Badem Gözlü – Suay Karaman Yazdı

Badem Gözlü – Suay Karaman Yazdı
Yayınlama: 05.05.2025 17:58
A+
A-

Ölüm, hangi yaşta olursa olsun, zor bir olaydır; özellikle geride kalanlar için büyük bir travmadır. Ölüm sonucunda, ölen insanın genellikle olumlu yanları anımsanır. Ancak ölüm, hiç kimseye ayrıcalık kazandırmaz, ölen kişinin olumlu ve olumsuz yanları masaya yatırılır. Türkçemizde bir atasözü vardır: “kel ölür sırma saçlı, kör ölür badem gözlü olur.” Bu atasözü yaşarken olumlu işlerde bulunmamış ve değer verilecek bir insan olmamasına karşın, öldüğü zaman, ‘ölüye saygı’ ya da ‘aslında iyi bir insandı’ gibi sözlerle övgü düzmek anlamına gelmektedir.

Atatürk’ün ölümüyle birlikte cumhuriyetin aydınlanma devrimi kısa sürmüştür ama uzun olan karşı devrimi halen sürmektedir. Emperyalizmin kayığına binen maşaların kimisi sosyalist, kimisi milliyetçi, kimisi de sosyal demokrat olduğunu söyler. Emperyalizmin kucağında siyaset yaparlar ve kimsesizlerin kimsesi cumhuriyet için “ben bu cumhuriyetin ne hıyrını görmüşüm” demeye utanmazlar.

3 Mayıs Türkçülük Gününde hayata veda eden Kürtçülük hareketi postacılarından Süreyya Sırrı Önder için yapılan güzellemeler, toplumun gerçekten balık hafızalı olduğunu ve bir şekilde uyuşturulduğunu kanıtlamaktadır. Gezi olaylarında önce görünen, sonra PKK terör örgütünün emriyle kayıplara karışan Sırrı, kendisini sosyalist olarak tanımlamaktadır.

Sosyalistim demek kolaydır ama sosyalist olmak zordur. Sosyalizm her türlü ırkçılığın, ayrımcılığın ve zulmün düşmanıdır, sorunların çözümü için emperyalizmle iş birliğine gidilmez. Sosyalist olmak için önce emperyalizm karşıtı olmak gerekir. Ardından toprak ağalığına, feodaliteye karşı çıkmak gerekir; PKK terör örgütünün öldürdüğü binlerce masum insan için üzüntü duymak gerekir. Sosyalist Sırrı, sözde Ermeni Soykırımını ananlar arasında da yerini almıştır. Said Nursi’yi hayatının çok önemli bir yerine koyduğunu söyleyen birine, olsa olsa pabucumun sosyalisti denilir.

“Yetim değilim, Öcalan benim babamdır” diyen Sırrı, eşsiz liderimiz Mustafa Kemal Atatürk için “kendini Allah’ın yerine koydu” demeye utanmamıştır. 20 Mart 2023 tarihinde İzmir Anakent Belediyesi tarafından düzenlenen İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’nde yaptığı konuşmada “Atatürk’ün ‘Yurtta sulh cihanda sulh’ sözünün barış mesajı vermediğini” söylemiştir. Demek ki Sırrı ve benzerleri, PKK terör örgütünün yaptığı katliamları barış olarak görmektedirler. İşte PKK terör örgütünün şiddetini reddetmeyen birinden barış insanı yaratılmak istendi.

Abdullah Öcalan’a terörist başı denmesinden rahatsızlık duyan Sırrı, “siz bizi kentinize kabul etmezseniz kapınıza bir başçavuş dayanacak ve vatan sağ olsun, başınız sağ olsun” diyecek kadar kendini bilmez biridir. PKK terör örgütünün ve DEM partinin siyasetçisi olan Sırrı, barış elçisi değil, başkanım dediği İmralı’daki bebek katilinin postacısıydı. İşte bu Sırrı ölünce ardından övgü yağdıranların, ağıtlar yakanların gerçek yüzleri belli olmuştur. Bunlar ne Kemalist ne de Sosyalist olamazlar, olsa olsa düzenin uyuşturduğu aydın insan taklitleri olabilirler. İşin üzücü bir yanı da Ergenekon, Balyoz, 28 Şubat kumpaslarında hapse atılan, kanser olup, cansız bedeniyle ailesine teslim edilen değerli subaylarımızın bir Sırrı kadar değer görmemesidir.

Emperyalizmin düzenlediği sistem Sırrı’yı, bulunduğu yeri sevimli göstermek için PKK terör örgütünün uzantısı bir partiye soktu. Böylece PKK terör örgütünün kanlı eylemlerine güler yüzlülük ve masumiyet kazandırılmaya çalışıldı. Az da olsa başarıya ulaşıldığı söylenebilir.

Barış süreci ve terörsüz Türkiye diye diye, ülkemizi bölmek isteyenlere karşı sessiz kalan toplum, PKK terör örgütünü ve bebek katili başını yere göğe koyamayacak bir duruma getirilmiştir. 4 Mayıs günü yapılan cenaze töreninde, bebek katili terörist başının mektubu Atatürk Kültür Merkezi’nde “PeKeKe lideri” denilerek okundu, alkışlandı ve bu olay televizyonlarda canlı yayınlandı. Binlerce şehidimiz bir kez daha öldürüldü.

