamız; dağarcığıma ve karakter gelişimime çok şey kattı. Bir konuşmasında bizlere “En büyük sayı bir’dir” demişti. Bir olmadan, ilkler olmadan diğerleri olmaz, ilk adım atılmadan yola çıkılmaz. Başladım diyebilmenin göstergesidir ilk adım. En zoru aşabilmektir. O yüzden en değerlidir.

Herkesin memleketi çocukluğudur. Maviyle yeşilin arasından nazlı nazlı giden kara trende işlemiş benliğime yurdumun deniz ve ormanının aşkı. Bunun bir siyasal bilinç haline gelmesini ise bu mayayı katarlayan Rahmetli Toprak Dede Hayrettin KARACA’ya borçluyum ve müteşekkirim.

Bir diğer teşekkürüm de sevgili Hatice TOPÇU hocamıza. Bu ilk adım’a vesile olduğu için. Bir yazarın eserleri okuyucuyla buluştuğu andan itibaren artık sadece ona ait değildir, bu uğurda ona yardım eden, sebep olan, okuyan herkesindir. En çok da ihtiyacı olanın… Dileğim bu başlangıç da aynı akıbette olur. Bu köşede dile gelenler, tıpkı şairin şiiri gibi, okuyan herkesin olsun. Hoşçakalın

1976’da Zonguldak’ta doğmuş; ilk ve orta öğrenimini Zonguldak’ta, lisans eğitimini Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde tamamlamıştır. Yüksek lisans eğitimini Varşova Üniversitesi Gazetecilik ve Siyasal Bilimler Fakültesi’nde Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nde aldıktan sonra, doktora eğitimini Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku ABD’da sürdürmüş, “Siyasal Katılma Yolu İle İnsan Haklarının Korunması” başlıklı doktora tezi ile doktora eğitimini tamamlamıştır. MEB’da başladığı kamu görevine, yükseköğretim alanında öğretim üyesi olarak devam etmektedir. Çalışma alanları; Genel Kamu Hukuku çatısı altında insan hakları, devlet, anayasa, jeopolitik, milli güvenlik, siyasal katılma, liderlik ve sivil toplumdur. “İnsan Hakları” ile “Türk Devlet Aklı ve Derin Hafızası Milli Egemenlik” adlı iki yayımlanmış kitabı, çok sayıda akademik makale ve yazısı bulunmaktadır. Aktif bir sivil toplum gönüllüsü olan Acaray; çeşitli dernek, vakıf ve platformlar ile özel ve devlet okullarında gönüllü eğitim ve seminerler vermekte, Türkiye’de gönüllülüğün yaygınlaşması doğrultusunda çalışmalar yapmaktadır.
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.