Akrep ve Kurbağa – Melih Demirel

‘’ Yüzmeyi bilmeyen akrep, kendisini nehrin karşısına geçirmeyi ikna ettiği kurbağayı sokarak öldürür. Cevaben ; ‘’ Ben Akrebim tabiatım bu! ‘’ der. Kıssadan hisse, eğer akreplere inanırsan onlarla mücadele etmezsen, şirin gözükmeye çalışırsan, normalleşirsen, asıl hesap vermesi gerekenler dönüp senden hesap sorar ve sonunda nehrin ortasında boğulursun. ‘’

Hepimiz biliriz Akrep ve Kurbağanın hikayesini… Geçtiğimiz Cumartesi sayın Kılıçdaroğlu’nun sosyal medya paylaşımı, muhalefetteki problemler silsilesini net şekilde özetler nitelikteydi. Akreplere inanırsan, ölürsün!

Farkındalık zamanı hadi başlayalım. Cumhuriyet Halk Partisi. Kuva-yi Milliye hareketinin partileşen oluşumu ve Cumhuriyetin kurucu partisi. Kurucusu Atatürk ve ilk genel başkanı. Ardından bayrağı teslim alan milli şef İnönü. Onun ardı, Kıbrıs Fatihi ‘’Karaoğlan’’ Ecevit. Hafızamızı kaybetsek, bu bilgileri unutmayız değil mi?  Gelelim farkındalığa. Neyi çağrıştırır bu isimler? MÜ-CA-DE-LE
Ulu önder Atatürk, mücadelenin vücut bulmuş halidir. Milli şef İnönü, Atatürk’ün silah arkadaşı, verilen mücadelelerin yegana yoldaş ve paydaşıdır. Keza Ecevit, verdiği mücadeleye tarih şahittir. Temiz ve ilkeli siyasetçi profilinin yakın zaman ana aktörlerindendir. Daha yakın bir zamana gelirsek Ecevit ekolünün temsilcisi Kılıçdaroğlu. Mücadelesinin başarıya erip ermemesi genel olarak tartışılabilir. Ancak mücadelesini inkar etmek şahsına haksızlık olur. Kıssadan hisse, Atatürk’ün makamı elbette konforlu bir makam değildir. Nitekim bu parti lüks plazaların şaşalı salonlarında güle oynaya kurulmamıştır. CHP’nin genel başkanlığına talip olmak, Atatürk’ün günümüzde  siyasi temsiliyeti ve ağır bir iştir.

Kararlılık ve Çelişkiler

Mücadele sadece bir adımdan öte sonu olumlu yada olumsuz olsun kararlılık ister. Günün sonunda en azından sonuna kadar mücadele ettik diyebilmek önemlidir. Bakınız Esenyurt unutuldu. Bu tutumla Beşiktaş’ın kaderi de farklı olmayacaktır. Hikayede ki karakterler üzerinden gidersek,  biz Akrep’in huyunu zaten bilenlerdeniz ama, Akrep halkı zehirlerken, panzehir olmak  kurbağanın işidir.
Akrep emekliyi sefalete terk etti. Kurbağa bir gün eylem yaptı üç gün sonra unutuldu. Kararlılık sıfır. Akrep asgari ücretliyi de zehirledi. Kurbağa yine ortalığı ayağa kaldırdı. Üç gün sonra unutuldu. Kararlılık sıfır. En son Kurbağanın kırmızı kart mevzu var ki ben daha da anlatmayayım anlarsınız.
Tüm bunlar yaşanırken  birde kurbağanın yoldaşları var ki çelişkiler abidesi.
Daha önceki yazımda söylemiştim belli, İmamoğlu’na doğru giden bir yol var.
Peki Ankara’da ki yoldaşlar ne yapıyor. Belediyelilerine teker teker çökülen, her hafta, bu hafta acaba hangisine sıra gelecek diye endişe duyduğumuz CHP’nin, Ankara Sincan ilçe başkanlığı bir resepsiyon düzenlemiş. Keyifler yerinde Allah bozmasın.  Mansur bey almış Etimesgut belediye başkanını  karşısına  oyun havası oynuyor. Tabi görebildiğim kadarıyla Keçiören belediye başkanı, Çankaya’nın ‘’Evlat kontenjanından atama başkanı’’ ve diğer ilçe başkanları vs. de orada. Beyler farkında mısınız bilmiyorum ama, parti ve belediyelere büyük operasyon çekiliyor. Cenaze evinde tef çalınmaz!

***
Kayıkçı kavgaları… Bu kavgalar bitmeden umut olunmaz. Silkelenip, kurumsal ve kolektif bir tutumla beklenilen çizgide sert bir muhalefet olmazsa  mücadele unsuru tetiklenmez, yapılan eylemler adeta bende buradaydım havasıyla ‘’bir fotoğraf çekilip ayrılalım’’ dan öteye gitmezse ‘’Birinci partiyim’’ rüyası sandık gerçeğiyle derdest olur.

Cumhuriyet Halk Partisi kimsenin kariyer basamağı değildir! Güç arıyorsanız tarihinize bakınız. Mustafa Kemal’in koltuğunun temsiliyetinden daha büyük hangi güç var? Bu yolda başınıza her türlü iş de gelse, çekinecek, yumuşayacak veya normalleşecek yetkiniz yoktur. Nitekim haklıyken haksız, suçsuzken de sorgulanan pozisyonuna düşersiniz.

Akreplerin masumiyetine inanmayı bırakıp, hep birlikte topyekun mücadele de buluşacağımız günlere…

Unutmamalı… Gecenin en karanlık anı, şafağın sökeceği yere en yakın vakittir.