Terörü desteklemek, ülkenin bölünmesine çalışmak, feodal düzenin sürmesini sağlamak, emperyalizmin emrinde olmak gibi olguların peşinde koşanlara, sanatçıymış, şakacıymış, güler yüzlüymüş, halk çocuğuymuş gibi olgular yakıştırarak sempatik görünmesini sağlamak boşuna bir çabadır. Gerçek Atatürkçüler bu sahte oyunlara kanmayacaktır.

Bu arada CHP genel başkanı Özgür Özel, Sırrı Süreyya Önder’in kendisine çok özel bir sırrını verdiğini ve “ben ölene kadar bu sır sende kalsın” diyerek, “Bir Cumhuriyet Şarkısı” adlı filmin senaryosunu yazdığını ve bu senaryoyu kaleme alma sürecini kendisine anlattığını belirtti. “Bir Cumhuriyet Şarkısı” adlı film, Atatürk döneminde Özsoy Operası’nın yapım sürecini anlatmaktadır. Kürtçülük yapan birinin böyle bir senaryo yazması düşünülemez. Bu da yeni açılımın yolunu açmak ve Sırrı’yı parlatmanın başka bir yoludur.

28 Ağustos 2014 tarihinde Çankaya Köşkü’nde düzenlenen resepsiyonda Emine Erdoğan, Sırrı Süreyya Önder’e “siz nerelisiniz?” diye sormuş ve Sırrı’nın yanıtı şöyle olmuş, “Adıyamanlıyım, çok affedersiniz Türk’üm, tedavi oluyorum.”  Böyle diyen birinden cumhuriyeti ve Atatürk’ü övmesi beklenemez.

Terörün, cehaletin, yoksulluğun ve eğitimsizliğin kıskacındaki garibanların duygularını sömürerek, kendi ayrıcalıklı hayatlarını devam ettirenler, cumhuriyet olmasaydı bugün bir ağanın uşağıydı ama şimdi Türkiye’nin kaymağını yiyorlar. Bütün bunları unutanlar ise kör ölür badem gözlü olur atasözüne katkı sağlıyorlar. Ölenlere ‘huzur içinde uyusun’ demek, gelenek haline gelmiştir. 3 Mayıs tarihinde Irak’ın kuzeyinde şehit olan Uzman Çavuş Önder Özen’i anımsayan bile olmadı. ‘Şehitler ölmez, vatan bölünmez’ diye yürüyenler de kalmadı artık. Hangi konuma geldiğimiz, nasıl duyarsızlaştığımız, nereye gideceğimiz belli oluyor…

Azim ve Karar

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR:

13 Temmuz 1959 tarihinde İstanbul’da doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini Ankara’da tamamladı. Jeoloji Mühendisliği Bölümü (1983) ve İşletme Bölümü (1998) mezunu. Lisans üstü çalışmalarını Trafik Planlaması ve Uygulaması anabilim dalında (2002) ve Hayvancılık İşletme Ekonomisi anabilim dalında (2003) tamamladı. 1983-1985 yıllarında ODTÜ Mimarlık Fakültesi’nde yarı zamanlı öğretim görevlisi olarak çalıştı. 1986-1987 yılları arasında Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nda yedek subay olarak askerlik görevini tamamladı. 1988-2006 yılları arasında Hacettepe Üniversitesi’nde Öğretim Görevlisi olarak çalıştı. 2006-2018 yılları arasında Gazi Üniversitesi’nde Öğretim Görevlisi olarak çalıştı. Gazi Üniversitesi’nin bölünmesiyle 2018 tarihinden beri Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi’nde Öğretim Görevlisi olarak çalışmaktadır. 1993 yılında “Bilgisayara Giriş ve Basic” ile “Fotogrametri” kitaplarını yayınladı. Mart 2019 tarihinde “İnadına Cumhuriyet” adlı kitabını yayınladı. Kasım 2021 tarihinde “Türkiye Uçuyor” adlı kitabını yayınladı. Bir süre Cumhuriyet ve Ulus Gazeteleri ile Türkiye Sorunları Dergisi’nde yazı yazmıştır. Kasım 2005-Haziran 2020 tarihleri arasında İlk Kurşun Gazetesi’nde her hafta yazıları yayınlanmıştır. Halen Azim ve Karar Sitesinde yazı yazmaktadır. “Parçalanma Dil İle Başlar” makalesiyle, Dil Derneği tarafından 26 Eylül 2016 tarihinde 84. Dil Bayramı Onur Ödülü’ne layık görülmüştür. Atatürkçü Düşünce Derneği’nin eski Genel Sekreteri’dir. 1961 Anayasası ve Çağdaş Demokrasi Vakfı’nın Başkanı’dır. Halen Tüm Öğretim Elemanları Derneği’nin (TÜMÖD) Genel Sekreteri’dir. Evli ve iki çocuk babasıdır.