DİSK’in İzmir ile sınavı – Yusuf İpekli Yazdı

DİSK’in İzmir ile sınavı – Yusuf İpekli Yazdı
Yayınlama: 02.06.2025 22:48
A+
A-

Üzerinden 12 Eylül gibi bir buldozer geçmiş olmasına rağmen sol uzun yıllar sonra, 1989 yerel seçimlerini kazanarak yerelde iktidar olmakla kalmamış, sermaye ve uluslararası yapıların desteğini arkasına alan, meclisteki sandalye sayısının verdiği imkana dayanarak el kaldır, el indir anlayışı içinde istediği her kanunu çıkaran; hitabeti, ikna kaabiliyeti, gündem belirleme yeteneği ve çizdiği profille güçlü lider olduğu tescillenen Özal‘ın iktidarını da sallamıştı.

Bu seçimlerde, yüzde 28.69 oranında oy alan SHP, bugün hayal gibi görünen, o günün sekiz büyükşehirden Gaziantep ve Kayseri de dahil altısını, büyükşehir olmayan illerden Amasya, Çorum, Diyarbakır, Kars, Kastamonu, Kocaeli, Niğde, Ordu, Sakarya, Samsun, Siirt dahil pek çok ili kazanmıştı.

Ankara‘da Altındağ, Keçiören, Sincan, Çamlıdere, Gölbaşı, Kazan, Şerefikoçhisar‘da da koltuğa SHP oturmuştu.

Ee, ne var demeyin o seçimde başkanlar bugün Örneğin Ankara‘da olduğu gibi koalisyonun bileşeni değil, partinin bizzat kendisiydi.

Süreçte ne oldu biliyor musunuz?

Öyleyse….

1) ANAP, muhalif belediyelerinin elini kolunu bağladı. Devlet desteğini kesti. Bütçeyi kuşa çevirdi. Kredileri engelledi. Ne oldum delisi olan belediyeler çalışamaz hale geldi.

2) İstanbul’da İSKİ Skandalı patladı. O günkü Star televizyonu ki ortaklardan biri Ahmet Özal‘dı, günlerce olayın üzerinde tepindi durdu. Halk bin pişman oldu.

3) Belediye işçileri aylarca süren eylemlere başladılar. Çöpler dağ gibi yağıldı. Sular akmadı. Sokaklar süpürülmedi. Otobüs şoförleri iş yavaşlattı. Örneğin Ankara’da Kızılay’dan Hasköy’e vitesi üç takviyeye alıp iki saatte geldiler. İşçiler yüzlerinin bıyıkları dahil sol kısmını traş edip bir yerlere mesaj verdiler.Bütün bunların adı eylem oldu. Oysa o günde işçiler bugün olduğu gibi iki öğretmen maaşı alıyordu.

Ve adı eylem olan güya o sol süreç bugüne ulaşan yolun taşlarını döşedi.

Şimdi İzmir.

İzmir’de tam yirmi üç bin işçidört gündürgrevde.

Grevin konusu maaş artışı, özlük hakkı. Sorun toplu sözleşmede anlaşma sağlanamamış olması.

Bu greve ne var bunda, işçi hakkı için grevde denmez, denilemez, denilmemeli.

Neden?

1) İşveren olarak belediyenin işçiye teklifi brütseksen bin lira. Onların isteği ise net seksen bel bin lira. Rakam dudak uçuklatıyor, tam dört asgari ücret demek. Emeklinin aldığı on beş bin liranın altı katı. İyi de asgari ücretli de, düşük maaş alan emekli de grev yapsın hakkını alsın diyebilirsiniz. Haklısınız da, bu sendika örneğin Kayseri, Konya, Samsun, Antep, Maraş, Erzurum, Sakarya gibi illerde neden grev kararı alamıyor?

2) Grev hak mıdır? Evet. İzmir’de de sendikalar grev kararı alabilir mi? Elbette alır. Peki, işçi eylemi olan grev desteklenmeli mi? Evet. O halde İzmir grevi… Bu grev hak temelli değil. Zira işveren teklifi yeterli ve yerinde. Sonuçları itibariyle bu grev derin bir biçimde sosyal ve siyasal neticeler ortaya koyacağı için doğru bir eylem değildir. Üstelik bu zamanda bu grev sarı sendikaların, onların konforlu salonlarında, makamlarında oturan solcu yöneticilerinin, tipik solcu, fırsatçı yaklaşımlarının en tipik örneğidir. Üstelik grev halkın sağlığını da tehdit etmektedir.

3) Ayrıca bu greve, “İşte şu kadar oyumuz var, şuna veririz, buna veririz…” söylemi ile siyaset karışmıştır.  Bu saaten sonra bu grev haklı değildir, meşru zeminden uzaktır.

Sonuç olarak,

1) Salon solcularına yeni kavga alanı oluşmuştur.

2) Yandaş basın için kendiliğinden fırsat doğmuştur.

3) İtibar yoksulluğu halk nezdinde etkili olmaya başlamıştır.

4) Ve tabiatın kanunu gereği, elma kendi kurdunu yine kendi yaratmıştır.

Umarım o kurdun yarısı ısırdıkları parçanın içinde kalmış olmaz.

YAZARIN DİĞER YAZILARINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN 

1964 yılında Ankara İli Kalecik İlçesinde doğdu. Çiftçi bir ailenin çocuğu. 1985 yılında mesleğe ilkokul öğretmeni olarak başladı. Türkçe öğretmeni oldu. 20 yıl okul müdürlüğü yaptı. 35 yıl emek verdikten sonra emekli oldu. Özel eğitim alanında 3 yıl müdür olarak özel sektörde çalıştı. Halen özel eğitim öğretmeni olarak görev yapıyor. Makale, inceleme ve araştırmaları Öğretmen Dünyası, ABECE, Eğitim Yaşam, Çağdaş Eğitim dergilerinde yayımlandı. Kalecik Gazetesinde 10 yıl köşe yazarlığı yaptı. Halen HANHANA isimli kültür ve sanat dergisinin editörüdür. Şiirlerini, 1. Çığlığa çağrı 2. Sensiz akşamların yorgun geceleri 3. Gökyüzüne kafa tutan sağanak; AB projesiyle gittiği Avrupa izlenimlerini, "Okulumuz Avrupa" da isimiyle kitaplaştırdı. Basıma hazır kitap taslakları mevcut. Evli, 2 çocuğu, 3 torunu var.