Çağdaş anlamda dünyanın en eski anayasası sayılan 17 Eylül 1787 tarihli ABD Anayasasından başlamak üzere günümüze kadar hazırlanan bütün anayasaların arkasında kurucu irade, meşruiyeti aldığıgüç ve silah vardır.
Arkasında kurucu irade ve zorlayıcı yaptırım gücü olan silah yoksa; anayasa da yoktur. ABD Anayasasının arkasında meşruiyeti olan zorlayıcı güç ve silah;Büyük Britanya’ya karşı verilen bağımsızlık savaşının başkomutanı George Washington, onun komuta ettiği ordu ve destekleyen sivil güçlerdi. Bu güç olmasa ve başarıya ulaşamasaydı ABD Anayasasıda olmazdı.
İnsan Derisi ile Kaplıdır
İşgal Güçleri Yeni Anayasa Yaptırır
1947 tarihli Japonya Anayasasının arkasındaki kurucu irade Japonya’yı kayıtsız şartsız teslim alan ABD, zorlayıcı gücü ise ABDişgal gücüdür. ABD işgal kuvvetleri komutanı Douglas MacArthur; emrinde bulunan hukukçularına bir taslak hazırlatmış, bunu Japonlaradayatmış ve ufak tefek değişikliklerle kabul ettirmiştir.
23 Mayıs 1949 tarihli Federal Almanya Cumhuriyeti Anayasasını hazırlatan irade II. Dünya Savaşı sonunda Almanya’yı işgal eden müttefikler ve onun başat gücü olanABD’dir.2005 tarihli Irak Anayasasının arkasındaki irade bu ülkeyi istila eden ABD, zorlayıcı gücü ise ABD işgal kuvvetleridir. Bu anayasa ile Irak federal sistem altında yapılandırılmış, toplum etnik ve mezhepsel kompartımanlara ayrılmıştır. Ayrıca bu anayasa;Irak’ın istikrarsızlaştırılmasına ve zaman içinde bölünmesine neden olacak elverişli ortamı yaratmıştır. Bu haliyle Irak’ta istikrar olmaz, olamaz. Zaten olması istenmediği için 2005 Anayasası yaptırıldı.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Kurucu İdeolojisi Değiştirilemez!
Türkiye Cumhuriyeti’nin 1921 tarihli Teşkilat-ı Esasiye Kanunu, 1924 Anayasası ve 1937’de yapılan son değişiklikle kurucu ideolojisi şekillenmiştir. Arkasındaki irade Türk Milleti’nin bu topraklarda hür ve bağımsız yaşama arzusu, silahlı gücü ise Kurtuluş Savaşını yapan Mustafa Kemal Paşave onun komuta ettiğiTürk Ordusu’dur. Kurucu irade budur, bu iradenin ortaya koyduğu kurucu ideoloji asla değiştirilemez.
Dünyada bugüne kadar yapılmış tüm anayasaların mutlaka bir devrim, karşı devrim veya işgal sürecinden sonra yapıldığı düşünülürse;Türkiye’de gündemimize oturtulmaya çalışılan yeni anayasa hangi sürecin sonucudur?Yürürlükteki 1982 AnayasasındaTBMM’nin yeni bir anayasa yapmasına yasal olarak izin verilmemesine hatta böyle bir girişimin suç olmasına rağmen Türkiye’de yeni anayasa yapılmasını isteyen irade kimdir? Bu iradenin zorlayıcı yaptırım gücü kimlerdir?
Emperyalist Güçler Türkiye’de Yeni Anayasa İstiyor
Tüm anayasaların birer ruhu, nitelikleri ve ideolojisi vardır. Dünyanın neresine giderseniz gidiniz; her ülkenin anayasasının esasını oluşturan temel ilkeleri vardır. Bu ilkeler, o ülkenin siyasi rejiminin özünü oluşturmaktadır. İşte bu öze asla dokunulamaz ve değiştirilemez. Ne demek mi istiyorum? Dünyanın hiçbir yerinde ve ülkesinde savaş ve olağanüstü şartlar olmadan, sadece meclisteki çoğunluğa dayanılarak anayasaların özü değiştirilemez ve değiştirilmemiştir. Bırakınız yazılı anayasaları; yazılı anayasası olmayan, sadece tarihin derinliklerinden gelen geleneklere sahip olanİngiltere’de bile parlamentonun her şeye gücü yetiyor olmasına rağmen“Westminster Modeli” olarak da bilinen parlamenter monarşi sisteminin başkanlık sistemine veya başka bir rejime çevrilmesi pek olanaklı değildir.
