Hobi Bahçeleri – Yusuf İpekli Yazdı

Hobi Bahçeleri – Yusuf İpekli Yazdı
Yayınlama: 05.05.2025 18:22
A+
A-

Dikkatinizi çekmiştir, son yirmi yıldır özellikle büyükşehirlerin çevresi HOBİ BAHÇELERİ ile doldu.

Büyükşehirlerde bunalan orta gelirli  vatandaşlar büyükşehirlerin stresinden kurtulmak için elinde avucunda ne varsa bir araya getirip kooperatifler kanalıyla 300 – 400 m2 büyüdüğündeki alanları hobi bahçesi yapmak için aldı veya hobi bahçesi yaptı. Bahçelerin üzerine ya bir konteynır yerleştirdi ya da bir oda bir ara ev yaptı veya yapacak. Genellikle memleketlerinden uzak büyükşehirlerde yaşayanlar hafta sonunda çoluk çocuğuyla buralarda toprakla buluştu, buluşacak. Bahçesine iki karık domates, iki karık fasulye, biber, salatalık, soğan, sarımsak ekti, dikti, dikecek. Üç beş meyve ağacı fidaladı, fidalayacak. Çocukları için salıncak kurdu, ayağını toprağa bastı, basacak. Dalından kopardığı meyveyi yedi, sebzeyi salata yaptı, yapacak. Büyükşehirlerin trafik, ulaşım, çok sıcak / çok soğuk havasının sinir bozucu ortamından, televizyonların cinayet, kaza, iftira, zina, ahlaksızlık, hırsızlık, taviz, tecavüz gibi moralleri alt üst eden haberlerinden uzak tabiat anayla başbaşa kaldı, eğlendi, dinlendi, dinlenecek.

Son bir kaç yıl içinde hobi bahçesi talebi daha da yoğunlaştı. Kentlerin çevreleri sığırcık sürüsü gibi hobi bahçesi oldu, olmaya devam ediyor.

Peki nereden çıktı hobi bahçesine ilgi? Niçin çoğaldı hobi bahçeleri? Hobi bahçelerinin akıbeti ne olacak?

Hobi bahçeleri hiç kuşkusuz ihtiyaçtan ortaya çıkmıştır. Toprakla uğraşma, buluşma ihtiyacı. Dedik ya, stres atma isteği…

Hatırlar mısınız, özellikle pandemi sürecinde hobi bahçesi olanlar ne yaptı? Temel ihtiyaç maddelerini alıp bahçesinin yolunu tuttu. Tanıdığım bir çok insan kendi ekmeklerini bile  pişirdi. Günlerce, aylarca bahçelerinde kalan halk rahat etti, virüs belasından kendini, ailesini korudu.

Bu reel durum pandemi sonrası hobi bahçesi talebini neredeyse patlattı.

İnsanlar yasal yollardan kooperatifler kurdular. Bu kooperatifler aracılığıyla yasal yollardan tarla aldılar. Bu tarlaları parselleyip yasal yollardan satışa sundular. Bir etek dolusu para verip ruhsat alarak su buldular. Tarla içine yol açtılar, tel çektiler. İnsanlar parasını ödeyip noter onayı ile yasal yollardan bahçelerine kavuştular.

Bu fiili durum benim de yaşadığım Ankara’da da hayata geçti.

Altındağ, Keçiören, Çubuk, Gölbaşı, Mamak, Etimesgut, Kazan, Çankaya, Yenimahalle, Elmadağ, Ayaş… Her yerde hobi bahçesi kuruldu, kuruluyor.

Halk ikamet ettiği yerin çevresinde yer alan bahçeleri tercih etti doğal olarak.

Örneğin Keçiören’de oturan Bağlum’u, Altındağ’da oturanlar Kavaklı’yı, Karapürçek’i;  Eryaman’da oturanlar Ayaş’ı, Dikmen’de oturanlar Gölbaşı’nı, Haymana’yı tercih etti.

Peki, sonra!

Öksüz hırsızlığa niyetlenince ay ilk akşamdan doğmuşya Ankara’da Ayaş Belediyesi hobi bahçelerinde yer alan konteynır ve evleri çatır çatır yıkmaya başladı.

Bu sabah sosyal medyada gezinirken yakından tanıdığım genç ve yerel bir politikacının Ayaş Belediyesi’nin hobi bahçelerine olan yıkım kararını ve eylemini olumlayan paylaşımı dikkatimi çekti. Metni / haberi okudum. Sonra haberin altına yorum yazdım. Yorumda, hobi bahçelerine karşı bir politika uygulanacaksa tek elden karar alınması gerektiğini, çifte standarttan vazgeçilmesi gerektiğini belirttim. Önce genç ve yerel politikacı galiba kısa ad kullandığım için beni tanıyamadı. Doğal karşıladım. Siz kimsiniz, hobi bahçesi sahibi mi, diye sordu. Ben de adımı, soyadımı, köyümü yazarak, “Hobi bahçesi sahibi veya değil, fark eder mi?” diye sordum.

