2016 yılında dönemin başbakanı Davutoğlu bu doğrultuda yeni bir genelge çıkardı.
Genelgenin iptali için açtığım dava ve yaptığım başvuru, önce Danıştay sonra Anayasa Mahkemesi tarafından reddedildi.
Konu hakkında yakın zamanda İHAM’a yaptığım başvuru devam ediyor.
Davutoğlu 2016 yılında genelgeyi yayımladığında, hukuksal durumu ve bu bağlamda CHP’nin de yapması gerekenleri ortaya koyduğumda, o günkü CHP yönetimi içinden tek bir destek açıklaması yapılmadı.
Hatta o günkü CHP yönetimi içinden açıklamalarım eleştirilerek, laikliğe değil de genelgeye sahip çıkıldı.
Dün öyle olunca Diyanet İşleri Başkanı Erbaş’a bugün ne diyebilirler ki…
Konu hakkında kuşkusuz CHP’nin ve hele de CHP yönetimi için varım diyenlerin bir açıklama yapmaları ve hukuksal girişimlerde bulunmaları gerekiyor.
Bu durum hem CHP yönetiminin hem de yarınlarda yönetim için varım diyenlerin, CHP’nin ilke ve değerleri için mi, yoksa yönetimi için mi var olduklarının da göstergesi olacak..
Laiklik asla ve asla belirli makamlar söz konusu olunca ya da bu ilkeye bir saldırı ortaya çıkınca bu durumu bir söylemle geçiştirmek için hatırlanacak değil, her zaman hukuk ve demokrasi mücadelesiyle sahip çıkılacak vazgeçilmez bir değerdir.
Konu ve Erbaş hakkında ki mücadele de elbette sürecek…
Eski Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz, 2016’da bu genelge çıktığında sorulan bir soruya, böyle bir genelgenin dayanaksızlığını ifade etmişti.
O dönemde Milli Eğitim Bakanlığı, okullarda bu genelgeye göre hareket edilmesini istemiş, bu durum hedef okullar mı sorusuna neden olmuştu.
Şimdi Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, cuma namaz saatine göre çalışma saatlerinin ve okulda da ders programlarının düzenlenmesini gerektiğini açıkça ifade etmekten geri durmuyor.
2016’da hedef okullar mı denilirken, işte hedef okullar ve okullardan da ötesi…