Erdoğan,4 gün önce yaptığı açıklamada;“İnsanı önceleyen, milletin çeşitliliğini ve zenginliğini yansıtan, toplumun gerisinde kalan değil, topluma dinamizm katan bir anayasa hedefliyoruz.” dedi. Bunun açılımı yani söylenemeyen bölümü ile birlikteanlamı -ama bilinçli ama bilinçsiz olarak-“Ulus kimlikten ve ulus devletten uzaklaşan, üniter yapıdan federalizme rota kıran, toplumu etnik, dinsel ve mezhepsel kompartımanlara ayıran ve laikliği kağıt üzerinde de yok eden bir değişiklik arzu ediyoruz” demektir. Emperyalist güçlerin kendi çıkarları ve emperyalist hedefleri açısından Türkiye’de böyle bir değişiklik istediğini ve baskılar yaptıklarını da biliyoruz.
İktidarın Sicili Bozuk
Ayrıca iktidarın sicili çok bozuk. İktidar; demokrasi, hukuk, insan hak ve özgürlüklerinden ve toplumsal eşitsizliği düzeltmekten yana değil. Anayasayı ve kanunları umursamıyor, hatta kendi yaptıklarını bile!Her istediğinde mevcut anayasayı ihlal etti ve etmeye de devam ediyor. İktidar;anayasamızın vazgeçilemez ve değiştirilemez niteliklerine, kurucu ideolojimize ve demokrasinin olmazsa olmazı durumunda olan “laikliğe karşı eylemlerin odağı olmaktan”hüküm giydi.Erdoğan, dördüncü defa Cumhurbaşkanı olma peşinde. Özel hüküm koymalarına lüzum bile yok. Anayasanın 101’inci maddesine rağmen, bu maddeyi arkadan dolaşan gayri hukuki gerekçeleri,yeni anayasa veya anayasa değişikliği durumunda da söz konusu olacak.
Kurguladıkları ve rüyalarını gördükleri yeni anayasa ileinsan hak ve özgürlüklerini dinsel gerekçelerle sınırlamanın, demokratik kitle örgütlerini ve meslek odalarını iptal eden veya kısıtlayan ama tarikat ve cemaatlerin önünü açan değişiklikler yapmanın peşindeler. Anayasalar; bir anlamda toplumsal sözleşmelerdir. Yani kurucu meclislerin işidir. HalenCumhuriyettarihinin halk iradesini temsil etme açısından en kötüsü olan bugünkü Meclis ile yeni anayasa işine girişilemez.
“Sivil Anayasa” Kavramı Uyduruktur!
177 madde olan 1982 Anayasasının bugüne kadar 134 maddesi değişmiştir. 2002 öncesini de hesaba katarsak;1982 Anayasasının yüzde 80’i değişmiştir. Diğer taraftan; Anayasa Hukukunda “Sivil Anayasa”diye bir kavram yoktur. Bu kavram; halkı kandırmak ve algı yaratmak için uydurulmuştur.
Sonuç olarak; Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu ideolojisi;Osmanlıtarihinin acılı ve çile dolu sayfalarından alınan derslerle, Kurtuluş Savaşında,İnönü’de, Sakarya’da ve Dumlupınar’da dökülen kanla, emperyalizme karşı verilen mücadelenin ruhuyla ve çağdaş medeniyet seviyesine ulaşmak için insanlığın olmazsa olmazı olan sorgulayıcı aklı ve pozitif bilimi esas alan, çağdaşlaşmanın önündeki engelleri ortadan kaldırmaya çalışan Aydınlanma Devrimleri ile oluşturulmuştur ve asla değiştirilemez. Ama bu demek değildir ki; anayasamızdaha demokratik hale getirilemez ve insan hak ve özgürlükleri genişletilemez. Ancak; iktidarın niyeti bu değil. 22 yıldır iktidarın demokrasi, özgürlükler, hak, hukuk, adalet, çağdaşlık, ekonomik kaynaklarımızın hakça bölüşümü ve iç barışımıza yönelik icraatları hakkındaki sicili çok kötü!