Yanıt: “Demek ki burada tarım arazileri ve kent dokusu daha çok tahrip oluyor. Ya da bu kişiler daha duyarlı. Geleceğimizi çalan bir vurdumduymazlık hakimdi en azından tarım arazilerine bu işi yapmaya cevaz verenlere fren olur.

Arkadaşımız haklı olabilir. İyi niyetinden hiç kuşku duymam. 60 yılını çiftçiliğe vermiş biri olarak tarım arazileri de iyi bilirim ki çok değerlidir. Ayrıca Ayaş Belediyesi’nin de mutlaka çok haklı gerekçeleri vardır / olabilir.

O zaman sorularım şunlar:

1) Tarım arazisi sadece Ayaş‘ta mı değerli? Ya örneğin Keçiören, Mamak, Elmadağ, Çubuk, Çankaya, Gölbaşı…

2) Kent dokusunun tahrip olacağı ihtimali hiç yok. Çünkü buralardaki bahçeler dağın başında atıl alanlarda yer almakta olup ekilip biçilmeyen yerler. Kent dokusu sadece Ayaş‘ta mı bozuluyor? Diğer alanlarda kent dokusu bozulmuyor mu?

3) Ayaşlı yerel yöneticiler daha duyarlı ise öteki yerel yöneticiler duyarsız mı?  Bu diğer yerlerdeki yerel yöneticiler için haksızlık oluşturmaz mı?

4) Hobi bahçeleri sakıncalı ise tarla olduğu bilindiği halde kooperatif ruhsatını neye göre, hangi merci, neden verdi, veriyor?

5) Kent ortasında örneğin Keçiören Ovacık’ta, Yenimahalle Yuva’da tarım arazileri üzerinde yükselen rezisdanslar ne olacak? Buradaki tarım arazileri Ayaş‘ta dağ başında yer alan hobi bahçesinden daha mı değersiz? Buralarda yer alan rezisdansları da yıkmaya var mısınız? Yoksa sizin gücünüz seçmen tabanınız  demek olan orta gelirli garibanlara mı yetiyor?

6) Yıllar önce kooperatif ortağı olup hobi bahçesi sahibi olanlar içinde yıkım uygulanacak mı? Yoksa eskiden kurulmuş bahçeler kazanılmış hak mı sayılacak? Uygulama yeni mağduriyet yaratacak mı, yaratmayacak mı?

Şimdi yetkililere örneğin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığıına; Tarım, Orman ve Köy İşleri Bakanlığına, gölge etmezlerse muhalefetin gölge bakanlarına, büyükşehir belediye başkanlarına, il ve ilçe belediye başkanlarına sesleniyorum.

Sayın yetkili(ler),

1) Hobi bahçeleri ile ilgili bu karmaşaya son verecek yasal bir düzenleme yapılmasına ön ayak olunuz.

2) Bir ilçeden hobi bahçesi alanın mutlu, başka bir ilçeden hobi bahçesi alanların ise mağdur olduğunu unıutmayınız.

3) Ortak aklı işleterek, merkezi düzeyde bir prensip oluşturunuz, bu prensipten asla taviz vermeyiniz.

4) Siyasetçi ve  yönetici olarak halka kulak veriniz ki, seçim günü seçmenin karşısına daha rahat çıkasınız.

Yoksa bu hobi bahçesi politikası bir oyun bile çok değerli olduğu şu ortamda çokkarın ağrıtır haberiniz olsun.

İyi de gündem bu kadar yoğunken hobi bahçesi nereden çıktı?

Nereden olacak, “Davalının acemisi derdini mübaşire neden anlatıyorsa oradan!”

YAZARIN DİĞER YAZILARINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN 

1964 yılında Ankara İli Kalecik İlçesinde doğdu. Çiftçi bir ailenin çocuğu. 1985 yılında mesleğe ilkokul öğretmeni olarak başladı. Türkçe öğretmeni oldu. 20 yıl okul müdürlüğü yaptı. 35 yıl emek verdikten sonra emekli oldu. Özel eğitim alanında 3 yıl müdür olarak özel sektörde çalıştı. Halen özel eğitim öğretmeni olarak görev yapıyor. Makale, inceleme ve araştırmaları Öğretmen Dünyası, ABECE, Eğitim Yaşam, Çağdaş Eğitim dergilerinde yayımlandı. Kalecik Gazetesinde 10 yıl köşe yazarlığı yaptı. Halen HANHANA isimli kültür ve sanat dergisinin editörüdür. Şiirlerini, 1. Çığlığa çağrı 2. Sensiz akşamların yorgun geceleri 3. Gökyüzüne kafa tutan sağanak; AB projesiyle gittiği Avrupa izlenimlerini, "Okulumuz Avrupa" da isimiyle kitaplaştırdı. Basıma hazır kitap taslakları mevcut. Evli, 2 çocuğu, 3 torunu var.