Türkiye’nin ülke çıkarlarını korumak için sorumluluk duygusu taşıyan her vatandaş gibi emekli amiraller de ülke sorunları hakkında görüşlerini açıklama hakkına sahiptirler.
103 emekli amiralin yayınladığı bildiri, Lozan Barış Antlaşması’nı tamamlayan ve Türkiye’nin İstanbul ve Çanakkale Boğazları üzerindeki egemenliğini tescil eden ve Türkiye’nin güvenliğini sağlayan Montreux Boğazlar Sözleşmesi’nin tartışmaya açılmaması gerektiğini belirten bir açıklamadır. Daha önce de bir grup emekli büyükelçi, aynı yönde bir bildiri yayımlamıştı. Her iki bildiri, Türkiye için yaşamsal önem taşıyan konularda bir yanlış yapılmaması için uzman konumundaki kişilerce çok dikkatli ifadelerle dile getirilmiş uyarılardır.
Montreux antlaşması Çanakkale Boğazı, Marmara Denizi ve İstanbul boğazından oluşan su yolunun kullanımını düzenlemiş ve Karadenizi bir barış gölü haline getirmiştir.
103 emekli amiralin bildirisine karşı özellikle iktidar ve iktidara yakın çevrelerin bunu bir darbe çağrısı olarak niteleyen suçlamaları, haksız ve ölçüsüz olduğu gibi gerçeklerle de alakası yoktur. Bu sadece İktidarın gündemi değiştirmek halkın dikkatini başka noktalara çekmek için kullandığı sunni bir gerginliktir. Toplumun gündemi açlık, işsizlik ve pandemi iken bir anda bunlar unutulmuş/unutturulmuş madur ediyatı yapılmaya başlanmıştır.
Karadeniz’e kıyıdaş olmayan devletlerin uçak gemilerinin, belli büyüklükte ki harp gemilerinin ve denizaltılarının Çanakkale ve İstanbul Boğazlarından geçmesini yasakladığı için 1953 den beri Montreux’i delmek/kaldırmak arzusu içindedir.
Montreux antlaşması Karadenizi bir barış gölü haline getirdiği için Amerika bundan rahatsızdır çünkü Rusya’yı ablukaya alamamaktadır.
Montreux’nün delinmesi, iptal edilmesi Karadenizi bir çatışma alanına çevirir ve bundan en büyük zararı da Türkiye görür.Yakın tarihimizde ki Goeben ve Breslau unutulmamalıdır.
Bu nedenledir ki emekli amirallerin uyarıları çok yerindedir. Ayrıca iktidar mensupları ve onların desdekçileri haksız, yersiz suçlamalarını yapmadan önce Anayasa’mızın 25 ve 26. maddelerini okumalarında yarar vardır:
‘Düşünce ve kanaat hürriyeti’ kenar başlıklı 25. maddeye göre; ‘Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebeple olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz.’
‘Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti’ kenar başlıklı 26. maddeye göre isede ; ‘Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir.’
Anılan maddelerde emekli amirallerin bu özgürlüklerden yararlanamayacağına dair bir istisna hükmü olmadığı gibi, ister tek başına ister gurup halinde kişilerin düşüncelerini açıklama özgürlüğü, bir demokratik düzen için kurucu ögedir.
Türkiye’nin yüksek menfaatlerini korumak için sorumluluk duygusu taşıyan her vatandaş gibi onlar da ülke sorunları hakkında görüşlerini tek başlarına veya grup olarak açıklama hakkına sahiptirler. Yayınladıkları bildiride suç oluşturan, darbe girişimi olarak nitelenebilecek tek bir sözcük yoktur.
Anayasa’mızın değiştirilemeyecek, değiştirilmesi teklif dahi edilemiyecek olan Türkiye Cumhuriyetinin ’ nitelikleri arasında sayılan ‘insan haklarına saygılı, … demokratik … hukuk devleti’ olmanın temelinde düşünce ve ifade özgürlüğü vardır. Buna saygı göstermek herkesin görevidir.”